Gelenekle başı bir türlü hoş olmayan Türk entelijansiyası için modernizm,
elifi elifine muasır kadavranın ruhundan aziz(ler) yontmak ameliyesinden başka
bir şey olmadı. Dar zamanların Türkiye’sinde şiir, modern biçimini eskiyi bitpazarında
nurlara gark ederek arayan sözde ‘atılımcı’ kalemler elinde ha bire yoruldu.
Özellikle 1950 sonrası Türk şiirinin öz-biçim arasında yaşadığı serüven, mânâya
dahil olmak istemeyen şairlerce Batı referans gösterilerek tekmili birden otuz iki
kısım halinde günümüze kadar izaha muhtaç hâle getirildi.
Cumhuriyet sonrası Türk düşüncesini besleyen menbaın köküne hücum eden
nevzuhur takımı, gelenek ve modernizm arasındaki dengenin ahengini bir türlü
yakalayamadığı gibi, geçmişin üzerine sünger çekmeyi adeta modernist tavrın
olmazsa olmazı saydı. Durumun vehameti ve şiirin çıkmazı karşısında gelenek, bu
yönüyle başat bir unsur olarak özellikle ‘sol’ tazyikin ağırlığı ve baskısı
karşısında yeni denemelere girişmek durumunda bırakıldı. Varlığı yadsınan bir
kavram olarak gelenek, insan ve eşya arasında duran mânâya nisbetle insanı
toplum içinde yok sayan değil, varlığın özüne yakınlığıyla bir ilişki biçimi
olarak modern toplumlarda dahi bir değişim objesi hâline getirildi. Yani
geleneğin üzerini çizen bir sanat anlayışı, üzeri çizilen olmaya başladıktan
sonra birden hatırlanıverdi.
İkinci Yeni’nin ayağının takıldığı yer
Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri, şair-yazar Cevat Akkanat’ın ilk baskısı
Kültür Bakanlığının sanat-edebiyat dizi arasından 2002 yılında çıkan ve aynı
yıl Türkiye Yazarlar Birliğinin inceleme-araştırma kategorisinde ödül kazanan
hacimli bir eseri. Yayınlandığı dönem içinde, eserin kalitesiyle aynı paralelde
seyretmeyen bir değerlendirme ortamı birçok eser gibi bu eser için de yaşandı.
Oysa gelenek ve geleneğe bağlı birçok sosyolojik türevler, Türk şiirinde telif
eser boyutuyla ilk defa ele alınıyor ve kavramın Türk şiirine katkıları bütün
cesimliğiyle anlatılıyordu. Özellikle Pazar Postası’ndaki (1950-1959)
yazılarıyla İkinci Yeni akımını tetikleyen kişi olarak gösterilen Muzaffer
Erdost, o güne kadar dışlayıcı bir tavır gösterilen bu ‘yeni’ şiirin nefes
alacağı bir ortamın oluşması yolunda önemli yazılar kaleme almıştır. İkinci
Yeni tartışmalarının sürekli odağında bulunmuş Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever,
İlhan Berk, Sezai Karakoç, Turgut Uyar ve Ülkü Tamer gibi şairlerin eserlerinde
önemli bir ayrım olarak yer edinmiş olan ve fakat dönemin gerek siyasi, gerekse
sosyal atmosferinden dolayı adeta afaki birer imgeye sürüklenen geleneğin mısra
içindeki macerası lif lif dokunmuş Akkanat tarafından.
İkinci Yeni çevresinde sürekli dönüp duran tartışmalara katılmadığı halde
Sezai Karakoç dolayımında yazdığı yazı ile konuya değinen yazar Rasim Özdenören
Ruhun Malzemeleri’nde şunları yazmaktadır: “… İkinci Yeni şiir, temelde
‘secular’ bir şiir olduğu halde, Sezai Karakoç’un şiiri aşkın değerlere
dayanır. Cemal Süreya, aşkı değil, şehveti yazar, vücuda ilgi duyar, kadın
vücudunu anlatır. Turgut Uyar, o dönemlerde çıkan Dünyanın En Güzel Arabistanı
adlı şiir kitabında ilk bakışta çarpıcı gelen deyiş özelliğini Tevrata
borçludur. Öbürlerinden farklı olmasına rağmen gene de büsbütün
yerlileşememiştir. Tarihle kurmak istediği bağ yerli olmadığı için iğreti
kalır. Edip Cansever, özde bir araştırma yapmak yerine, bütün çalışmasını
kelime dizilerini çarpıtmaya hasreder. İlhan Berk, İstanbul’da Rumca türküler
söylemeğe çıkar. Bütün bu oluşların elbette edebiyat ve sosyoloji yönünden
açıklamaları vardır. Bir yerde bu, aydının toprağımızdan ve kültürümüzden
kopuşunu gösterir.” [s. 169-170]
Çok geniş bir kaynak taraması neticesinde, alanıyla ilgili önemli bir boşluğu doldurduğu tartışmasız kabul edilen bu göz nuru eser, şimdilerde Okur Kitaplığı Yayınevi tarafından 2. baskı olmak üzere yeniden basılıyor.
İkinci Yeni macerasının Türk şiiri ile modern algı arasında duran ve
gelenekte düğümlenen kavşak noktalarını önemli işaret taşlarıyla gösteren bu
eserin, hakkaniyetli kalemler tarafından yeniden değerlendirileceğinden
şüphemiz yok. Zira Akkanat’ın bir akademisyen titizliğiyle (ki bitirme tezi
olarak hazırlanmıştır eser) yeniden ele alarak, önemli eklemelerde bulunup
bütün tafsilatıyla ortaya koyduğu Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri, akademisyen
veya sivil, alanında kalem oynatan herkesin yararlanabileceği çok ciddi bir
kaynak eser olarak literatürdeki yerini alacaktır. Okur Kitaplığı’nı bu cesur
tavrından dolayı kutluyor, 1 Şubat 2012’de yayınlanacağı duyurulan eseri
sabırsızlıkla beklediğimizi belirtiyoruz.
Kaynak: Dünyabizim, 17 Ocak 2002
https://www.dunyabizim.com/kitap/ikinci-yeni-gelenekle-bulustu-mu-h8511.html
https://www.dunyabizim.com/kitap/ikinci-yeni-gelenekle-bulustu-mu-h8511.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder