camın açılışını ve el sallanışını düşünüyorum. gecenin üç otuz beşinde düşünüyor ve dışarı çıkıyorum. sevdiğim bana el ediyor.
uyuyanları ve uykusuzları düşünüyor, karşı apartmanın son katındaki dürdane'nin şezlongdaki sallanışını görüyorum.
uyku ile uyanıklık, uyuyanlar ile uykusuzlar arasındaki fark, tek: mutluluk ya da mutsuzluk. evet, şu anda belki de bu, kısa boylu, şişman, geceliksiz, sarı boyalı saçlı dürdane'de tezahür ediyor. üstelik uzaktan ve geceye rağmen ayırt ediliyor.
uykuya geçince mutluluğa da geçecek. sonra uyanacak ve mutsuzluğa avdet edecek. böyle.
gecenin bir vakti bu habis muhasebeye bodoslama yapmışken, oradan, içimden bir ses, bir telefon sesi, tamam oğlum, seni de göreceğiz diyor, geleceğiz diyor. oradan, içimden bir sevinç ürperiyor sonra, nedensiz.
bakıyorum, elimde tel, pense, demir parçacıkları, bir aşkı bağlıyor, birleştiriyor ve boğuyorum. ölümden yana değil bu boğum. dirimden yana olmasını ise temenni ediyorum.
mutluluk ile mutsuzluk arasındaki geçişkenlik umut ve umutsuzluk arasında da olabilir. sevinç, keder, gözyaşı, pırlanta, toz yığını, küf, pas, asfalt, beton, demir... hayatı düşünüyorum. ve ayakta kalmayı, kalabilmeyi.
beş parasızlığı, üç kuruşsuzluğu, seni düşünüyorum.
gazetelere yansıyacak olan ölüm haberlerini düşünüyorum.
gece saat üç otuz dokuzlarda sokaklarda dolaşanlara dair varsayımları düşünüyorum.
yatıyorum ve göçüyor, yok oluyorum.
sevgili bitkilerim benim, cancağızlarım...
mutluluğa geçiyorum.
sevdiğim bana el ediyor. canım bunu temize çekiverir misin diyorum ona.
İzmir, 1988
Bu metnin de içinde olduğu Issızlık Marşı kitabının diğer yazılarını okumak için tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder