11 Nisan 2021 Pazar

ABDURRAHMAN ADIYAN YAZDI: "TÜRKÜLER SEVDA AĞACINDA..."

O Ağaç Senin Yüzün!

Cevat Akkanat’ın bir şiir kitabı: “Sen Bir Sevda Ağacısın Türküler Büyütür Yüzün”. Abdurrahman Adıyan okudu ve değerlendirdi…

Şairin toplumsal yanı, bu eserinde de apaçık göze çarpıyor. “Mahzun Çoban Şiiri” için yaşamışlığın izdüşümleri desem yerindedir. “Yararız karnını soğanların da / kaşıklar yaparız yoğurtlara” bu mısralar bir çoban hayatını imgeler, çobanın araç ve gereçlerinin doğallığına vurgu yapar. 

Türkülerle irtibatlı... 

Şairin, türkülere olan merakı, bakın dizelerine nasıl yansımış. “Sünnet Şöleni Türküsü”nde, küçülmek, çocuklaşmak isteyen bir şair göreceksiniz. Çocukluğuna bir yolculuktur âdeta. “Haydi, çocuklar araba değil /at koşturalım biz” derken, birden büyür, büyür de beylik söz eder, “velhasıl delikanlıyız ve delikanlıdır çükümüz”der, sünnet çocuklarına üstü kapalı telmihte bulunur. Ama çok geçmeden mahalleden halkın içine karışır, büyümüştür şair çocuk, çocuk şair, der ki; “pencerelerden baksın /kapılara aksın halk denilen giz.” Şiire davet edilen “halk” çok kalmaz ara sokaklarda, bir yıl sonra şehrin meydanlarına yürür. “Halk Türküsü”yle gelirler, “çürük domates” ve “cılkı çıkmış yumurta”yla, “başkanları ayakların altına” alırlar. Fakat bu yeterli değil şaire, fazla değil iki yıl sonra “Vakit” şiirinde, “diriliş suyunda yıkanmış Allah atlarının /burca sancak olmalarının vakti”nin de gelip çattığını haber verecektir. “Yeniden Aşk” şiirinde, “sen bir sevda ağacısın /türküler büyütür yüzün” ki bu dizeler, kitabın ismi olmuştur. Sonra, “biri evine koşuyor dilinde türkü” diğeri “türkü söylüyor sevinç yüzlü.” Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, Şairim /zifiri karanlıkta gelse şiirin hassı /ayak sesinden tanırım /Şairim /ne zaman bir köy türküsünü dinlesem /şairliğimden utanırım” demesi var ya! İşte öylesine türkülere hayranlığım. “Mendilimde gül oya gülmedim doya doya” sanırım bu türküyü hatırladınız, ama şair hiç de böyle söylemiyor. O “Mendilimde Kan Oyası” gülmedim doya doya diyor. “Gazel”de türkü olur mu, demeyin. Şair bu belli mi olur? Bakın oluyormuş işte, “bir ıssızlık türküsü bitmez bir dağ havası kalır” illâki “pazar çocukları”nın, “gönül tezgâhların”da…


Şairin “Kefen”i…

Cevat Akkanat, “Kefen”ini hazırlamış ama beyaz ve pamuktan yapılmış dikişsiz bir kefen değil bu! Ya nedir, diyeceksiniz. “Dağdan indirdim hüzün /Onunla kefenim düzün.” diyor, şiirin hepi topu bu kadar, siz de Necip Fazıl’ın nefesini hissettiniz mi ensenizde, benim gibi. İnsanın incelik ve zarafetine dikkatlerimizi çektiği,          Efendim” şiirinde, “kuvvetli pazıları /ve amansız bir aşkı” olan kişinin aynı zamanda “kırılgan bir kalbi vardır /tekerlekli sandalyesi olanın” dizeleriyle merhamete, nezakete ve hoşgörüye davetkâr bu dizelerine, hayran kalmamak elde değil. Sezai Karakoç’un, “kanadı kırık kuş merhamet ister” mısralarıyla yürek akrabalığını siz de fark ettiniz, değil mi?

Cevat Akkanat’ın bu üçüncü şiir kitabı, 24 şiirden oluşuyor, Taşraedebiyat Yayın’dan 2000’de çıkmıştı.

Not: Şairin “Korku Islığı” adlı yeni bir şiir kitabı çıktı. Kitap herhangi bir satış noktasında satışa sunulmadı, fakat yine de temin edebilirsiniz. Bunun için şaire müracaat etmeniz yeterlidir: cevatakkanat@gmail.com



Hiç yorum yok: