İkinci Yeni şiirinin bir temsilcisi olarak
İlhan Berk üzerinde yaptığımız incelemenin son bölümüne geldik. Bu bölümde
şairin manzum eserlerine yönelik tetkikimiz sürecektir.
Delta ve Çocuk’ta Kur’an ve Fakat…
İlhan Berk, Delta ve Çocuk[i] kitabındaki
“Şimşekli Bir Gecede Eski İberik ve Ölüm Üstüne Konuşmalar” başlıklı metne
Kur’an’dan yapılmış iki iktibasla başlar. O iktibaslar şöyledir: “ ‘O alevli bir taşa girecektir. Boynunda
liften bir ip olduğu halde onu taşıyarak karısı da (oraya girecek).’ ‘Ses
kesildiği zaman geceye de and olsun ki…’ (Kuran)”.[ii] Şair bu iktibasları
Kur’an’ın hangi surelerinden yaptığını belirtmemiştir. Biz belirtelim: İlki Tebbet
(Mesed) suresi 3-5. ayetler; ikincisi ise Duhâ suresi 2. ayet…
Delta ve Çocuk’taki “Bir Sabah Gelen İçin Şiir” başlıklı küçük manzumede İlhan Berk,
Allah’ı sabahla teşbih ve teşhis eder: “Allah
sabah kılığında geldi/Kaldı.”[iii]
Benzeri bir tutum, lakaydi bir üslupla aynı kitapta “Dağlarca” başlıklı metinde
de karşımıza çıkar: “Günde 250 gr. Kuru
üzüm yerdi./Ve Allah eskimez mi? diye sorardı.”[iv] Allah lafzı bu kitaptaki
“Yılan” başlıklı ikilikte de geçer: “Yılan
oynattık ve parsa topladık./Şimdi Allah’ın elindeyiz.”[v] “Yılan” manzumesiyle aynı
sayfayı paylaşan “Sandal” başlıklı metinde ise “Muhammediye”, “rekât”, “Kuran”
gibi kelimeler şöyle kullanılmaktadır: “Çinkolanmış
bir sandaldan yanına bir Muhammediye alıp çıkmış/Bir rekâtta Kuran’ı baştan başa
okurdu.”[vi]
Delta ve Çocuk’taki “Ayva” başlıklı metinde Allah lafzı sıradanlaştırılmış bir üslupla
kullanılmaktadır: “- Ayva yiyiniz!/Allah
bunu da not edecektir.”[vii]
Bu kitaptaki “Bir Kadın Maviler İçinde
Etekleri” başlıklı manzumede “Peygamberlerin
hayat hikâyelerini okuyarak satardı.”[viii] ifadesi yer almaktadır.
“Irmak” başlıklı manzumede “çan sesleri”[ix], “Aşkta ve Acıda”
manzumesinde ise “sinegog” (“Şimdi sen Galata’da bir sinegogdasın işte”)[x]
ifadeleri farklı dinlerin unsurları olarak yer alır.
Güzel Irmak’ın Korkunç İftirası…
İlhan Berk’in Galata[xi] kitabında Evliya
Çelebi’nin Seyahatname’sinden alınan
metinler yer alır. Bu metinlerde bölgenin nüfusu hakkında bilgi verilirken kimi
dini bilgiler de sunulur: “Bu, şehirde
(Galata’da) on sekiz mahalle İslam, yetmiş mahalle Rum, üç mahalle Frenk, bir
mahalle Yahudi, iki mahalle Ermeni vardır. Baş hisarda asla kefere yoktur.
İkinci hisardan Arapcamii’ne gelinceye kadar yine yoktur. Bu mahallelilerin
elinde Fatih’den kalma hatt-ı şerif vardır. Kâfir komazlar. Çünki bu aralık
sükkânının ekserisi Sultan Ahmed asrında İspanya’dan gelen ciger-hun mübtecil
taifesi Müslümanlardır.”[xii]
Şair, Güzel
Irmak[xiii] adlı kitabındaki
“Sözcükler” şiirinde Hıristiyanlığa mahsus alamet-i farikaları kullanır: “Yaralıdır çün bütün sözcükler/O haçlı
orduları. / (Siz yani günbatımı, çan kuleleri)[xiv]
Güzel Irmak’taki “Şairin Kanı” bölümünde ise Hz. Süleyman, Hz. Muhammed ve Hz. Nuh’a
farklı sebeplere bağlı atıflar vardır. Fakat bunlar da sıradanlaştırıcı bir
üslup taşır: “Şairin toprağı, (…)
Süleyman’ın Ezgileri, Muhammet’in çocukluğu, kuş sürüleri, (…) / Nuhun gemisine
aldıklarıdır.”[xv]
“Şairin Kanı” bölümündeki bir yazısında
ise, “Kur’an onca şiir yüküne karşın,
korku kitabıdır sanki. Cehennem iki de bir önünüze sürülür. Bağışlamaya da pek
yer verilmez./ Ya tenin kayganlığı? O hiç bilinmek istenmez.” diyen İlhan
Berk, aynı yerde Şuara suresinin 224 ve 225. ayetlerini genel bağlamından
kopararak iktibas etmekte, dolayısıyla tahrifata girişmektedir. İktibası
kaldığı yerden devam ettirelim: “Pek, ya
şairler?/’Şairlere gelince, onların ardına yalnız sapıklar düşer.’ (Ayet, 224)/
‘Görmüyor musun, onlar her alanda aşırı giderler’ (Ayet, 225)” Burada
İslâmî bilgi ve ilgi eksikliği şairin kaynaklandırmada yaptığı hatadan da
anlayabiliriz. Dikkat edilirse, sure adını vermeyi düşünememiştir İlhan Berk. Bir
başka husus, bu bölümün sonuna eklenen şu ifade, şairin şiiri Kur’an’a göre üst
bir konuma sevketmek niyetini gösterir gibidir: “Şiir her zaman iktidardadır.”[xvi]
İlhan Berk “Şairin Kanı” bölümünün bir
başka yerinde “Ne mi yapmalı şiir?”
diye sorduktan sonra cevaplarının arasında “Allah’la
Ölüm’le yarenlik etmeli” ifadesini kullanır.[xvii]
“Şairin Kanı” bölümünde İncil’den de bir
alıntıya yer verir İlhan Berk: “İsa
onlara dedi: İnsanoğlu insanların ellerine verilmek üzeredir. (Matta’ya göre
İncil)”[xviii]
Aynı bölümde yer alan “Sözcükler, Sevgili
Lanetliler, IV” başlıklı metinde “Allahla
Oturup Kalkmak”[xix]
ifadesine rastlarız. Aynı metinde Hz. Yahya’dan şöyle söz edilir: “Şiir (…) Firavun arabalarının, Yahya’nın
deve tüyünden esvabının, (…) ham ipeğin kucağında doğar.”[xx]
Pera’nın ‘Tanrı’sı Nasıl?
İlk baskısı 1990’da yapılan Pera[xxi] kitabında İlhan Berk,
Tarlabaşı’nı “gayya kuyusu”na teşbih
eder. Buna bir de dipnot düşen şair, şu açıklamayı yapar: “Gayya kuyusu: Cehennemin beşinci katındaki korkunç kuyu, belalı yer,
çukur.”[xxii]
Aynı ifadeyi Tarlabaşı’yla bağlantılı olarak, farklı sayfalarda kullanmaktadır
İlhan Berk[xxiii].
Pera’nın Tarlabaşı’yla ilgili 2. bölümünün sonlarına doğru İlhan Berk, Fazıl
Hüsnü Dağlarca’nın “Çocuk ve Allah” kitabını herhangi bir ayrıntı vermeden anar,
kullanır.[xxiv]
Berk, Balıkpazarı’nda PTT binasını (“Sıvacıoğlu
Konağı”nı) anlatırken “Allah’ın günü” deyimini kullanmaktadır: “Birçok ‘hemcinsi’ gibi bu konak da tarihe
bol bol göndermeler yapar. Nasıl yapmasın ki Allahın günü tarih aksıra tıksıra
hep önünden geçmiştir.”[xxv]
Pera’nın “V. Kitap” bölümünde yer alan “Caddeler Caddesi Cadde-i Kebir Onun
Üzerinedir” başlıklı metinde “Hey Tanrım”
ifadesi ünlem olarak kullanılır: “Aşı
boyalı evinin penceresinde Kont Ostrorog/Monoklu/Ve ‘adamakıllı seçkin
gardrobunda’ eli/(Hey Tanrım, sanki bana gösteriyor!)”[xxvi] Aynı metnin bir başka
yerinde “Ve Tanrı ile el ele
Lion/Sevinçli ikisi de”[xxvii]
dizeleriyle karşılaşırız. Metinde İlhan Berk “Tanrı” lafzına olumsuz bir anlam
yüklemektedir.
Pera’nın aynı bölümünde “Küçük Sahne’nin Suzan Ablası ya da Tuvalete Bir
Tiyatrocu” başlıklı metinde “Allah’a
inanır gibi” ifadesi kullanılır: “Bu
Allaha inanır gibi kuşlara inanan M. Ekonomidis/Bu uzun yüzlü Madam Kolarao/Ve
nedense bu akşam yalnız çıkmış”[xxviii]
Pera’da “salipler, putlar, haçlar, Ortodoks”[xxix], “Bizans”[xxx],
“kilise”[xxxi],
“Keldanice ayin”[xxxii],
“İsa”[xxxiii],
“Ortodoks”[xxxiv], “Müslüman”[xxxv], “Musa Peygamber”[xxxvi], “İslamlarla gayri
Müslimler”[xxxvii]
gibi ifadeler dikkatimizi çeken diğer dini içerikli unsurlardır.
“Muhammet Sesti”, “Ses Cennet, Cehennem”…
İlhan Berk, Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum[xxxviii] adlı kitabında yer alan
“Harflerle Sesler” metninde “Dünya
harfti, suretlerdi.” dedikten ve pek çok kişiyi, canlıyı ve nesneyi
saydıktan sonra “Muhammed de harfti.”[xxxix]
der. Aynı metnin devamında ise Hz. Peygamber’in ismini tekrar anar: “Muhammed (Muhammed’i biliyoruz, yirmi sekiz
harfle konuşmuştur ve tini vardı ve de hiçbir kuş onun uçtuğu yere
uçamamıştır.) kulağını seslere verdi. Yalnız onları dinledi. Sesti her şey.
Sesti cennet, cehennem.”[xl]
Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum’daki “İm Ad Değildi Daha” başlıklı
metinde Hz. Nuh, Hz. Muhammed ve Hz. İsa’dan bahsedilir: “Nuh Peygamber’in: ‘Ben iki bin yıl önce karım, çocuklarım, gelinlerim,
hayvanlarımla Cudi Dağı’nda gemisi karaya oturan Nuh Peygamberim.’ sözlerine
karşı – anlamın kıyılması adına- imgeleri sürler (şairlerin her gece
kâğıtlarına yeşil Muhammed’ler, sarı İsa’lar indiren imgeleri) sözcük
olduklarını unuturlardı.”[xli]
Bu kitaptaki “Askelopis” başlıklı metinde
“Tanrı”dan şöyle bahsedilir: “Tümcelerden
öğrendim ben dünyayı. Evrenin sınır taşları. Dildir tek Tanrı, o cenin!”[xlii]
İlhan Berk, Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum’daki
“Su Saati” başlıklı metninde İmam-ı Âzam Ebu Hanife’den bahseder: “İmam-ı Azam Ebu Hanife sonsuzluğa
ulaştığında, dünyadaki su saatini yanında bulunca hiç şaşırmadı. İlk kez bir su
saati zamanın dışını çıkıyordu. Çalıştığını duyuyordu.”[xliii]
Şairin, Avluya Düşen Gölge[xliv] adlı kitabında
yer alan “Su Günleri, IV” başlıklı metninde ise Allah’a ve İslâm’a dair bir
şeye pek rastlanmaz. Dini bir çağrışım olarak sadece ‘peygamberdevesi’ ifadesinden söz edilebilir:
“Bir peygamberdevesi/bir tepe/gidip
geliyorlar”[xlv]
Şeyler Kitabı’nda…
Mabeyinci Pavlos’[xlvi]un “Hermes’e” başlıklı bir
metninin girizgâh yapıldığı Şeyler
Kitabı[xlvii], şairin daha
önce Çok Yaşasın Sayılar (1998) ve Şeyler Kitabı: Ev (1997) adlı münferit
kitaplarına yapılan eklemelerle oluşturulmuştur.
Kitabın “Bir Şey Olanlarla Bir Şey
Olmayanlar” başlıklı ilk metnine “Cümle
eşya uykusundan uyandı”[xlviii]
şeklinde kutsal metinlere mahsus bir cümle ile başlayan İlhan Berk, bununla
sanki emrindeki nesnelere hayat bahşetme iddiasında bulunmaktadır.
İlhan Berk, “Lir” adlı manzumesinde iyi
bir şiirin anlamını kolay kolay ele vermediğini söylerken, bunu “Resullerin sözleri gibi sıradağlar
kurmuştur.”[xlix]
dizesiyle örneklendirmekte, yorum yerindeyse, kendi metinlerini de
peygamberlerin sözlerine teşbih etmektedir. Nitekim aynı metnin başka bir
bölümünde vahiyden de bahsetmekte ve şöyle demektedir: “(Arıların vahiyle çiçeklerden bal topladığını okudum.)”[l]
Şeyler Kitabı’nda Allah / Tanrı lafzının farklı bağlamlar eşliğinde oldukça çok
kullanıldığını görürüz. Sözgelimi “Suyu Gördüm, 2” başlıklı metinde şu ifadeleri
görürüz: “Suyu/gördüm.// Su/her
yerde/su.// Su/Allahın/yüzünü/görmüştür.”[li]
Şair, eserinin “Çok Yaşasın Sayılar”
bölümünde “1”i anlatırken şunları kaydeder:
“1
çoktur, özellikle ‘çok’ birdir.
Bir kitap bile yazılabilir 1’in başından geçenler için.
Bu da yetmeyebilir.
Yetmez, yarası iyileşmez çünkü 1’in.
Her şeydir.
Her şeyden önce de Tanrıcıdır.
(Tanrı’dan kim kurtulmuştur?)
Bunu bilmek bile yeter değil mi?
Ama hayır, Plotinus işi daha da ileri götürür.
1 Allah’ın oğludur ona göre.
Dünyanın da sağ koludur.
Allah gibi de usla kavranmaz, anlaşılmaz.
1’in ne olduğu değil de, ne olmadığı ancak söylenebilir.
Hem yalnız bu da değil:
Başlangıcı ve direğidir dünyanın.
Ben 1’in şairlerin önünü kapadığını da söyleyebilirim.”[lii]
İlhan Berk, “Çok Yaşasın Sayılar”da “4”ü
anlatırken “Tanrı’yla arası da 4
adımlıktır.”[liii]
ifadesini kullanır.
“Çok Yaşasın Sayılar”ın sembolik anlatımı
içinde, bu bölümün “II” başlıklı kısmında İlhan Berk Karl Weierstrass’dan bir
alıntı yapar: “Karl Weierstrass/istediği
kadar ‘Tamsayıları Tanrı, gerisini biz yarattık’ desin. Bu böyle de/olsa, bunu
hak ettiğimiz söylenemez.”[liv]
der.
Şair, “Çok Yaşasın Sayılar”ın “III”
başlıklı bölümünde “Tanrı gibi de
–handiyse- insanın ölümünü ister./ (TANRI, ÖLÜMÜN ADIDIR.)/ 3, Teslis’le
büyümüştür.” şeklinde bir kullanım yer almaktadır.[lv] Aynı bölümün bir başka
yerinde Platon ve Shakespeare’e yaptığı atıflar bağlamında “tek sayılar”a tanrısallık bahşeder: “Platon’a göre kötülük çiçekleridir çift
sayılar. Shakespeare de çift sayıları dışlayacak, tek sayıların tanrısal
olduğunu söyleyecektir.”[lvi]
Bu yargının hemen ardından “12”
sayısı üzerinde duran İlhan Berk, şöyle der: “12 sayısı yerini almakta hiç gecikmez. Zodyak bir sayı olduğu için
gökyüzlerini seçer; ama oklarını yeryüzüne yağdırmayı da bırakmaz. 12 imi, 12
Tanrıyı imler. 12 Dürer’in de ilgisini çekmiş, 1515’te yaptığı bir dünya
haritasında yeryüreyi etkileyen 12 rüzgârı anmayı unutmamıştır.”[lvii]
Aynı bölümde “çok basamaklı sayılar”la ilgili yargılar da bildirir. Bu bölümde “99”
sayısını şöyle anlatır: “Allah’ın
(varolup da varolmayan) 99 Güzel adı.”
İlhan Berk’in burada dini imaj yüklediği
diğer sayılar ve bunlarla ilgili söyledikleri şöyle sıralanabilir: “144 Yuhanna’nın sevgili sayısı (ki Sion
Dağı’nın eteklerini süsler).” “440
Cehennem Hazırlayıcı.”[lviii]
Şeyler Kitabı’nın “Ev” bölümünde, dahası bu bölümün 1 nolu metninde ev ile Tanrı
arasında ilişki kurulur: “Ev ki
ayrıntıdır (Tanrı da ayrıntılardadır)./ Susmalar, küçük sevinçler, küçük
acılar, küçük konuşmalar, yalnızlıklar…”[lix]
İlhan Berk, Şeyler Kitabı’nda “Tanrı” ile ilgili bahsettiğimiz bu kullanımların
yanı başında, farklı dini motiflere de yer vermiştir. Sözgelimi “Taşlar”
başlıklı metnine “Yuhanna’nın Vahyi”nden bir epifrafla başlamıştır: “… Ve ona beyaz taş vereceğim ve taş üzerine
alandan başka kimsenin bilmediği yeni bir isim yazılmıştır.”[lx]
“Sarıasmakuşu” başlıklı metninde “Resuller
gibi de inlerde sihir diline çalışmış, geleceği salık vermek için de Sufiler,
simyacılar, Kabalacılarla arkadaşlık etmiş, İncil’i İblis’e göre yorumlamış;
şiirin ölümden kazdıklarını kâr hanesine yazmış” diyerek Enis Batur’u
anlatır. Bu anlatıma birkaç satır sonra anılan şahsın “Bir keşiş./Bir yalvaç da.” şeklinde takdimi de eklenecektir.[lxi]
Şair, kitabının “Çok Yaşasın Sayılar” kısmında “Sayılar Simge Ormanlarıdır.” dedikten sonra “3” ü “Bakire Meryem.” olarak adlandırır. Bu bölümün “Bitirme” başlıklı
metninde ise “3”ü anlatırken, “Muhammet
bile 3 sayısına sıcak bakmamıştır. Ama bu onun bileceği bir şey.”[lxii]
der.
Bu kitapta dinî içerikle özdeşleştirilecek
son husus, başka yerlerde de dile getirdiği yazmanın cehennem olduğu şeklindeki
kanaatidir.[lxiii]
Tümceler Geliyorum: “Allahın bulunmadığı koyu karanlık!”
İlhan Berk’in Tümceler Geliyorum[lxiv] adlı kitabında
“Tümceler de Yalnızlık Çeker” başlıklı ilk metnin üçüncü parçası şöyledir: “Şamanlar yaşamdan,/Lamalar ölümden söz
ederler.// Böyle okudum”[lxv]
“Uzun Kısa Tümce Yoktur, Tümceler Vardır”
başlıklı metnin üçüncü parçasında “İkonacılarda
cinsellik” üzerinde dururken “mistik”likten bahseder: “Aslında cinsellik ikonalarda hep ağır basar. Mistik bir cinsellik olsa
da bu.”[lxvi]
der.
“Uzun Kısa Tümce Yoktur, Tümceler Vardır”
başlıklı metnin 7. parçası şöyledir: “Tanrı için dilin bütün uçlarını kullanmak
zorundayız./İlkin de simgesel dilden başlamalı işe./Bütün dolaylı yolları da
kuşanarak girişilmeli hem./Hep de tanrı sözcüğünün (ki bir adım peşi sıra
gideceğiz demektir bu da)/ etrafında dolaşacağımızı bilerek yapacağız bunu. Hem
de hep sezgiye/dayanan bir yolculuk için…”[lxvii]
İlhan Berk, aynı metnin devamında, 8.
parçada söz konusu yolculuğa çıkmış izlenimi verir. O parça şöyledir: “İncil’de de, Tevrat’ta da hep büyük bir şiir
buldum./Tümceleri şöyle bir kımıldatmak, dokunmak yeter://Ve Levi evinden bir
adam gitti, ve bir Levi kızını aldı./Ve Musa’yı evlat edindi Firavun kızı./O
günler süt ve bal akarak geçti./Ve Musa İsrailoğullarını Mısırdan çıkardı./Ve
Rab denizi kara etti./Allahın bulunmadığı koyu karanlık!/ ‘Ve atsinekleri
koyvereceğim’ lafta kaldı./Ve Musa Kavma dedi: Mısırdan, esirlik evinden
çıktını: bu günü hatırlayın.”[lxviii]
İlhan Berk, “Tümceler Bir Adım İlerisini
Bilmeden Yürür” başlıklı üçüncü bölümün beşinci metninde “Ahiret inancı”nı tanımlar: “Ahiret
inancı:/Bir öbür dünya yarattı./Boyuna da yer, huy değiştirir.”[lxix]
Aynı metnin altıncı parçasında ise bu kez cehennemi anlatır, o bir “tasarım”dır:
“Cehennem bilinçaltının en ürkünç
tasarımı./(Cehennemin topogrfyası değişkendir.)”[lxx]
Şair Tümceler
Geliyorum’un son bölümü olan “Tümceler Yabancıdır”ın 21. parçasında
Kur’an’a atıf yapar. “Korku” imgesiyle ele alır Kur’an’ı: “Kuran’ın üstüne aralarda gölgeler düşer./Korkuya benzeyen
gölgeler./Hemen kapatırım.”[lxxi]
Çiğnenmiş Gül: “Tanrı’yı Saklandığı Yerden Çıkarmak”…
Ölümünden sonra Gonca Özmen tarafından hazırlanıp yayımlanan Çiğnenmiş Gül[lxxii] adlı kitabının “Keçiyolu”
başlıklı bölümünde yer alan “Düşünülmeyeni Düşündüm” başlıklı metninde Hz.
Muhammed’i şöyle anar İlhan Berk: “Dolaşan,
görünmeyen bir bulutmuş Muhammet/Kalır gizli olan/taşın içinde/Gizli olarak”[lxxiii]
Çiğnenmiş Gül’ün“Yol Boyu” başlıklı bölümünde yer alan “Sessiz Biri İçin Şiir” de Hz.
İsa, Hira Dağı ve Allah’a yönelik göndermeler yapılır: “Bütün kitaplarda adı sessiz biri diye geçer./Benim onu tanıdığımda bir
üç yıldır/İsa’nın yüzünü sildiği mendili arıyordu.// Sayısız coğrafyada
yapraklar otlar taşlar topladı./Yukarı alındığı güne kadar orta boy bir tini
vardı./Hira Dağı’na günde üç kez Allahla/Yürüyormuş, konuşuyormuş gibi iner çıkardı.//
Rüzgârın adı rüzgârın içindedir sözü onundur.”[lxxiv]
Bu kitabın “New York” adlı bölümü “New
York Şiiri 1995”
adlı şiirden oluşur. Burada New York’un kimi özellikleri anlatılır. Metinde şu
ifadeler de yer alır: “Dünyada Tanrı’yı
saklandığı yerden/Çıkaracak bir sabah”[lxxv]
SONUÇ
Bunca sayım dökümden sonra işi bir sonuca
bağlamak hayli zor ve dahi tehlikeli. Bununla birlikte, İlhan Berk’in şiire
‘dinsel’ bir anlam yüklediğini, bu anlamın İslâm dışı yaklaşımlara nispetle
İslâm’a oldukça uzak düştüğünü, hele hele İslâm vahyinden ve Peygamber
sünnetinden iyice kopuk olduğunu söylemeliyiz. Şairin kitapları üzerinden
yaptığımız tespitler, örnek olarak verdiğimiz metinler sanırım ikna edici
bulunacaktır. Ayrıca, bu çalışmamız, İlhan Berk bağlamında da olsa Türk
şiirinin bir döneminin İslâm’la ve Allah’la olan alâkasını –alâkasızlığını- gözler
önüne sermiş olmalıdır.
KAYNAKÇA:
Ece Ayhan, Şiirin Bir Altın Çağı, YKY,
İstanbul, 1993, 286 s.
İlhan Berk, Âşıkane, Adam Yay., İst.,
1982, 186 s.
___________, Aşk Elçisi, Arda’s Yay.,
İzmir, 1996, 239 s.
___________, Atlas, Adam Yay., İst., 1987,
184 s.
___________, Avluya Düşen Gölge, Adam
Yay., İst., 1996, 119 s.
___________, Çiğnenmiş Gül, YKY, İst.,
2011, 60 s.
___________, Delta ve Çocuk, Adam Yay.,
İst. 1984, 123 s.
___________, Deniz Eskisi, Şiirin Gizli
Tarihi, 2. Bas., Adam Yay., İst., 1993, 122 s.
___________, Dün Dağlarda Dolaştım Evde
Yoktum, Adam Yay., İst., 1993, 89 s.
___________, El Yazılarına Vuruyor Güneş,
YKY, 2. Bas., İst., 1997, 210 s.
___________, Galata, Adam Yay., İst.,
1985, 205 s.
___________, Galile Denizi, Adam Yay.,
İst., 1982, 145 s.
___________, Galile Denizi, Varlık Yay.,
İst., 1958, 62 s.
___________, Günaydın Yeryüzü, Adam Yay.,
İst., 1982, 174 s.
___________, Güzel Irmak, Adam Yay., 2.
Bas., İst., 1992, 87 s.
___________, İnferno, YKY, İst., 1994, 171
s.
___________, İstanbul Kitabı, Adam Yay.,
İst., 1984, 87 s.
___________, Kanatlı At, YKY, İst., 1994,
185 s.
___________, Kül, Adam Yay., 1. Bas.,
İst., 1992, 134 s.
___________, Logos, YKY, İst., 1996, 61 s.
___________, Pera, Adam Yay., 2. Bas.,
İst., 1996, 191 s.
___________, Poetika, YKY, İst., 1997, 58
s.
___________, Şairin Toprağı, Simavi Yay.,
İst., 1992, 150 s.
___________, Şeyler Kitabı, YKY, 2. Bas.,
İst., 2008, 436 s.
___________, Şifalı Otlar Kitabı, YKY,
İst., 2004, 129 s.
___________, Tümceler Geliyorum, YKY,
İst., 2007, 118 s.
___________, Uzun Bir Adam, YKY, 2. Bas.,
İst., 1997, 98 s.
N. İlhan Berk, Güneşi Yakanların Selâmı!, Manisa Halk Evi Neşriyatı, İzmir, 1935, 92 s.
[i] İlhan Berk,
Delta ve Çocuk, Adam Yay., İst.,
1984, 123 s.
[ii] Age., s.
11.
[iii] Age.,
s. 28.
[iv] Age.,
s. 37.
[v] Age., s.
48.
[vi] Age.,
s. 48.
[vii] Age.,
s. 57.
[viii] Age.,
s. 89.
[ix] Age.,
s. 103.
[x] Age., s.
106.
[xii] Age.,
s. 38.
[xiii] İlhan
Berk, Güzel Irmak, Adam Yay., 2.
Bas., İst., 1992, 87 s.
[xiv] Age.,
s. 31.
[xv] Age.,
s. 41.
[xvi] Age.,
s. 55.
[xvii] Age.,
s. 60.
[xviii]
Age., s. 68.
[xix] Age.,
s. 76.
[xx] Age.,
s. 77.
[xxii] Age.,
s. 39.
[xxiii] Age.,
s. 56, 59, 61, 65, 68, 70, 72.
[xxiv] Age.,
s. 74.
[xxv] Age.,
s. 80.
[xxvi] Age.,
s. 138.
[xxvii]
Age., s. 143.
[xxviii]
Age., s. 153.
[xxix] Age,
s. 9.
[xxx] Age.,
s. 11.
[xxxi] Age.,
s. 23, 44, 46, 59, 84, 106, 142, 191.
[xxxii]
Age., s. 43
[xxxiii]
Age., s. 89, 139.
[xxxiv]
Age., s. 98-99.
[xxxv] Age.,
s. 110.
[xxxvi]
Age., s. 150.
[xxxvii]
Age., s. 157.
[xxxviii] İlhan
Berk, Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum,
Adam Yay., İst., 1993, 89 s.
[xxxix]Age.,
s. 35.
[xl] Age.,
s. 37.
[xli] Age.,
s. 61.
[xlii] Age.,
s. 65.
[xliii]
Age., s. 71.
[xliv] İlhan
Berk, Avluya Düşen Gölge, Adam Yay.,
İst., 1996, 119 s.
[xlv] Age., s.
44.
[xlvi]
Mabeyinci Pavlos’un asıl adı Paulos Silentiarios'dur. M.S. VI. Yüzyılda yaşamış
olan bu Bizanslı şair, Ayasofya’nın açılışında “Ayasofya’nın Betimlemesi” adlı
uzun bir kaside sunmuştur.
[xlvii]
İlhan Berk, Şeyler Kitabı, YKY, 2.
Bas., İst., 2008, 436 s. (İlk Baskısı 2002; Daha önce bu kitabın bir bölümü Çok Yaşasın Sayılar, Adam Yay., İst.,
1998; bir diğer bölümü de Şeyler Kitabı: Ev, Sel Yay., 1997
adlarıyla özgün olarak yayınlanmıştır.)
[xlviii] Age.,
s. 15.
[xlix] Age.,
s. 19.
[l] Age., s.
22.
[li] Age.,
s. 30.
[lii] Age.,
s. 178.
[liii] Age.,
s. 191.
[liv] Age.,
s. 214.
[lv] Age.,
s. 233.
[lvi] Age.,
s. 237.
[lvii] Age.,
s. 238.
[lviii] Age.,
s. 240.
[lix] Age.,
s. 278.
[lx] Age.,
s. 39
[lxi] Age.,
s. 53.
[lxii] Age.,
s. 264.
[lxiii] Age.,
s. 272.
[lxiv] İlhan
Berk, Tümceler Geliyorum, YKY, İst.,
2007, 118 s.
[lxv] Age., s.
20.
[lxvi] Age.,
s. 39.
[lxvii]
Age., s. 43.
[lxviii]
Age., s. 44.
[lxix] Age.,
s. 67.
[lxx] Age.,
s. 68.
[lxxi] Age.,
s. 116.
[lxxii] İlhan
Berk, Çiğnenmiş Gül, YKY, İst., 2011,
60 s.
[lxxiii] Age.,
s. 30.
[lxxiv]
Age., s. 37.
[lxxv] Age.,
s. 60.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder