Aynı zalimane kaynağın farklı görünümleri…
Yaşı 50’lere varmış
olanların ortalama on yıl arayla muhatap oldukları manşetlere bir bakın:
27 Mayıs 1960,
Hürriyet’in manşeti: “Silahlı Kuvvetlerimiz bütün yurtta idareyi fiilen aldı.”
28 Mayıs 1960, Yeni
İstanbul gazetesi: “Baş Kumandan Meclisi feshetti”
12 Mart 1971, Hürriyet’in
‘yıldırım baskı’sı: “Ordu ültimatom verdi. Hükûmet çekilsin”
12 Eylül 1980,
Milliyet’in manşeti: “ Parlamento ve hükümet feshedildi. Bütün yurtta
sıkıyönetim ilan edildi. Silahlı Kuvvetler yönetime el koydu.”
Korku Islığı’nın ilk
şiiri “Bireysellik, Toplumsallık ve Hep Aynı Acı”yı 1983’te yazdığımda lise son
sınıf öğrencisiydim. Bundan önce, 1982’de kitabın ikinci şiirini yazmıştım:
“Bütün Canlar Affedilmiştir.”… Bugünden bakıldığında, her ikisi de şiir
sanatının ihtiyaç duyduğu normlarla incelendiğinde bir takım kusurlar ihtiva
edebilir. Fakat, yaşamak ‘hayat memat meselesi’ olunca, sanata ait ölçütler pek
dikkate alınmıyor; alınmamalı…
Bu bağlamda özellikle
taşıdığı epigraf da dikkate alınarak okununca, “Bireysellik, Toplumsallık veHep Aynı Acı” en başta benim –her şeyiyle iyice hatırladığım- 12 Eylül darbe
sürecine yönelik tepkimin bir tezahürüdür. Dikkatli okuyucu daha önceki –biz
her ne kadar yukarıda 1960’tan başlatsak da içe dönük diğer tanzim
hareketlerine- tarihlere de atıfların bulunduğunu hissedecektir. Kuşkusuz, bir
tahassüs şeklinde, sonrakilere de: 28 Şubat, 27 Nisan, vd…
Bu bağlamda, sözgelimi
“Yaşamaları Yasaklamalarda”, “Ölümsüzlüğe Gene de”,
“Zamansızlıklarda/Korunmalar/Sorular”, “Ayaklanma”, “Korku Islığı-1,
“İrkil tüyüm, dirence
tohum var sende” diye biten “Yadsınmalarda”yı unutmamalı… “Sürdüreceğim
uyumamayı/sürdüreceğim” diye başlayan “Yol-a-daşım”ı da…
Ama en önemlisi sanki
“Bol okumalı bir aşkın yolcusuyum çocuklar!” diye bitirdiğim “Islıklama”dır…
Kitabın ikinci ve
üçüncü bölümlerinde “şahsi” ıstıraplarımız dile getirilir gibi. Ama bunları
dönemin ruhundan nasıl soyutlayabiliriz? Hemen her biri, aynı tarihî sürecin
içinde yaşanmadı mı? Mesela, “İnşaatçılar Türküsü”nü, “Gülmekler”i, hatta
“İfrat Deha!”yı öncekilerden nasıl soyutlayıp çekip alabiliriz? Mümkün değil…
İşte “O Oylumlar
Çağında” şiirinden bir bölüm:
“evet, ayaklarımıza
köstek vuran köstebek
Resmi mızıkçıların
mızıkalarına
Soytarı çalımlarına
Argolarına karşın
Evet,
Uçarı şiirlerden
seçtim aşk şarkılarımızın sözlerini
Gelişir okudukça
oylumumuz
Yazıyorum!”
Korku Islığı’nı neden
25 yıl gibi bir gecikmeyle yayımladığımı soranlar oluyor. 25 yıl geciken sadece
Korku Islığı olsaydı keşke. Her bir şeyimiz gecikti. Ömrümüzün geçip gitmesi
hariç…
Fakat umut verici bir
şey var: Yayımlanmayı 25 yıl bekleyen Korku Islığı’nın 250 nüshalık
mevcudunun 2,5 günde okuyucusuyla bütünleşmesi…
*
Bu yazı (birkaç küçük
dokunuş hariç) ilk kez 19 Ocak 2012’de Milli Gazete’de yayımlandı. Şimdi, bir
güncelleme yapmak istiyorum:
Hayatımız halden hale akıp
giderken ömrümüz maalesef ıslığın tarihine kayıtlar düşmekle geçiyor…
Bu yeni tarihi kayıtları nasıl bulduğunuzu, bulacağınızı merak ediyorum...
Korku Islığı'nı edinmek için alternatif bir tık.
Korku Islığı ile ilgili şu yazılar da okunabilir:
"Korku Islığı'nın Korkusuz İmgeleri"
"24 Yıl Saklanmış Gençlik Şiirleri"
"Korku Islığı'nda Mermer Senfoni-1"
"Korku Islığı'nda Mermer Senfoni-2"
"Cevat Akkanat'ın İlk Korkusu"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder