29 Ekim 2020 Perşembe

SİYAM

bugünlerde hep ıslak taşlara oturuyorum. boynumda sanki yağmurdan bir kolye var. yanımda bir siyam kedisi, eskide kalan pek çok şeyi unutuyorum. 

bir sevgilim vardı. eski bir rus'tu o. bir başkasını bugünlerde göze alamam. 

her şey önce çok güzel başlıyor ve safir aynalı bir salonda geçiyor. bir sanrı mı bu? siyah bir bantla senin gözün kapalıydı. beni dansa kaldırıyordun. bense seni, portekizli bir korsana benzetiyordum. 

nedense eski bir rus soylusu olduğun sonradan ortaya çıkıyordu. papyonunu çıkarıp şöyle bir dönüyordun. odada bulunan herkes dışarı çıkıyordu. 

ben ve sen, bir de kedimiz kalıyorduk. kapıları mühürlüyorlardı. hava alamıyorduk. 

havasızlığa mahkum, eski bir aşk öyküsünün kahramanlarıydık biz. ben, bir siyam kedisi ve portekizli bir korsan sandığım sen...

İzmir, 1988.

Bu metnin de içinde olduğu Issızlık Marşı kitabının diğer yazılarını okumak için tıklayınız.



Hiç yorum yok: