27 Haziran 2019 Perşembe

NECDET ÖMER ÖZER YAZDI: "ŞİDDETE KARŞI ŞİDDETTİR ŞİİR"


"Şiir şiddettir. Ama şiddete karşı şiddettir. Kendiliğinden değil. Bir karşı koyucu olarak çıkar şiirin bu yönü." Necdet Ömer Özer, Cevat Akkanat'ın 'Şiirin Şiddeti' kitabı üzerine yazdı.

Tanıtacağım bu kitabın ismi ilk başta biraz garip gelebilir. “Şiirde şiddet nasıl olabilir?” gibi soruların cevabını kitabın içinde bulmaya çalışıyorsunuz. Cevat Akkanat'ın yazmış olduğu “Şiirin Şiddeti” başlıklı yazısından sonra, tanıttığı şairlerin şiir örnekleriyle “şiddet” kelimesine başka bir mana verdiğini göreceksiniz.

Benim anlayabildiğim kadarıyla şiirin şiddeti, şairin iç dünyasında meydana gelen fırtınalar sonucunda bizim bir şeye farklı gözle bakmamızı sağlayan, şiirin arka planında yatan maharettir. Bu konu hakkında Cevat Akkanat kitabın 37. sayfasında şunları söylemektedir:

“Ş sesinin hayranıyım. Şiir şiddettir. Ama şiddete karşı şiddettir. Kendiliğinden değil. Bir karşı koyucu olarak çıkar şiirin bu yönü. Kaçınılmaz derecede gerekli bir haldir o zaman şiddet. Kullanılmaması düşünülemez. Öyle durumlarda harfler dilden dökülürken, eğri büğrü çıkar. Fakat hafakanlara maruz kalan şairin ruhu onları öyle bir kalıba sokar ki, sonra, bakınız ne olmuş; derbe-der, beyhude, serkeş bir evren, aynı hizadadır, sizi çağırır.”

Evet aziz okurlar, şairler, normal bir su taneciğiyle alakalı öyle farklı şeyler yakalarlar, onu sözcüklerle birlikte öyle kalıba sokarlar ki, su taneciğini tekrar keşfedersiniz. Mesela; çağıldayan bir şelaleyi nasıl anlatırsınız? Normal bir şekilde anlatabilirsiniz ve şelaleyi önemsemeyip çöplerinizi atabilirsiniz; fakat şelalenin hakkında şiir yazıldıktan sonra okuyup etkilenen bir insanın kirletmeye kıyabileceğini sanmıyorum.

Nilüfer yalnızca bir bitki midir?

Şiir, bahar gibidir. Baharda nasıl doğadaki bitkiler canlanıyorsa bir insan, bir şiiri okuyunca gaflet uykusundan uyanabilir. Baharda nasıl tabiat rengarenk oluyorsa bir insan, bir şiiri okuyunca olaylara farklı şekilde bakabilir. Söylediğim sözlerle ilgili Behçet Necatigil'in “Nilüfer”şiiri örnek olabilir. Nilüfer çiçeği, kimileri için derelerin üzerinde biten bir bitki olabilir; fakat Behçet Necatigil için daha başka anlamlar ve duygular ifade eder. Onun için nilüfer çiçeği; kendisini görebileceği lambadır.

“Nilüfer” şiirinde Behçet Necatigil çok sevip kaybettiği bir nilüfer çiçeğinden söz eder. Nilüfer çiçeğini çok severmiş; fakat sevdiği nilüfer, bir süre sonra ortadan kaybolmuş; çok üzülmüş, kalbinde yara açmıştır. Çiçeğinin kaybolmasıyla alakalı şiirini Freud'un teorisiyle birleştirerek oluşturmuş olduğunu şiirini okuyunca görebilirsiniz. Şimdi size “Nilüfer” şiirini takdim etmek istiyorum.

“Ben oraya koymuştum, almışlar,/Arasına sıkışık saatlerin./Çıkarır bakardım kimseler yokken;/Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar./ Kışken ilkyaz, sularımda açardı;/Buzlu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı?/Eski defterlerde sararmış yaprak./Beni bana gösterecek anlamdı, almışlar./Bir ışıktı yanardı gecelerde;/Akşam, çiçekler uykuya yattı,/Sardı karşı kıyıları karanlık/Beni bana gösterecek lambamdı, almışlar.”

Şair, bazen şiddetini ve gücünü melodiyle karıştırır. Doğadaki melodik sesleri gözlemlediği halle taklit etmeye çalışır. Tevfik Fikret'in yazmış olduğu “Yağmur”şiiri buna örnek teşkil etmektedir. Bu şiirde Tevfik Fikret, yağmurun cama vurma sesini taklit etmiştir. Bu şiirin de bir kıt'asını takdim etmek istiyorum.

“Küçük, muttarid, muhteriz darbeler/Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz/Olur dem-be-dem nevha-ger, nağme-saz/Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz/Küçük, muttarid,muhteriz darbeler...”

Şair, bu şiirinde şiddetini virgüllerle ve oluşturduğu manzarayla gözler önüne sermiştir. “Küçük, muttarid, muhteriz darbeler” derken cama vuran yağmur taneciklerinin taklidini yapmıştır. Diğer kelimelerle de oluşan atmosferi tasvir etmeye çalışmıştır.

Nasıl uyurum işkence bağı gözlerimdeyken?

Şiir, her zaman dünyanın güzelliklerini tasvir etmez. Kimi zaman dünyanın güzel yanlarını tasvir ederken kimi zaman da şiir, dünyanın acı yönlerini tüm çıplaklığıyla göstermeye çalışan bir araç olabilmektedir. Dünyanın acı tarafı açlık, yoksulluk, ölüm, savaş... ve sair temalarla gösterilebilir. Filistin'de yaşanan savaşla ilgili Abdülkerim El-Kermi'nin bir şiirini örnek göstermek istiyorum.

“Ah Filistin, nasıl uyurum/İşkence bağı gözlerimdeyken/(...)Dostum soruyor bana: 'Buluşacak mıyız yine?'/'Geri dönecek miyiz?'/Evet! Döneceğiz ve serin toprağı öpeceğiz/Dudaklarımızda o kızıl arzu ile/Yarın döneceğiz”

Hâsıl-ı kelam, şiirde şiddet, şiddetin kendisi değildir. Şiirde şiddet, şairin gerçekle tahayyülündeki düşünceyi sentezleyerek oluşturduğu fikrin, sözcükleri inci gibi dizerek anlatmasıdır. Tıpkı Behçet Necatigil'in “Nilüfer”i, Tevfik Fikret'in “Yağmur”u ve Abdülkerim El-Kermi'nin “Elbet Döneceğiz”indeki gibidir.

21 Temmuz 2015
Kaynak: Dunyabizim 


Hiç yorum yok: