Rabbim onları affetme
Çünkü ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar
Mahşer günü ortalığa düşüp
Bankamatik arayasın
Tahrif ettiğin bütün istatistikler
Forbes listesindeki servetin
Ateşinin nisap miktarı olsun
İnandığın İsviçreli bilim adamlarına
Öbür dünyada komşu olasın
Burnundan gelene kadar nşb içirilesin
Etlerin yaralar dökene kadar gdo’lu yedirilesin
Sağlığımızı hiçe sayarak kazandığın milyonları
İlaç deyu kuruş kuruş yutasın
Halklarını hiç ettiğin toprakları
Kıydığın mazlumların cümle âhını
Sıratı geçerken sırtında külçeler olarak bulasın
Niyetlerin üzerinde tatbik edilsin
Gardiyanlar hücrene her dem demokrasi getirsin
Ceza infaz görüntülerin tıklanma rekorları kırsın.
Senin adına seviniyorum
Çünkü adil yargılanacaksın
Sen de sevinmelisin bence.
Mehdi Barbaros’un çağın olumsuz alâmet-i
farikalarını işaret ederek yaptığı esaslı bir ilenci, bedduası “Barbar Kargışlar”. Şiirin sunduğu
imkânlardan yararlanarak belirli bir buğu içine konuşlandırdığı hedef tahtasını
(korkuluk mu yoksa?) söz oklarıyla makul
bir şekilde hırpalıyor.
Asıl adı Mehmet Nebi Bostancı (Adıyaman, 1973)
olan şair, şiirlerini Mehdi Barbaros fikir yazılarını ise Mehmet
Kaşifoğlu müstearıyla imzalıyor. Onun söz konusu metinlerine genellikle Barbar
dergisinde rastlıyoruz. Nitekim yayımlanmış tek kitabı Şiirikatürler
adlı kitabındaki metinlerini de daha önce Barbar dergisinde
yayımladığını biliyoruz.
İkisi ikili, dördü üçlü ve birisi dörtlü olmak üzere
toplam sekiz birimden oluşan “Barbar
Kargışlar”, Hz. Muhammed’in kendisine saldırıp taş atan bir kabileye
dair “Ya Rabbî, onlar bilmiyorlar,
bilselerdi yapmazlardı.” şeklindeki rahmet ve merhamet yüklü duasının (Bu
duanın bir başka versiyonu Hz. İsa’ya izafe edilir.) tam zıddı bir ifadenin
iktibasıyla başlıyor: “Rabbim onları
affetme/Çünkü ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar.” Gerçi bazı kaynaklarda
ifade Rus kökenli Fransız filozof Vladimir Jankelevitch’e atfedilse de
onun Hz. Muhammed veya Hz. İsa’dan beslendiğini düşünebiliriz.
Bizi ilgilendiren husus, söz konusu iktibasın ele aldığımız şiirin ileri
sürdüğü öğretiyle örtüşmesi, dahası şiire temel teşkil edecek bir anahtar
olmasıdır.
Bununla birlikte şairin peygamber sözünü değil de
tam aksi yönde olanı tercih etmesi, bu şiir bağlamında makul. Çünkü şiirin
devamında da görüleceği üzere “ne
yaptığını çok iyi biliyor” olmakla birlikte her türlü ihanete bulaşan
karaktersiz bir “tip”in yapıp
etmeleri üzerinde duruluyor. Onun bu tercihleri kınanıyor. Kınanmakla kalınmıyor,
kargışlanıp lanetleniyor.
Şairin “net”
anahtar kelime ve kavramlar kullansa da kargış oklarını gönderdiği “tip”i somutlaştırmadığını görüyoruz. Her
ne kadar ikinci tekil şahsa dair ithamlarda bulunsa da şairin muhatabı şudur
dememiz mümkün değil. Doğrusu da bu. Okuduğumuz metnin bir şiir olduğunu
unutmayalım. Ayrıca bu tarz içerik ve söylemlere sahip şiirlere imza atan
herhangi bir şairin muhayyel bir muhataba hitap etmesi her bakımdan sağlıklı
bir tercihtir. Aynı şekilde okurun da bir şiir bağlamında ve görece bir negatif
“tip” üzerinden toplumsal okumalar
yapması zenginlikler doğurur.
Peki, Mehdi Barbaros sorumluluğu kötüye
kullanma noktasında bulunanla ilgili hangi göstergeleri gündemine alıyor?
Bunlar metnin her bir birimine yayılarak sırasıyla gündeme getirilmiş. Şimdi
bunlar üzerinde sırasıyla müzakere edelim:
İkinci birimdeki “bankamatik”, üçüncü birimdeki “tahrif”
edilen “istatistikler”, “forbes listesindeki servet” gibi
ifadeler ekonomi ile ilgili veri ve göstergelere tekabül eder. “Bankamatik arayasın” kargışı bu cihazın yokluğuna,
bulunmamasına değil, olsa olsa gelir dağılımındaki adaletsizliğe, dolayısıyla
bundan olumsuz etkilenen ve parasal sıkıntılar yaşayan düşük gelirli insanlarla
ilgilidir. Bu ilenç sözü, ancak onların dilinden sarf edilmiş olabilir. Gelelim
“istatistikler”in tahrifine. Bu eylem
kuşkusuz sadece ekonomik alanı kapsamaz. Güç mekanizması hemen her alandaki
sayılara istediği gibi yön verebilir. Nitekim bunun kimi örneklerine farklı
disiplinlerde zaman zaman tesadüf etmiyor değiliz. Fakat insanlara en çok
dokunanı ekonomik tahrifatlardır. Şiirin üçüncü biriminde bu yanıltma girişimi
“Forbes listesindeki servet” ifadesiyle
birleşince, ister istemez veriyi ekonomiyle ilişkilendiriyoruz. Bilindiği üzere
bir Amerikan iş dünyası dergisi olan ve genellikle finans, yatırım, pazarlama
gibi alanlarda yayınlar yapan Forbes, hazırladığı listelerle dünya çapında
etkili olan bir yayındır. Bu listelerden birisi de her yıl yayımlanan “Dünyanın En Zenginleri” (The World's Billionaires) listesidir.
Demek ki şiirde hedefe yerleştirilen “tip”in
bu listedeki serveti hayli yüksektir. Ne kadar olduğunu bilmediğimiz ve makul
yollarla elde edilmediğini zannettiğimiz bu meblağı şair “Ateşinin nisap miktarı olsun” bedduasıyla ilahî adalete havale
etmektedir.
Bir sonraki birim bir ikilik: “İnandığın İsviçreli bilim adamlarına/Öbür dünyada komşu olasın”.
Burada egemenlerin büyük değer atfettiği, dünya bilim sektörünü eline geçirmiş
görüntüsü sunan, o sektörü yönlendiren ve fakat yaptıkları tahrifatlar
sebebiyle kimi kesimlerde tepkiyle karşılanan görece sanal “İsviçreli bilim adamları”na temas
edilir. Tabii ilence tâbi tutulanın kötülüğü bağlamında. Sadece bu bağlamda
değil, şiirin bir sonraki biriminde zikredilen “nşb”, “gdo” gibi
maddelerle ve ilaç sektöründeki vurgunlarla da ilişkisi olmalı bu bilim
adamlarının…
Şiirin beşinci biriminde dile getirilen “nşb” (Nişasta Bazlı Tatlandırıcı, mısır şekeri) ve “gdo” (Genetik Yapısı
Değiştirilmiş Organizma) konuları uzun zamandır Türkiye’nin gündemde.
Dahası yapılan hukuki düzenlemeler tarımsal üretim sistemi, gıda sektörü,
sağlık ve ekonomik dengeler bağlamlarında bu zararlı maddeler lehine yapılıyor.
Doğal olarak, bu maddelerin üreticileri dışında, olan bitenden memnun olan yok.
Siyasal muktedirler de lehine tavır aldıkları bu sağlıksız maddeler gibi
tepkilere maruz kalmakta. Şair bu tepkilerin tercümanıdır.
“Halklarını
hiç ettiğin toprakları
Kıydığın mazlumların cümle âhını
Sıratı geçerken sırtında külçeler olarak bulasın”
Metnin altıncı birimi olana üstteki üçlük ile hukukî
ve adli meselelere geçiliyor. Birimin ilk dizesi “âh”ların muhatabı “tip”in
zulüm sahibi bir kimlik taşıdığını, bu anlamda zalimane siyasetler uygulayarak
nice mazlumu yerinden yurdundan, evinden
barkından ettiğini yansıtır. Dahası “halklarını”
sözcüğünden, söz konusu “tip”in bu
fiillerini bir toplumu oluşturan farklılıklara tahammül edemeyerek onlara
yönelik olarak gerçekleştirdiğini görürüz. Burada “mazlumların cümle âhı”nın “sıratı
geçerken” zalim “tip”in sırtında
ağırlık oluşturması ilenci dikkat çeker.
Şair bir sonraki birimde söz konusu itici muktedir “tip”i derdest edilmiş bir halde ceza
infaz kurumu ortamında gösterir. Artık güçlüyken yaptıklarının hesabını verme
zamanı gelmiştir. Vaktiyle hangi niyetlerle hareket ettiyse onlara maruz
kalması kısasını talep eder şair. Buradaki “Gardiyanlar
hücrene her dem demokrasi getirsin” dizesi ironik bir telmih olmalıdır.
Öyle ya, şimdi mahkûm olan zalim, kendi muktedirlik zamanlarında “demokrasi” ve “adalet”in sözde timsali idi! Birimin son dizesi çağın farklı bir alamet-i
farikası üzerinden yapılan bir bedduadır:
“Ceza infaz
görüntülerin tıklanma rekorları kırsın.”
Şiirin son birimi yukarıdan beri sıralanan
kargışlardan rücu anlamı taşır niteliktedir. Bunca bedduadan sonra makul bir
noktaya gelinmiş olması, hareket noktasının intikam duygusu olmadığı, adaletin
ve vicdanın merkeze yerleştirildiği hususunu yansıtır. Çünkü zulümleriyle bir
dönem kan kusturan “tip” “adil yargılanacak”tır. Bunun haberi
verilir kendisine. Sürecin adalet üzere yürütülecek olmasına sevinen şair,
zanlı eski muktedir zalimin de sevinmesi gerektiğini belirtir.
Mehdi Barbaros’un bu şiirinde günlük dil
ile şiir dili makul bir şekilde sentezleniyor. Özellikle günlük dilin
imkânlarını temayla başarılı bir şekilde örtüştürüyor şair. Yer yer müracaat
ettiği klişeler okuru rahatsız etmiyor. Bunda bir etken de metnin “kargış”lara yaslanması olabilir. Çünkü
dilin bu içerikte kullanımı için zamanla klişeler oluşmuştur. Dolayısıyla
kıstasları belli bir içerik ve bu içeriği sunumunda söz konusu dil unsurlarını
kullanmaktan başka çare yoktur. Bu anlamda “Ateşinin
nisap miktarı olsun”, “Öbür dünyada
komşu olasın”, “Burnundan gelene
kadar nşb içirilesin”, “… tıklanma
rekorları kırsın” gibi cümle
düzeyinde klişelerin yanı sıra, “İlaç
deyu”, “hiç ettiğin”, “tatbik edilsin” “her dem” gibi dilin günlük
kullanımına mahsus ifadeler de metinde yer almaktadır.
Şairin “Barbar Kargışlar” şiirinde olduğu gibi,
sosyal içerikli temalara eğilimli bir sanat anlayışı içinde olduğunu dergilerde
yer alan diğer metinlerinden ve Mehmet Kaşifoğlu müstearıyla yayımlanan Şiirikatürler
kitabından anlayabiliriz. Buradan hareketle, dili kullanımdaki tasarrufunun da
burada ana hatlarını belirtmeye çalıştığımız bir nitelikte olduğunu
belirtmeliyiz.
KAYNAKLAR:
http://ahmetsaltik.net/arsiv/2015/12/Genetigi_Degistirilmis_Gidalar_Stratejik_Boyutlari.pdf
https://katalog.idp.org.tr/yazarlar/61710/mehmet-kasifoglu
https://katalog.idp.org.tr/yazarlar/61733/mehdi-barbaros
https://www.sekeris.org.tr/multimedia/33/sekerisnbs.pdf
Mehdi Barbaros, “Barbar Kargışlar”, Barbar Dergisi,
S. 45 [Ekim 2021], s. 3.
Mehmet Kaşifoğlu, Şiirikatürler, Barbar Kitap Yay., İst., 2018.
Not: Not: Bu yazı ilk kez İktibas Dergisi S. 515 [Kasım 2021], s. 59-61'de yayımlanmıştır.
Bu serinin diğer yazılarını okumak için tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder