Modern bir cönk düşünün. Zekiye Kahraman’ın Öncü Kitap’tan yayımlanan
Bi’ Dolu Dünya Yaşanmışlıklar (Ankara,
2020) kitabını açıp incelemeye başladığımda, işte dedim, böyle
adlandırabiliriz. Kuşkusuz klasik cönklerin edebî materyalleri ile birebir uyum
göstermiyor. Mesela bu kitapta, sadece yazarın kendi edebî ürünleri var. Farklı
edebî türde birikimleri: Öyküleri, hatıraları, denemeleri, gezi yazıları,
şiirleri, değinileri…
Yazarı, eseri ve eserin içeriğindeki
birikimi tek kalemde özetleyen bir şeyler söylemek istersek, “Güneşin Son
Kırıntıları” başlıklı ilk metinde yer alan ve arka kapağa da konulan şu
satırları iktibas edebiliriz: “Yıllar sonra çayıra saldığı hayallerini, artık
kendi elleriyle bir bir sepetine toplamaya karar verdi. Çünkü bu düşünceler
onun için, geçmişinin yansımalarıydı ve değerliydi.” Evet, Zekiye Kahraman,
gizli bir yazar olarak yıllar önce edebiyat ve sanat ülkesine adım atmış;
duygu, düşünce, hayal ve yaşantılarını kalıcı kılmak için kendisini kalem ve
kağıdın sunduğu özgürlük ülkesine bırakmış, nihayet vakti saati gelince,
kendisini ve yazınsal birikimini görünür kılmıştır.
Bi’Dolu Dünya Yaşanmışlıklar’da Mehmet
Kahraman’ın kitaba yazdığı “Sunuş” dışında 33 metin var. Sunuşta eserin yazılış
macerası tane tane anlatılıyor. Zira, bu maceraya anbean tanıklık söz
konusudur: “Yazar, bazı anı defterlerine veya bilgisayar dosyalarına zaman
zaman şiirler yazıyordu. Hayatının hassas zamanlarındaki hassasiyetleri duygusal
kelimelerle kurulmuş mısralara yansıtıyordu. (…) Bunların yazımı neredeyse bir
otuz yıl sürdü. (…) Bu metinler, bir açıdan anı, başka açıdan anı, başka bir
açıdansa kendine şiir yazdıran duygu yoğunluğunun yansıtıldığı hikâye
sayılırdı.” Nihayet süreç yayım aşamasına geldiğinde, tek kitapta nasıl bir
araya getirilir bunca birikim sorusu aşılmaya çalışılır. Ve elimizdeki
mürettep/sentez eser oluşturulur.
Her şey bir tarafa, Bi’Dolu Dünya Yaşanmışlıklar biyografik bir eser. Şiirle, kumaş boyama, eskitilmiş yakma resim ve tezhip sanatlarıyla donanmış bir hayatı yaşayan bir ev kadınının eseri. Belki yakın çevresinin edebiyat, sanat ve bilim insanlarıyla örülü olması onun için bir şans. Öyleyse de, bu şansı pozitif eyleme dönüştüren gücün sihirli dünyası okunmaya değer. Birkaç cümleyle adım atalım:
“Koskoca bir caddede sadece bir kişi görünüyordu. Belki de evlerin içinde uyanık ama görünmeyen yıldızlar vardı. Onlar da telaşla emanetleri göndermek için adres arıyorlardı. Dışarıya baksalar göreceklerdi. Ayın on dördü bu iş için çoktan gönüllüydü ve de sabırla bekliyordu. Son ana kadar bekledi ve beklediğine değdi.” (s. 121)
Talep edenler şu linkten yararlanabilir: Tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder