Auschwitz’ten
sonra şiir yazmanın imkânsızlığı hakkında söylenmedik söz kaldı mı?
Bu soruyu
Türkiye’de, bir feryat figan eşliğinde “Hangi Auschwitz?” şeklinde
yanıtlayabiliriz.
Nitekim
Cevat Akkanat, “Nasılsınız?”da böyle yapıyor. Bir derginin şiirsel önsöz
metinleri olarak, 20. Yüzyılın son, 21. Yüzyılın ilk yıllarında topluma yapılan
saldırıları merkeze yerleştiriyor. Kabul edilmelidir ki bu saldırılar ne önceki
zamanların zulüm geleneklerinden bağımsızdır ne de sonraki zamanlarda vuku bulabilecek
(bulmuş) benzerlerinden uzakta durur.
Hem değil
mi ki her on, on beş yılda bir, kıyıma tabii tutuluruz?!.
Bununla
birlikte, yaşanmış olan her türden dehşeti bünyesinde tutmanın, yansıtmanın
utancı yüklenir sanata, edebiyata. Zira imgeler yoluyla dahi olsa, sanat ve
edebiyatın yüklendiği unsurlar bir yandan tarihe kaydedilirken bir yandan da
zihinleri işgal edecek; dolayısıyla mağdur ve mazlumların unutma haklarını gasp
edecektir. Bu zorlu çelişkiyi Nasılsınız? kitabı da barındırıyor.
Olsun
varsın, unutuştansa direnmeyi önceliyor çünkü! Bu yüzden “Nasılsınız?” sorusunu
ad edinmiş değil mi?
Üstelik Auschwitz’leri bitmek tükenmek bilmeyen bir ülkede!
Okur için kolaylaştırıcı link: Tıklayınız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder