SETA, yakın dönem toplumsal yönelimlerinin organizasyonunda oldukça etkisi
olan bir kurum. Siyasal iktidarın eski ‘vesayet’le olan mücadelesi, “Yeni
Türkiye” ütopyasının takdimi gibi esaslı işlerde SETA’nın dinamizmi gözardı
edilemez.
Her ne kadar ilişik bir yapı olarak görünse de, ontolojik varlığını
yitiren, dinamizminden vazgeçen, dahası, bir şekilde vesayetle kenetlenen
muktedir güçten ayrılması, haydi şöyle diyelim, o gücü proje, teklif ve
telkinleriyle terbiye etme eğilimine girmesi beklenirken, tersine, şimdilerde kendisini
güvenli görünümlü fakat bulanık sulara bıraktı.
Hal böyle olunca, vaktiyle SETA’ya özgü bulduğumuz esaslı etkinlikler
yerlerini yeni ekrana uygun faaliyetlere bıraktı. Ana ve korunmacı bir yapıyla
aynileşen her kurum, “Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu
günlerden geçerken”, “Olağanüstü süreçler yaşarken”, daha başka bir tutum
sergileyemez tabii ki. Zira bu yeni halin anahtar kavramı “Güvenlik”tir.
Öğretmen Gelişim Modeli başlıklı panelin moderatörü SETA Eğitim ve Sosyal
Politikalar Direktörü Prof. Dr. Atilla Arkan girişte bu hususa değindi: “Dış
güvenlik sorunlarımızdan ötürü nicedir eğitimi konuşamıyoruz.” Konuşulanlar
daha çok edilgen içerikler, savaşlar, darbeler, harekâtlar, krizler, güvenli
bölgeler, uluslararası negatif ilişkiler.
Bunların konuşulmasında sorun yok tabii ki. Fakat geliştirilen proje ve
politikaların olumlu sonuçları olmalı bunlar. Oysa maruz kalınan hallerin
ifşası süreciyle sınırlı kalınıyor genellikle…
Neyse, asıl konumuza gelelim:
27 Kasım 2019, Perşembe günü saat 11.00’de, kurumun Ankara’daki merkezinde
yapılan Panelin konuşmacıları Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyeleri Duygu Gür
Erdoğan ve Mehmet Barış Horzum ile birlikte MEB Öğretmen Yetiştirme Genel
Müdürü Adnan Boyacı’ydı.
Açış konuşmasını yapan Boyacı, Atilla Arkan’ın bıraktığı yerden başladı: “Eğitim ile güvelik stratejisi iç içedir. Geleneksel olarak eğitim
bizde bu noktada durur.” Öğretmen yetiştirmenin önemi ve öğretmenin etki gücü
gibi hususlar üzerinde duran Boyacı, süreçlerin sivil toplum kurumları ve YÖK
ile işbirliği içinde yürütmenin sorumluluğunu anlattı. Konu bağlamında MEB
tarafından yürütülen proje ve etkinliklerden de bahsetti doğal olarak Adnan
Boyacı.
Panelin gövdesini iki akademisyenin, Erdoğan ve Horzum’un SETA için
hazırladıkları “Öğretmen Gelişim Modeli – Öğretmen Performansı Üzerine
Değerlendirme” başlıklı rapor oluşturuyordu. Matbu hale getirilen ve
katılımcılara da dağıtılan bu rapordaki tespitler, adı geçen iki akademisyen
tarafından dinleyicilerle paylaşıldı. Bu paylaşımdan aldığımız notlara geçmeden
önce, meraklıları için, adı geçen 64 sayfalık raporun teknik özellikleri
hakkında bilgi verelim:
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran’ın Takdim yazısını müteakip,
“Giriş”, “Dünyadaki Öğretmen Değerlendirme Süreçlerine İlişkin Genel Bakış”,
“Dünyada Öğretmen Yetiştirme Politikaları”, “Dünyada Öğretmen Atama
Sistemleri”, “Dünya Öğretmen Performans Değerlendirme Örnekleri”, “Türkiye’de
Uygulanması Düşünülen Öğretmen Performans Değerledirme Sisteminin Güçlü ve
Zayıf Yönlerine İlişkin Öngörüler”, “Türkiye İçin Öğretmen Performans
Değerlendirme Modeli Önerisi” ve “Kaynakça” başlıklarını görüyoruz.
Sözkonusu panelden sonra bu raporu notlar alarak okumuş olsak da, biz
panelde aldığımız notları paylaşacağız:
Mehmet Barış Horzum, panelin ilk konuşmacısıydı. Türkiye için uygulanabilir
bir öğretmen gelişim modeli hazırlamanın önemine değinen konuşmacı, geçtiğimiz
yıllarda uygulanan fakat başarılı olunamayan modelin başarısızlık nedenlerini
sıraladı: Öğretmenin kendisini geliştirmesinden ziyade, denetimine dönük
olması, sendika ve STK’ların tepkileri. Öyleyse yeni model öğretmenin
yetiştirilmesi, seçimi ve gelişimi olmak üzere üç ana ayak üzerine bina
edilmeliydi. Bu bağlamda, matbu raporda da karşımıza çıkacağı üzere, Kanada,
Finlandiya, Malezya, İngiltere, Güney Kore, Avustralya, ABD ve Türkiye öğretmen
yetiştirme, atama, performans değerlendirme sistemleri bakımından mukayese
edilmiştir. Horzum bu mukayesenin öğretmenin yetiştirilmesi ile ilgili kısmını
ele aldı. Bu konuşmadan özellikle şu noktaları öne çıkarmak istiyorum:
Türkiye’nin öğretmen yetiştirme süreçlerinde kimi olumsuzluklar var. Eğitim
fakültelerine girişteki sorunlar, yetiştirme kurumlarındaki çok başlılık, aday
öğretmenlik süreçlerindeki yetersizlik…
Duygu Gür Erdoğan ise uluslararası mukayesenin öğretmen seçimi ve gelişimi
kısımlarını konu edindi. Bu konuşmadan, öğretmenlerin atamasında Kanada ve
Finlandiya’da eyaletlerin, yerel yönetimlerin, hatta okulların inisiyatif
sahibi olduğu, Malezya’da merkezi bir yapılanma olmakla birlikte yerel ölçeğin
önem arz ettiği, Türkiye’dekine benzer merkezi sınava Güney Kore’de rast
gelindiği, vb. hususları öğreniyoruz. Erdoğan’ın konuşmasındaki karşılaştırma
ve veriler raporda yer aldığı için ayrıntılara girmiyorum. Zira meraklısı
rapora müracaat edebilir.
Panelde ikinci kez söz alan Mehmet Barış Hortum, Türkiye için
hazırladıkları “Öğretmen Performans Değerlendirme Modeli”nin ana hatlarını
sıraladı:
- Modelin adı “Öğretmen Performans Geliştirme Süreci” olmalı,
- Gelişim amaçlı bir izleme süreci olmalı,
- İhtiyaç analizlerine yaslanmalı,
- Eğitsel veri madenciliği modeli geliştirilmeli,
- Ders vermek değil, destek vermek esas alınmalı,
- Aday öğretmen uygulaması lisans eğitiminden başlatılmalıdır.
- Aday öğretmen uygulama illeri belirlenmeli,
- Uzman öğretmen ya da mentor öğretmen gibi şeffaf/açık kariyer süreçleri
tasarlanmalı,
- Öğretmen yetiştirme kurumlarıyla işbirliği yapılarak yüksek lisans ve
sertifika programları gündeme alınmalı,
- Öz değerlendirme, akran değerlendirme ve uzman değerlendirme uygulamaları
yapılmalı,
- Çevirimiçi yetiştirme süreçleri oluşturulmalı,
- Dış gözleme, değerlendirmeye ve yönlendirmeye dönük eğitsel nitelikte
uygulamalar esas olmalı…
Bu şekilde devam eden maddelerin sonunda Hortum, süreci geliştirmek için
çaba sarfetmeye hazır olduklarını bildirdi.
Programın sonunda soru cevap bölümü vardı. Bu bölümde kendisine sorulan bir
soruya karşılık olarak Adnan Boyacı, Türkiye’de performans sisteminin geçmişte
başarısızlıkla denendiğini, dolayısıyla bundan sonra da işlerinin zor olduğunu
dile getirdi.
SETA’nın işbu paneli oldukça verimli geçti. Umarım konunun ilgilileri için
de doyurucu bir anlam ifade etmiştir, edecektir…
Sözkonusu raporu okuyup incelemek için tıklayınız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder