17 Temmuz 2020 Cuma

İBRAHİM ERYİĞİT YAZDI: "Şİ'R-PENÇE"


Şair-yazar Cevat Akkanat son çıkan kitabının kapak fotoğrafını gönderdiğinde, kitap adının Şi’r-pençe olduğunu görünce ister istemez şirpençe hastalığı geldi aklıma.  Şirpençe, Osmanlı padişahlarından olan Yavuz Sultan Selim'in ölümüne neden olmasıyla bilinmektedir. Vücut üzerinde birden fazla kan çıbanının meydana gelerek yayılması sonucu ortaya çıkan mikrobik bir hastalık türüdür. Bu rahatsızlık kendisini şiddetli ağrı, ateş, titreme, halsizlik ve baş ağrısı gibi belirtilerle gösterir. Bu belirtilere bir de kuru öksürük eklendiğinde Korona’nın belirtilerini çağrıştırıyor. Şi’r kelimesinin şiirde ölçüyü tutturmak için bu şekilde kullanıldığını biliyoruz. Pençe kelimesinin anlamı zaten açık: Vahşi bir hayvanın pençesinin üç tırnağının bıraktığı kanlı izi çok güzel yansıtılmış. Şirpençe kelimesiyle hafif oynanarak Şi’r-Pençe haline dönüştürülmesinin bana biraz muzipçe geldiğini söylemeliyim. Şi’r-Pençe adının poetik/polemik şeklindeki alt başlığıyla kapak fotoğrafına birlikte bakıldığında bu kapak tasarımının, söylediklerimle birebir örtüştüğünü görüyoruz. Polemik kelimesinin anlamının söz dalaşması veya kalem kavgası olduğundan hareketle kitabın içeriğindeki temanın kendini baştan ele verdiğini söyleyebiliriz. Zaten bunu Cevat Akkanat Sunu başlığında kendisi söylüyor: “Bizi önceden beri takip edenlerin de bildiği gibi, Şi’r-pençe, her nasılsa şiir dünyası içinde yer alma şansı yakalamış alan bazılarının uykusunu bölmektedir, bölecektir. Son aşamada yaşanan bu durum, kuşkusuz yazarınız Can Siirt*’e hayli ‘ok’un yöneltilmesine sebep olmaktadır. Fakat ‘ok’ sahiplerinin ‘şiir’ alanındaki zayıflık ve zaafları, onları ‘karavana atış’ gibi bir ‘âkıbete’ sürüklemektedir. Kanaatimiz, yazılarımızın onlar için korku tüneli, şiirin has izleyicileri içinse keyif çatma ortamı oluşturacağı yolundadır."
Yüksek Lisansını Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri başlıklı tezle tamamlayan Cevat Akkanat, karakteri gereği polemiksever bir şair/yazar olarak bilinir edebiyat dünyamızda.  

Daha çok Kara Oyun, Güz Klâsiği, Sen Bir Sevda Ağacısın Türküler Büyütür Yüzün, Tan Tan Traska!, Hüzn ü Aşk ve Korku Islığı  adlı şiir kitaplarıyla tanınan Akkanat’ın Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri, Edebiyat Hayat Memat, İlhan Berk’in Haşeması, Şiirin İpek Sesi, Şiirin Şiddeti, Köpekler Lügati ve Deneme Tahtası adlı deneme, inceleme ve eleştiri kitaplarının yanında bir çok derleme ve antoloji çalışmalarının olduğunu biliyoruz.

Şi’r-Pençe’de yer alan toplam 31 yazının ilkinin başlığı, ‘Şiir Tenkidi Geleneği’ adını taşıyor. Şiir eleştirmenlerinin geniş bir dökümünün yapıldığı bu yazı, eleştiri alanında çalışma yapanlara, özellikle de genç araştırmacılara hayli faydalı olacaktır. 

Merkezin Şiirsizlik HâliMerkezî Türk Şiirinde Trajedi‘Reprodüksiyonlar Dönemi’ Türk Şiiri ve ‘Reprodüksiyonlar Dönemi’ Türk Şiiri başlıklı yazıdan kısa bir bölüm alıntılıyorum: “Yasir, andığımız son yazısında, Atlılar dergisinde süreğen bir tema olarak işlenen “Neo-Epik Şiir” üzerine yöneliyor. Sanki Metin Önal Mengüşoğlu’nun aynı ay içinde Taşra Edebiyat dergisinde (3. Sayı, s. 14-17) yayımlanan “Genç Türk Şiiri Neden Korkuyor?” başlıklı yazısında kendisine verdiği bazı öğütleri hissetmişçesine... Hatırlarsak, bu öğütlerden birisi şöyleydi: “... Atlılar dergisinin herhangi bir sayısındaki şiir denilen metinleri incelesin bir de. Bunu yapacağına yanlış anlamıyorsam onlarla birlik olup Nurullah Genç’i taşlamak istiyor ki bence bu durum şık durmuyor.”  

Mengüşoğlu’nun dile getirdiği Atlılar’la ‘birlik ol’ma tavrı Mustafa Yasir’in “Neo-Epik Üzerine” başlıklı yazısında da sürüyor. Hatta bu ‘birlik’teliğe yazdığı dergiyi de ortak ediyor: “... Kırklar’ın ve Atlılar’ın aynı kulvarda ilerleyen değil, aynı stadın içindeki başka sahalarda top koşturan iki dergi olduğunu da belirtmeden geçmeyeyim.” Yazının sonlarına doğru kullanılan bu ifadenin içindeki mesaj, aslında bütün yazıya sinmiş durumdadır.” ( Sahi, Mustafa Yasir nerelerde şimdi? Her dönemde, özellikle de 90’lı yıllarda parlatılan çoğu şair nerelerde? Hiçbirinin esamisi bile okunmuyor şimdilerde! İE).

Niteliksiz Şiir Tutumları Paneli başlıklı yazısında da, “Bursa’da 25 Ekim 2008 günü düzenlenen “Şiirimizin Son Otuz Yılı” başlıklı panele Osman Özbahçe’nin başkanlığında Enis Akın, Hakan Şarkdemir ve Murat Üstübal katıldılar. Yücel Kayıran ile Serkan Işın ise adları daha önceden ilan edildiği halde katılmadılar.” dedikten sonra sırayla panelistlerin konuşmalarından cümleler aktarıyor ve devam ediyor Akkanat: Oturum başkanına geldi sıra. Osman Özbahçe’nin notunu da zayıf vereceğim. Zira sergilediği performans kötüydü. Konuşmacılara gerekli hallerde müdahale etmedi. Zamanı iyi kullanamadı. Konuşma aralarında ve panel sonunda toparlayıcı olamadı. Paneli foruma dönüştürmek için herhangi bir çaba sarf etmedi. Bir de şunu söyledi: “Postmodern Türk Şiiri Google’da arandığında sıfır çıkıyor!” Aman Allah’ım!

Yazımı bitirirken bir noktayı aydınlatayım: Bu kadar itirazım vardı da niye panel ortamında dile getirmedim? Birincisi buna müsaade edilmedi. Ayrıca edilseydi de o ortamı farklı boyutlara taşımaktan çekinecektik. Bu ikinci husus tahmin ediyorum ki sadece benim düşüncem değil. Dinleyiciler arasında bulunan ev sahibi şairler ve edebiyat akademisyenleri  –üstelik yok sayılmalarına rağmen- sanırım yine aynı sebeple, hamiyetli bir tutum sergilediler ve dinleyip geçtiler…” 

Cahit Koytak, Metin Önal Mengüşoğlu, Ahmet Oktay, Cahit Yeşilyurt, Nureddin Durman, Hüseyin Avnî, Müslim Çelik, Mehmet Yaşın, Ahmet Telli, Osman Özbahçe,  Hakan Arslanbenzer, Murat Menteş, Lale Müldür, Sina Akyol, Ahmet Ada, Orhan Duru, Nevzat Çelik,  Yılmaz Odabaşı, Refik Durbaş, Özdemir İnce, Roni Margulies, Seyyit Nezir,  Hilmi Yavuz, Haşmet Babaoğlu, Mehmet H. Doğan, Hakan Şarkdemir, Mustafa Yasir, Veysel Çolak, Ülkü Tamer, Abdulkadir Budak, Ataol Behramoğlu, Salih Bolat, Fahrettin Koyuncu, Can Bahadır Yüce, Enis Akın ve Murat Üstübal gibi şair ve yazarlarla ilgili çok önemli değerlendirmelerin yer aldığı Şi’r-Pençe edebiyat dünyamızda hayli ses getireceğe benziyor.

Yazımı, kitabın arka kapağında yer alan yazıyla bitirmek istiyorum: “Şi’r-Pençe Cevat Akkanat’ın, bir kaçı hariç, vaktiyle Can Siirt imzasıyla yazdığı yazılar toplamı. 

Eleştirel bir yol, yordam, yöntem, usul gözetilerek oluşturulmuş bir kitap. 

Daha çok çağının uluorta (kanonik) eserleri üzerinden yol alıyor. Şiirler, şiir kitapları, dergiler, yıllıklar, antoloji ve seçkiler. Tabii bütün bunlarla birlikte, şairler. Böylece, oluş halindeki bir şiirin gidişatına müdahale ediliyor.    

Bu yönüyle kitap, genel olarak 2000’li yılların şiirine ve şiir sorunlarına dair eleştirel tespitler içeriyor. Söz konusu tespitler bağlamında güncel şiirin arka plânı çıkarılmış oluyor. 

Kitapta şiirle bağlaşıklık oluşturan anahtar kavramlar arasında, -haydi alfabetik bir sıralamaya tabi tutalım- ahenk, bağdaştırma, denge, estetik, etkilenme, gelenek, intihal, ontoloji, ölçü, öykünme, ritim, ses, siyaset, söylem, tefekkür, tektiplilik, toplumsallık, yabancılık, yerlilik, zihniyet… yer almaktadır. 

Ve bütün bunlarla birlikte, yazarın -kimilerini rahatsız eden- olağanüstü dinamik dili.

*Şi’r-Pençe’deki yazıların pek çoğunu o yazmıştı.

[ Şi’r-Pençe, Poetik/Polemik, Cevat Akkanat, 144 sayfa, SR Yayınları, Nisan 2020, Ankara ]
Bu yazı ilk kez BİRNOKTA Dergisinin 222. (Temmuz 2020) sayısında (s. 28-29) yayımlanmıştır.

1 yorum:

Mehmet Mustafa ÜFTADEOĞLU dedi ki...

İbrahim Bey güzel bir yazı olmuş tebrikler. Maşallah