Beklenmedik
bir anda ortaya çıkan koronavirüs salgını, insanları ve devletleri hazırlıksız
yakalamıştır. Süreç, bütün dünyada başta sosyal hayat olmak üzere, pek çok
alanı etkilemiş, eğitim sistemleri de bundan nasibini almıştır.
Salgın
ile birlikte yakın geçmişte ütopik olarak değerlendirilebilecek deneyimler,
küresel olarak tüm dünyada yaşanmaya başlanmıştır. Hayatın her alanını
etkileyen salgın, özellikle eğitimde önemli sonuçlar doğurmuştur. Örneğin yüz
yüze eğitime ara verilmiş, eğitime erişim ve öğretmenin mesleğini icra ediş
biçimi başta olmak üzere, eğitim sisteminin birçok temel unsuru yeni biçimlere
bürünmüştür.
Koronavirüs
11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından salgın olarak
ilan edilmiştir. Bunu müteakiben MEB 12 Mart 2020 tarihinde aldığı karar ile 16 Mart 2020 tarihinden itibaren
yüz yüze eğitime ara vermiştir. 23 Mart 2020 tarihinde ise uzaktan eğitime
başlamıştır. Geldiğimiz noktada (sınırlı olarak yüz yüze eğitime geçilmiş
olmakla birlikte) uzaktan eğitim devam etmektedir.
Bilindiği
gibi, uzaktan eğitim, farklı ortamlarda bulunan öğrencilerin, öğrenme-öğretmen
faaliyetlerini bilgi-iletişim teknolojileri vasıtasıyla gerçekleşmesine imkân
tanıyan bir sistemdir. Bu sistem bizde EBA, TRT EBA Kanalları ve alternatif
bilişim ortamları üzerinden icra edilmektedir.
Etkisi
çok uzun zaman sürebilecek salgın ile beraber, dünya tarihinin en büyük sosyal
deneyi yaklaşık 1,6 milyar öğrenciyle doğal bir şekilde gerçekleşmiştir. Bu
süreçle beraber uzun vadede bu tecrübelerin genel eğitim yaklaşımına
yansımalarının olması kaçınılmazdır. Her kriz devamında bazı fırsatları
doğurur. Bu bağlamda edinilen tecrübeler fırsata çevrilebilir. Bununla beraber,
salgından ders çıkarabilmek için yaşananları eleştirel bir bakış açısıyla
değerlendirmek ve bu bağlamda yeni politikalar geliştirmek elzem olabilir.
Yapılan
araştırmalar, salgın sonrası yeni normalde, planlı eğitsel eylemler bağlamında
harmanlanmış öğrenme (blended learning) uygulamalarının yanı sıra HyFlex
(Hybrid Flexible) uygulamalarına doğru bir yönelim olacağını öngörmektedir.
Çevrimiçi uzaktan eğitim uygulamaları özünde eğitimde açıklık, erişilebilirlik,
esneklik gibi çözümler sunsa da, öz-yönelimli (self-directed) ve özyönetimli
(self management) becerileri gerektirmesi yeni normalde öğrenenin hangi içeriğe
nasıl erişebileceğini seçmesi bağlamında HyFlex öğrenme modelini öne
çıkarmaktadır.
Bilindiği
üzere, eğitim teknolojileri sadece somut teknolojilerden değil (Örn.,
bilgisayar, akıllı telefonlar, öğrenme yönetim sistemleri), soyut teknolojilerden
de oluşmaktadır (Örn., eğitsel kuramlar, yaklaşımlar, stratejiler). Dolayısıyla
yeni normalde dikkate alınması gereken noktalardan birisi de somut teknoloji
odaklı çözümlerin yanı sıra eğitim teknolojilerinin doğrudan görünmeyen kısmını
yansıtan soyut teknolojilerin de işe koşulması gerekmektedir.
Salgınla
beraber öğrencilerin okuldan ayrılıp evlerine dönmeleri ile beraber veliler
aniden yeni eğitsel roller üstlenmişlerdir. Aslında varsayım olarak bu rollere
sahip olan velilerimiz, normal eğitimin kesintiye uğramasıyla beraber bu
rolleri en üst dereceden tecrübe etmek durumunda kalmışlardır. Yeni normalde
ebeveynlerin eğitime olan katkısı daha etkin olacaktır kanaatindeyiz.
Salgın
süreci, “Öğretmen, eğitimin merkezinde bilginin sağlayıcısı mı olmalıdır, yoksa
öğrenenin yanında yol gösterici, kolaylaştırıcı ve rehber mi olmalıdır?”
tartışmasını sonuçlandırmıştır. Salgın gerçeği, özgüvenini kazanmış ve öğrenme
sürecinin merkezinde olan öğrencilerin, kendi öğrenme sorumluluklarını kabul
ederek kriz ile daha iyi başa çıktıklarını göstermiştir. Dolayısıyla öğretmenin
merkezde olduğu ve öğrencinin değişen derecelerde başka bir paydaşa bağımlı
olduğu eğitim süreçleri sona ermiştir. Zira, salgın sürecindeki tecrübeler,
öğrencilerin daha fazla özgüven, kendine yetebilme ve eleştirel bakış açısını
geliştirme becerileri kazandıkları yolundadır. Şu halde, salgından sonraki yeni
normalde öğrenciler bilgi edinmede talep etmenin önemini kavramış bireyler
olarak, araştırmacı yönlerini geliştirmek yönünde daha istekli olacaklardır.
Salgın
gerçeği hem öğrencilerin hem de eğitimcilerin kriz süresince ihtiyaç duyulan
dijital yeterlilik ve becerilere tam olarak sahip olmadıklarını göstermiştir.
Salgın sırasında yanlış bilginin ne kadar hızlı yayıldığı ve ne tür sonuçlar
doğurabileceği gözlenmiş, bu durum hem öğrenciler hem de öğretmenler açısından
eleştirel bakış açısı geliştirebilme, doğru kaynaklara bağlanabilme ve doğru
bilgiyi filtreleyebilmenin dijital bilgi çağında önemli bir beceri olduğunu
göstermiştir. Eğitimcilerin yaşadıkları sorunlar düşünüldüğünde ise teknoloji,
pedagoji ve alan bilgisi modelini eğitim fakültelerinin müfredatlarıyla
ilişkilendirmeyle beraber eğitimcileri dijital dönüşümün gerekliliklerine göre
hazırlamanın önemi ortaya çıkmıştır. Tam da bu doğrultuda, öğretmenler çağın
gerektirdiği teknolojik donanıma sahip olmak için daha ilgili olacaklar, bu
yönde kendilerini geliştirmek için daha çok gayret sarf edeceklerdir.
Eğitsel
uygulama ve kaynakların, salgın dönemi ile beraber eğitimde açıklık felsefesi
bağlamında yapılandırılması, eğitimde açıklığın gerçek değerini göstermiştir. Bu
yaklaşımın salgın sonrası süreçte de etkin olacağı düşünülmektedir.
Dijital
teknolojilere ulaşanlar ile ulaşamayanlar veya dijital teknolojileri
kullananlar ve kullanamayanlar arasındaki farka “dijital bölünme” diyoruz. Diğer bir ifadeyle dijital bölünme bilgiye
erişebilme ve sahip olma ile tam tersi bir durumda ortaya çıkan eşitsizlik
üzerine kurulu iki kutuplu bir dünyanın varlığını eleştirel bir yaklaşımla
sorgulayan bir kavramdır. Salgın süreci, bu iki kutup arasındaki açıklığı
kapatmak için yeni fırsatlar doğurmuştur. Ülkemizde de dijital bölünme
aralığının hızla kapanacağına inanıyoruz.
Salgın
sırasında sıklıkla gözlenen durumlardan birisi de çeşitli destek
topluluklarının (STK’ların) ortaya çıkıp eğitime farklı katkı sunmalarıdır.
Kolektif bir iş birliğine dayalı bu sürecin, yeni normalde de yaygın bir
şekilde devam edeceği kanaatindeyiz.
Yeni
normalde geleneksel eğitim kurumlarının üstleneceği esnek roller ve
öğrenenlerin bilgiye farklı ortamlardan erişme çabalarının informal öğrenme
süreçlerinde daha fazla değer kazandıracağı düşünülmektedir.
İçerikte
ve öğrenme süreçlerinde kalitenin arttırılması, eğitsel etkileşim ve iletişimin
güçlendirilmesi eğitimin geleceğine yönelik yapılacak en büyük yatırım olarak
değerlendirilebilir. Bu anlamda, uzaktan eğitim materyallerinin kalitesinin
artırılması yolundaki mevcut çalışmalar hız kazanacaktır.
Yeni
normal dönemde yüz yüze öğretim faaliyetlerinin bir kısmının dijital
kanallardan yapılabilir olduğu görülecektir.
Örgün
eğitim kurumlarında ders dışı faaliyetlere daha fazla zaman ayrılabilecektir.
Öğrenci-öğretmen,
öğrenci-öğrenci, öğrenci-ders materyali, öğretmen-veli arasındaki etkileşimler
daha nitelikli hale gelecektir.
Öğrenmenin
sadece sınıf ortamında gerçekleşen bir şey olmadığı anlaşılacağından sınıf dışı ortamlarda da
öğrenim olanaklarından yararlanma bilinci toplumda gelişip pekişecektir.
Eğitimde ölçme ve değerlendirme için yeni imkânlar denenecektir.
Başta da dediğimiz gibi, ütopik olarak değerlendirilebilecek şeylerdi bunlar bir süre önce. Ama artık değil. Bakalım salgın süreci daha hangi ütopik eğitim yaklaşımlarını gerçeklik dünyamıza taşıyacak. Bunlara hazır olalım. Hepimiz. Ama en çok da MEB başta olmak üzere, bütün eğitim kurumlarımız...
KAYNAKLAR:
BOZKURT,
A. (2020). Koronavirüs (Covid-19) Pandemi Süreci ve Pandemi Sonrası Dünyada
Eğitime Yönelik Değerlendirmeler: Yeni Normal ve Yeni Eğitim Paradigması. Açık
Öğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi (AUAD), 6(3), 112-142. (https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1215818)
GÖREN,
S. Ç. ve diğerleri (2020) Küresel Salgın
Sürecinde Uzaktan Eğitimin Değerlendirilmesi: Ankara Örneği, Milli Eğitim
Dergisi, (49), 69-94. (https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1262180)
ÖZDOĞAN,
A. Ç ve BERKANT, H. G. (2020). Covıd-19 Pandemi Dönemindeki Uzaktan Eğitime
İlişkin Paydaş Görüşlerinin İncelenmesi, Milli Eğitim Dergisi, (49), 13-43. (https://dergipark.org.tr/tr/pub/milliegitim/issue/58895/788118)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder