Cevat Akkanat, vaktiyle Milli
Gazete’de yazdığı edebi yazılarından bir seçki yaparak Festivalde Şempanze kitabını hazırladı. Genel itibarıyla, köşe
yazılarının kitaplaştırılmasında kaliteyi yakalamak oldukça zordur. Lakin Cevat
Akkanat, kendisinden beklenen bir beceriyle, eleştiriyi de başarıyla yaparak
belli bir kaliteyi yakalamış.
Akkanat, Tan Tan Traska, Edebiyat Hayat Memat, Köpekler Lügati gibi kitaplarıyla edebiyatseverlere hizmet ederken özgünlüğünü ortaya koymuştu. Yazılarını karşısındakiyle sohbet ediyor gibi bir üslupla oluşturan yazar, hicivle imgeyi sentezleyen bir dil kullanıyor.
Çoğunluğun
yaklaştığı gibi olaylara yaklaşmayan yazar kendine özgü bakışı eserlerine
yansıtıyor:
“Ayrıntılarladır benim işim.
Ortalıkta fink atıp duran, dolayısıyla hemen herkesin oyuncağı olan olaylarla,
gelişmelerle ilgilenmekten mümkün mertebe koruyup kollamaya çalışırım kendimi.
Böylesi bir tutum, en azından, can sıkıcı ortamları yok etmek için birebirdir.”
Olaylara bakarken
ayrıntılara girmeyi seven yazar, usul ve teknik açısından objektif ve eleştirel
bir bakış açısıyla farkını ortaya koyuyor. Yazarların özgün eserler üretmek
yerine taklitçiliğine veya birilerine yaranmaya dönük yazılar, eserler
üretmesine şiddetle karşı çıkan Akkanat, bu hususları keskin bir eleştiriye
tabi tutuyor.
“Tencere yuvarlanmış kapağını
bulmuş...
Bu söz tencere için geçerli olabilir.
İnsan yuvarlanmaya teslim edip
kendisini, bırakırsa boşluğa, evet, kapaklanma diye bir akıbete ulaşabilir.
Oysa 'insan' yuvarlanarak var olan
bir yaratık değildir. Ayakta durur. Aklını kullanır. Tercihleri vardır. Yerini
belirler. Saf tutar. Hakkı tutar.”
İnsanın, özellikle
yazıyla haşır neşir olanların gaflete düşmesini, kendine ve varlığına ihanet
etmesini kabullenemiyor. Bunun yanı sıra sanatsal değerlere gereken önemi
vermeyenleri de uyarıyor:
“... Aşk ahlâkına ters düşmüş kızlar
gibi 'takılanlar' çıkıyor sanatın karşısına kimi zaman. Sanatkârlığı, hadi
sınırlayalım, diyelim ki şairliği, birtakım sihirli işler çevirmek şeklinde
algılıyor olmalı böyleleri.”
İşini ciddiyetle yapmayanlar,
gereken özeni göstermeyenler, Akkanat’ın fırçasından kaçamıyor.
“Neymiş, edebiyatı sevdirmekmiş. Liseli gençlere bir de. Ve üstelik edebiyat öğretmeni marifetiyle. Bırakın Allah’ı severseniz, bırakın gençleri; sevmenin (‘Edebiyat Öğretmeni’ hikâyesine atıf yaparsak, ‘aşk’ın) dahi gelgeç bir duygu olduğu bir çağda, neymiş, kimin haddineymiş edebiyatı sevdirmek…”
Cevat Akkanat’ın Festivalde Şempanze kitabında yer alan,
“İsrafın Başı ve Bacağı”, “Obama, Niye Geldin ‘Oba’ma?”, “Ebesi Başka Babası
Başka İsimler”, “Şairin Tayyaresi”, “Temsilde Hata” veya “Ergenekon’un Edebî Yansıması”
gibi başlıklar, oldukça dikkat çekici. Bunun dışında, kitabı oluşturan
metinlerin her biri okunmaya ve tefekkür etmeye değerdir.
“Klâsik şairlerimiz, söze ve yazıya
bayağı kelime ve deyimler katmamayı “asâlet” olarak tanımlamışlar.
Edebiyatı “yuvarlaklaştırıp” “yer
bulma sanatı”na indirgemek nedir peki?
Mehmet Âkif böyle teşebbüs sahibi
“şuarâ” için “İyi gün dostu herifler, o ne yardakçı gürûh/ O ne müstekreh
adamlar! Hani bakmak mekrûh./Dalkavukluktaki idmanları sermâyeleri…/ Onlar
azdırdı, evet, başlıca pespâyeleri.” diyor ve onlar için şu nidâyı ediyor:
“Vâ-esefâ”…”
(Festivalde
Şempanze, Cevat Akkanat, SR Yay., Ank., 2020)
Not: Bu yazı ilk kez İktibas Dergisi, S. 506 [Şubat 2021], s. 64'te yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder