4 Eylül 2020 Cuma

ISLIĞIN TARİHİ

Aynı zalimane kaynağın farklı görünümleri…

Yaşı 50’lere varmış olanların ortalama on yıl arayla muhatap oldukları manşetlere bir bakın:

27 Mayıs 1960, Hürriyet’in manşeti: “Silahlı Kuvvetlerimiz bütün yurtta idareyi fiilen aldı.”

28 Mayıs 1960, Yeni İstanbul gazetesi: “Baş Kumandan Meclisi feshetti”

12 Mart 1971, Hürriyet’in ‘yıldırım baskı’sı: “Ordu ültimatom verdi. Hükûmet çekilsin”

12 Eylül 1980, Milliyet’in manşeti: “ Parlamento ve hükümet feshedildi. Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edildi. Silahlı Kuvvetler yönetime el koydu.”

Korku Islığı’nın ilk şiiri “Bireysellik, Toplumsallık ve Hep Aynı Acı”yı 1983’te yazdığımda lise son sınıf öğrencisiydim. Bundan önce, 1982’de kitabın ikinci şiirini yazmıştım: “Bütün Canlar Affedilmiştir.”… Bugünden bakıldığında, her ikisi de şiir sanatının ihtiyaç duyduğu normlarla incelendiğinde bir takım kusurlar ihtiva edebilir. Fakat, yaşamak ‘hayat memat meselesi’ olunca, sanata ait ölçütler pek dikkate alınmıyor; alınmamalı…

Bu bağlamda özellikle taşıdığı epigraf da dikkate alınarak okununca, “Bireysellik, Toplumsallık veHep Aynı Acı” en başta benim –her şeyiyle iyice hatırladığım- 12 Eylül darbe sürecine yönelik tepkimin bir tezahürüdür. Dikkatli okuyucu daha önceki –biz her ne kadar yukarıda 1960’tan başlatsak da içe dönük diğer tanzim hareketlerine- tarihlere de atıfların bulunduğunu hissedecektir. Kuşkusuz, bir tahassüs şeklinde, sonrakilere de: 28 Şubat, 27 Nisan, vd…

Bu bağlamda, sözgelimi “Yaşamaları Yasaklamalarda”, “Ölümsüzlüğe Gene de”, “Zamansızlıklarda/Korunmalar/Sorular”, “Ayaklanma”, “Korku Islığı-1, 2”, “Yazılan Yarın- 1, 2”, “Suskunluklarda”, “Mırıltı”, “Belki, İleride”, “Ustalık” gibi kitabın “Tanıklıklar” bölümünde yer alan şiirleri dikkatli bir şekilde okumak gerekir…

“İrkil tüyüm, dirence tohum var sende” diye biten “Yadsınmalarda”yı unutmamalı… “Sürdüreceğim uyumamayı/sürdüreceğim” diye başlayan “Yol-a-daşım”ı da…

Ama en önemlisi sanki “Bol okumalı bir aşkın yolcusuyum çocuklar!” diye bitirdiğim “Islıklama”dır…

Kitabın ikinci ve üçüncü bölümlerinde “şahsi” ıstıraplarımız dile getirilir gibi. Ama bunları dönemin ruhundan nasıl soyutlayabiliriz? Hemen her biri, aynı tarihî sürecin içinde yaşanmadı mı? Mesela, “İnşaatçılar Türküsü”nü, “Gülmekler”i, hatta “İfrat Deha!”yı öncekilerden nasıl soyutlayıp çekip alabiliriz? Mümkün değil…

İşte “O Oylumlar Çağında” şiirinden bir bölüm:

“evet, ayaklarımıza köstek vuran köstebek

Resmi mızıkçıların mızıkalarına

Soytarı çalımlarına

Argolarına karşın

Evet,

 

Uçarı şiirlerden seçtim aşk şarkılarımızın sözlerini

Gelişir okudukça oylumumuz

Yazıyorum!”

Korku Islığı’nı neden 25 yıl gibi bir gecikmeyle yayımladığımı soranlar oluyor. 25 yıl geciken sadece Korku Islığı olsaydı keşke. Her bir şeyimiz gecikti. Ömrümüzün geçip gitmesi hariç…

Fakat umut verici bir şey var: Yayımlanmayı 25 yıl bekleyen Korku Islığı’nın 250 nüshalık mevcudunun 2,5 günde okuyucusuyla bütünleşmesi…

*

Bu yazı (birkaç küçük dokunuş hariç) ilk kez 19 Ocak 2012’de Milli Gazete’de yayımlandı. Şimdi, bir güncelleme yapmak istiyorum:

Hayatımız halden hale akıp giderken ömrümüz maalesef ıslığın tarihine kayıtlar düşmekle geçiyor…

Bu yeni tarihi kayıtları nasıl bulduğunuzu, bulacağınızı merak ediyorum...

Korku Islığı'nı edinmek için alternatif bir tık.

Korku Islığı ile ilgili şu yazılar da okunabilir: 

"Korku Islığı'nın Korkusuz İmgeleri"

"24 Yıl Saklanmış Gençlik Şiirleri"

"Korku Islığı'nda Mermer Senfoni-1"

"Korku Islığı'nda Mermer Senfoni-2"

"Cevat Akkanat'ın İlk Korkusu"

"Egemenlerdir Yuhalanan"

Hiç yorum yok: