80'li yıllarda Oluşum ve Yarın gibi
dergilerde dinamik şiirler yazan, tercümeler yapan bir şairdi Tayyar Tırpan.
Aynı dergilerde şiir yazan bugünün şişirilmiş bazı isimlerinden, örneğin Ahmet
Telli, Ahmet Ada, Hüseyin Alemdar, Haydar Ergülen, Adnan Azar, Ahmet Günbaş,
Veysel Çolak, Akif Kurtuluş, Enver Ercan, hatta toprağı bol olsun Ahmet
Erhan’dan daha fazla gelecek vadediyordu.
Peki Tayyar Tırpan’dan geriye ne kaldı, merak
eden oldu mu? Maalesef…
Eğer meraklı birisi olsaydı, mutlaka
şairliği gündeme gelir, adına törenler düzenlenir, yarışmalar açılırdı. Ama
nedense unutuldu, unutturuldu.
Tayyar Tırpan’ı bizim gündeme getirmemize
gerek kalmazdı. Çünkü anlaşıldığı kadarıyla, dünyalarımız arasında uçurum
vardı.
Peki, onun dünyasına, düşüncelerine, hayat
algısına, dünya görüşüne, her neyse işte, ortak olanlara ne demeli?
Vefalı birileri olsaydı birlikte yola çıktıkları,
yoldaşlarına sahip çıkarlardı. Demek ki vefaya kapalı bir yol arkadaşlığı var ortada, onlarda vefaya geçit yok.
Her neyse, biz Tayyar Tırpan’ın izini
sürelim. İşte mezun olduğu lisenin andacında bir kaç paragraf...
“3-H - Tayyar TIRPAN - Yıllık Yazısı
Dünyada tüm gerçeklerin üstünde gerçek sevgidir. İyiliktir. Mutluluk ancak başkalarıyla paylaşılan iyilikler ve sevinçler sonucunda elde edilen soyut bir kavramdır. Sakın size Tolstoy'dan bir parça yazdık kanısına varmayın. Okuduğunuz cümleler sadece 3-H sınıfının arka sıralarına yerleşerek iyiliğini sağa sola oradan, daha geniş bir açıdan, daha kolay ve eşit dağıtıldığını öne süren Tayyar'a aittir.
Tayyar,
lise hayatında ortaokulda bildiğimiz uçarılığına, sporculuğuna son vererek yüz
seksen derece bir rota sapmasıyla kendisini kitaplara. Gazetelerdeki fikir
yazılarına ve T.R.T. deki haberler ile açık oturumlara adamıştır. İnsanlarla
mücadele etmeyi çok seven bu büyük düşünürümüz bu yaşına gelinceye dek birçok
kişinin fikirlerine yön vererek, onlardaki cevherleri gün ışığına çıkarmış ve
böylece felsefesinin büyüklüğüne benliğini biraz daha fazla inandırmıştır.
Bu
çok yönlü arkadaşımız, topluma dönük fikirleri ile dikkati çektiğinin yanı sıra
müzikle de yakından ilgilidir. Daha önceleri bu konuda faal olmasına karşın,
şimdi sadece uzaktan dinlemekle yetinir.
İlerde tüm güzel emellerini gerçekleştirebilmesi bu arkadaşımız için en büyük dileğimiz.”
Tayyar Tırpan’ın bazı emelleri
gerçekleşmiş. Mesela, şiirde iyi bir form yakalamış. Gençlik yıllarının siyasî
örgütlerinden birisi olan İGD’nin protest yayın organı Yarın’da şiirleri
yayımlanmış: “Nereden Nereyeler” (S. 3, Kasım 81, s. 48), “Sonbahar Gölgeleri”
(S. 14, Ekim 1982, s. 18). “Nereden Nereyeler” adlı metninden bir kaç dize sunalım
bir de:
"Geriye
bakınca
Nereye
Kimlerin
ardı sıra akan bir ırmak
Çakıl
taşları dikenler yaz çiçekleri
Ne
çok ne acılardan bir durak
Bir
sancıyı paylaşıyor artık
Bir
resim puslu bir sabah
İncileri
nerden bilirdik
Zümrütleri
Parlatılmış
gümüş kaşıkları
En
şenlikli ilkyazlar
Coşkun
mor denizler
Gençtik
çocuktuk delikanlıydık"
Sadece Yarın’da değil, Nisa Kadıbeşegil’in Ankara’da yayımladığı Oluşum dergisinde de görünmüş Tayyar Tırpan. Oluşum’un 1981’deki nüshalarının birsinde “Her Hangi Bir Esrik Sabah Gibi” başlıklı metnini yayımlatmış…
Başka yerlerde de görüyoruz Tayyar Tırpan’ı. İzmir konulu bir antolojide. İzmir BŞB Kültür Yayınları’ndan çıkan Şiirin Adı İzmir (Derleyenler: M. Kadri Sümer, Ahmet Günbaş; İzmir, 2008, 248 s.) adlı antolojide…
Onun, Memet Fuat editörlüğünde yayımlanan
Kısa Öyküler (Adam Yay., İst., 1996) adlı antolojide ise bir tercümesi var: Vasili
Şukşin’in “Acı” başlıklı öyküsü...
Tayyar Tırpan’ın edebî faaliyetlerini
araştırırken başka bir kayda rastladım. İşte o kayıt, 6 Ocak 2007 Cumartesi günkü
Cumhuriyet gazetesinde yer alan ve eşi ile çocuğunun verdiği küçük bir taziye:
“TAYYAR TIRPAN Daima kalbimizdesin. Seni unutmayacağız... AİLESİ Eşi: N…. Tırpan, Oğlu: T……. Tırpan”
Bu kadar… Sonrası yok… Ölüm… Unutuluş… Yok
kabul ediliş… Vefasızlık…
Resmiyetin edebiyatçılarını, şairlerini insani
değerlere yabancılaştıkları için neden sorgulamayalım? Onların rejimleşme uğruna dip yapmalarını, alçalmalarını niye gündemimize almayalım?
Bu onların şiire de yabancılaşması,
hakikate körleşmesidir aynı zamanda.
Tayyar Tırpan’ın yukarıya bir bölümünü
aldığımız şiiri şöyle bitiyor: “İmgelerden
toz duman olmuş bir yürek/hepsi bu”
Bu yüreğin ağırlığını çekecek şair kaldı mı Türkiye’de?
Bursa, 7 Kasım 2013
(İlk kez yayımlanıyor. 21 Kasım 2023)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder