Güz Klâsiği kitabıyla, sararan bir mehtabı gölgeliyor Cevat Akkanat. Yüreğimizi burkan bir hüzünle iç içe geçiyoruz. Bu serüven, şairle birlikte okuru da alıp götürüyor götüreceği yere. Okurun iç dünyası ile dış dünyası arasında köprü kuran bir karanfil destesi. Dahası, geçmiş ve gelecek arasındaki bir uzaya konuşlanmış tampon bir bölgeye götürüp koyuyor müşterisini. Orada her bir okur kendi filminin başrolünü oynayabilir.Diğer yandan, şairin kendisiyle olan sosyal mesafesini imliyor Güz Klâsiği. Kurduğu ter ü taze oyun ve imgelerle, şiirsel söyleyişine nakşettiği edalardaki safiyetiyle, iç evrenlere ferahlık veren duygusal değerleri ve anlamsal genişlemelere kapı aralayan geleneksel bağlamlarıyla…
Somutlaştırmak mümkün olmasa da, deneyelim:
“şiir lüzumsuzdur su verin bize
bırakın sözü tenimize aşk serin”
Osman AKTAŞ
“şiir lüzumsuzdur su verin bize
bırakın sözü tenimize aşk serin”
Osman AKTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder