Cemal Süreya (Pülümür, 1931-İstanbul 9 Ocak 1990), şiirimizin bu özgün ismi, ortaya koyduğu şiirsel performans ve geride bıraktığı eşsiz eserlerle yaşıyor, yaşayacak.
1950’lerde bir grup şairle başlattıkları İkinci Yeni
şiirinin öncü ve özgün seslerindendi Cemal Süreya. Özgünlüğünü İkinci Yeni
sonrası dönemde de sürdürdü. Modern şiirin gelenekle tekrar bağ kurduğu bir
dönemin temsilcisi olarak Cemal Süreya, şiirsel olanın sınırlarını genişletmede
arkadaşlarından daima bir adım öndeydi. Onun bu önde oluşuna dair deliller,
ispatlar bulmak değil amacımız; bu daha çok ağırbaşlı makalelerin konusu. Biz
bunun yerine, şiirin en küçük birimi olan dizeyi ölçü alarak, Cemal Süreya’nın
söze kattığı değeri vurgulamaya çalışacağız. Mısra dedik ama orada da bir
tercihimiz var: Sınırı mısra-ı berceste olarak belirlemek…
Bilindiği gibi berceste mısra, bir şiirdeki özlü,
ahenkli, anlamca ilgi ve dikkat çeken gözde dizedir. Kolayca akla gelen, bu
arada derin anlamlar taşıyan berceste mısra, kolay söylenmiş izlenimi verir.
Mısra-ı bercesteye şah-mısra dendiği de olmuştur. Bu özellikleri itibariyle,
şiir geleneğimizde şairlerin ustalığını ölçmedeki önemli kıstaslardan birisi de,
şairin berceste mısra kurma başarısı olmuştur. Hem ne demiş şair Koca Ragıp
Paşa: “Eğer maksud eserse, mısra-ı berceste kâfidir!”
Şu halde, Cemal Süreya’nın bütün şiirlerini inceleyip
seçmek bizim, şairin üstün başarısına tanık olmak sizin işiniz olsun. Üstelik
hangi şiirden aldığımızı parantez içinde belirterek, şiirin tamamına ulaşmanıza
imkân tanıdık. Buyrun, Cemal Süreya’dan 41 berceste mısra örneği:
“Gülün tam ortasında ağlıyorum” (Gül)
“Sen çıkardın utancını duvara astın” (Önceleyin)
“Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu” (Aşk)
“Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek”
(Üvercinka)
“Yalnız aşkı vardır aşkı olanın” (Ülke)
“Ellerim gece yatısına çağrılmış” (Göçebe)
“Taşınacak silah değildir gurur.” (Mola)
“Köpekler gizli bir dağı havlar” (İşte Tam Bu Saatlerde)
“Sokaklardan kadınsı bir seccade gibi akıyor iklim”
(Bir Kentin Dışardan Görünüşü)
“Tenteler gökyüzüne bir folklor kazandırıyor” (Bir
Kentin Dışardan Görünüşü)
“Bir kadın canıma mercan sokuyor” (Kişne Kirazını ve
Göç, Mevsim)
“Yolculuk bir kafiye arayabilir” (Kan Var Bütün
Kelimelerin Altında)
“Akan zaman değil mesafelerdir” (Ortadoğu)
“İki alev gibi yürüdük sokaklarda” (iki Şey)
“Sesim tanınmaz bir çocuk sesi” (Türkü)
“Dinle kan söylüyor sevda söylüyor” (Çeşme, Küçük Kız,
Ozan ve Öbürleri)
“Üstünü başını yırtmış ağıtlardan şiiri” (Seviş Yolcu)
“Öbür elindeki titreme dünyanın anadili” (Seviş Yolcu)
“Aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti” (Seviş
Yolcu)
“Sen ki özenle katlanmış bir mendil gibiydin” (Dikkat,
Okul Var!)
“Aşktın sen kokundan bildim seni” (Uçurumda Açan)
“Birinin ısırığı badem şekeri” (Karne)
“Karnemde sevinç bir aşk iki” (Karne)
“Adını titizce saklayan bir sokak buldum” (Oteller
Hanlar Hamamlar İçin Sürekli Şiir)
“Çeşmeler adın kokulu!” (Oteller Hanlar Hamamlar İçin
Sürekli Şiir)
“Gri gözlerinde zararsız kırlangıçlar” (Oteller Hanlar
Hamamlar İçin Sürekli Şiir)
“Bir şey var şu bizim durumumuz ona benziyor” (Sıcak
Nal)
“Fazla şiirden öldü Edip Cansever” (Edip Cansever)
“Küçük bir kitaptır yaşamak” (Lavanta)
“Kilimim parça parça acılar al al açar” (Karacaoğlan)
“Dünyanın ucunda sözcükler düşünürüm” (Dostluklar İçin
Düzyazı)
“Çok erken gelmişim seni bulamıyorum” (İki Kalp)
“Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka”
(Eşdeğeriyle Yan)
“Irmak aşağı inen güz parçası” (İlkokulu Bitirdiği)
“Yazsınlar felaketlerin hep çift geldiğini” (İçtim O)
“Gözlerimizde İbni Sina bozukluğu” (Metinlerde
Buluştuk)
“İkinci bir parıltı var senin bakışlarında” (Küçük
Anne)
“Yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte” (Hiçbir
Semtte)
“Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni” (Bir
Çiçek)
“An ki fıskiyesi sonsuzluğun” (Gece Bitkilerinden)
“Baktım bir şarkı almış gidiyor dudaklarımı” (Çıkmaz
Sinir)
(Not: Bu yazı ilk kez İnsaniyet.net sitesinde yayımlanmıştır.)
2 yorum:
👏👏👏
👏👏👏
Yorum Gönder