21 Şubat 2025 Cuma

VİETNAM ŞİİRİNDE TÜRKİYE HARİTASI

A. Kadir ile Afşar Timuçin’in birlikte hazırladıkları şiir antolojilerine denk gelmişsinizdir. Vietnam Şiiri (1973) Filistin Şiiri (1974), Portekiz Sömürgeleri Şiiri (1975) gibi…

Bunlardan Vietnam Şiiri  (Hilal Matbaacılık, İst., 1973, 123 s.)’ni, yayımlanışından yaklaşık elli yıl sonra, yenilerde elime aldım.

Kitap A. Kadir’in “Kanlı Şiir” başlıklı çarpıcı şiiriyle başlıyor. Zalimleri, işgalcileri, halkların haklarını gasp eden zorbaları tel’in ediyor şair. Onları hesaba çekiyor: “Nasıl sileceksiniz siz bu kanı,/ey üsttekiler, üsttekiler,/insan öyle sarılmış ki toprağına,/öldür gitmez.” (s. 9)

Afşar Timuçin’in kaleme aldığı “Vietnam ve Şiiri” başlıklı metinse bir yandan Vietnam hakkında ayrıntılı bilgi verirken diğer yandan bu ülkenin şiirine dair bir fikir oluşturmaya çalışıyor.

1859’da Çinhindi’nde başlayan Fransız işgalinden sonra meydana gelen gelişmeleri merkeze alarak anlatıyor Vietnam’ı Afşar Timuçin. 1927’de Hanoi’de kurulan Milliyetçi Parti Fransızların Vietnam’dan kovulmasına yönelik ayaklanmaları hızlandırır. Ardından 1930’da Hong Kong’ta kurulan Çinhindi Sosyalist Partisi direniş hareketlerini sürdürür. Antolojide şiirlerini okuyacağımız Ho Şi Minh’in 1941’de kurduğu bağımsızlık cephesi, daha esaslı bir direnişe yönelir. 1946’da devleti kuran Minh, Fransızlarla savaşır ve süreci 1954 Cenevre Konferansı’na taşır. Ülke bu konferansta Kuzey ve Güney olmak üzere ikiye bölünür. Doğal kaynaklar Kuzey’e kalırken Güney Vietnam Amerikan yardımlarıyla ayakta kalabilecek oranda kaynaksız bir ülke oldu. Bu dengesizlik 1963’te ABD’nin Güney lehine Kuzey Vietnam’ı bombalamaya başlamasına kadar sürer. Kitabın hazırlandığı 1973’e gelinceye kadar (10 yıl) ABD Kuzey Vietnam’ı bombalamıştır.

Vietnam edebiyatına dair bilgiler de sunan Timuçin, bu edebiyatı “Çin diliyle”, “Çin-Vietnam diliyle” ve “Vietnam diliyle” oluşturulanlar olmak üzere üç kategoride ele alır. Bu edebiyat asıl gelişimini 1932’den sonra göstermiştir. Çünkü bu tarihte Nguyen Tuong Tam ve Nhat-Linh öncülüğünde Tu-Luc Van-Doan edebiyat grubu kurulmuştur. Amaçı ulusal bir edebiyat oluşturmak olan bu grup başarılı olur. Bu çerçevede Vietnam şiiri de “kanıyla, canıyla direnmiş insanların şiiri” olmuştur: “Vietnam şairleri direnişi uzaktan seyretmiş kişiler değiller. Onlar direnişin şöylece kıyısından tutmuş gösterişçiler hiç değiller. Hemen bütün çağdaş Vietnam şairleri, halkın içinde doğrudan doğruya direnişe katılmış, onlarla duygulanmış onlarla umutlanmış kişilerdir. (…) Vietnam şiirinde, (…) süslemeciliğin izleri yoktur. Bu şiir yalın şiirdir, duru, bildik, anlaşılır, anlam dolu şiirdir.” (s. 15)

Antolojideki teorik bilgi “Vietnam ve Şiiri” başlığıyla sınırlı değil. Usta iki derleyici, sonlardaki birkaçı hariç, kitaba şiirini aldıkları şairlerle ilgili ayrıntılı biyografiler hazırlamışlar. Böylece, giriş metnindeki malumat daha bir pekişmiş oluyor. Ayrıca şiirlerinden örnekler okuduğumuz şairleri daha iyi tanımış oluyoruz.

Şimdi antolojinin ilk şairi de olan kurucu devlet başkanı Ho Şi Minh’ten başlayarak ayrıntılara girelim: Minh, daha lisedeyken “Vietnam’ı kurtarmak isteyen aydınlar hareketine” katılır. “Denizaşırı Ülkelerin Emekçileri” adlı örgüte üye olur. “Vietnam Devrimci Gençlik Örgütü”nü kurar. Fransız polisi peşine takılır. Çin’de faşizme karşı bir isyanı yönetirken tutuklanıp hapse atılır. İkinci Dünya Savaşında Japonlara ve sömürgeciliğe karşı koymak için “Vietnam Ulusal Cephesi”ni kurar. Ulusal ayaklanmayı yönetir ve Vietnam Demokratik Cumhuriyeti hükümetini kurarak devlet başkanı seçilir. Fransa ve Amerika’yla onurlu masa başı mücadeleler yapar. Hapishanede kaldığı dönemde şiirler yazan Ho Şi Minh, bunları Mahpushane Şiirleri adıyla kitaplaştırır. İşte bunlardan birisi, “Birinci Sayfa”: “Hiç tutkun değildim şiire,/ama içerde daha iyi bir iş yoktu yapacak./Nasıl geçirecektim o uzun günleri./kafamı nasıl dinleyecektim.//Oturdum şiirler söyledim,/özgürlüğü düşüne bekleye.” (s. 22) Şu da “Tukvin Caddesinde Tutuklandım” şiiri: “Bir gün Tukvin caddesinde benim/bir belâ geldi başıma, ama ne belâ/Sanki yolumdan alıkonacak ne vardı?//Alnı açı, namuslu bir adamdım,/casus dediler, boyladık zindanı.” (s. 24) “Siyang Mahpushanesinde Bir Bebek” adlı şiirinde ise şöyle diyor: “Duysun duymayan:/Benim babam asker kaçağı,/dedi, insanlara kurşun atmam!//Ben de altı aylık bir bebeğim, hapiste;/aldılar zindana kodular anamı,//Duysun duymayan!” (s. 37)

Mizahi şiirleriyle tanınan, asıl adı Ho Trong Hieu olan Tu Mo, şiirle birlikte tiyatro metinleri de yazar. Direniş Şiirleri ve Savaşçı Kalem gibi kitapların şairi. Bu adlandırmalardan da belli olacağı üzere, Vietnam direniş ve devrimine hayli katkıları olmuştur. Realist çizgileri şiiri üzerinden görelim. “Aylıkları Yükseltmek Gerek”ten: “Sanırlar ki işçilerin/parası var bi dolu,/gelir melir, kazanç mazanç,/işler yürür tıkır mıkır./Bu adamlar aç ve çıplak,/dilenciden gel de ayır!// (…) Çoluk çocuk bir göz oda./Göbeğinde yoksulluğun./hükümet görür bunu,/arttıracak, sağ olsun,/aylıkları maylıkları./Yaşadılar bizimkiler!//( …) Arttırdılar yoksulluğu,/giderleri, vergileri,/fiyatları arttırdılar,/Alacağını alsın halk:/Ne güne temiz hava,/ne güne kuru ekmek!// …” (s. 44-45)

Şair ve savaşçı kadın.” şeklinde tanıtılan Van Dai’nin şiirleri de direnişle birlikte anılır. “Rastlayış” adlı şiirinde bunu görmek mümkün: “Yorgunluklar anımsanır, direnişin ilk günlerinden./Yurt çağrısına uyup yola düşmeler anımsanır,/bir araya gelir miyiz diye düşünmeden bir gün evcek,/İlk günleri anımsanır direnişin,/hiç kimsenin ne gün döneceğini bilmediği” (s. 48) “Kırda İlkyaz” şiirinde ise emekçi bir tarım işçisinin gündelik dünyası yansır: “Köye dönerim, pirinç torbası sırtımda./Yeşeren mısır tarlalarından geçiyor/mis gibi yol. Kayısı ağaçları bembeyaz./İskelenin yanında patlıcanlar mosmor./Işıldayan samanlar ince siste sapsarı./…” (s. 50)

Şöhretini devrimden önce elde eden Hang Phuong’un Ürün adlı kitabı dikkatleri üzerine çekmiştir. “Kırmızı Paraşüt Parçası” şiirinde Vietnam’ın acılı tarihinden izler taşır: “Hong Ha’cığım, kızım benim/tuttun gittin köy yolunu/güneş altında eve doğru./Bir tütersin ki burnumda,/görürüm seni hep dans ederken,/hep fır dönerken görürüm seni,/nenene dikmiş duurken görürüm/o iri gözlerini./Çok uzağa gitti baban,/hizmet etmeye halkına,/üç aylık kadardın sen o zaman./(…) Ayrı kodu birbirimizden düşman bizi/Kurabiye yolluyorum burdan sana,/bir paket de şekerleme./Sevindin mi, güzel kızım?/Paraşüt parçaları bir de,/işte kırmızı kırmızı,/Amerikalılardan./Düşürdük uçağı,/evine giderken bir er/bıraktı bunları bize./ (…)” (s. 54-55)

Şiirlerini gizli basılan yayın organlarında yayımlayabilen, düşünce ve siyasi aktivitelerinden ötürü tutuklanan Le Duc Tho (Asıl adı Phan Khai); sömürgecilerin hapishanelerinde yatan, sürgün cezalarına maruz kalan Xuan Thuy; şiirlerinde özgürlük mücadelelerini ve halkın heyecanlarını dile getiren Xuan Dieu; sömürgecilere karşı gizli örgütsel çalışmalar yapan Huy Can; tutuklamalara maruz kalan, sürgünden sürgüne giden, ülkesinden kaçan, başını getirene para ödülleri verilecek olan, kuşağının en büyük şairi unvanını taşıyan To Huu; ve diğerleri: The Lu, Luu Trong Lu, Nguyen Van Troi, Che Lan Vien,  Te Hanh, Thanh Hai, Tuu Bon, Le Tan Loi, Le Van Thao, Ngoc Son

1973 öncesi Vietnam şiiri örneklerinin bulunduğu Vietnam Şiiri antolojisini okurken şunu gördüm: Şairlerin ve halkların hayatları nasıl da örtüşüyor Türkiye ile! Şairler, kadınlar, erkekler, çocuklar, bebekler… Her birerinin mazlumiyetleri, yoksullukları, tutuklanmaları, hapishanelere tıkılmaları, sürgünlere gönderilmeleri…

Fakat iki ülke arasında bir fark var: Vietnam’da bunlar sömürgeci işgalciler tarafından uygulanıyor…

Hiç yorum yok: