Uyuz, uyuşuk ve pinekleyen bir
köpek mahmurluğu. Böyle bir mahmurlukla yaşayan köpeği ne ya-parsınız? Kaale
almazsınız!
Uyumluluk ve bundan kaynaklanan
tepkisizlik, hoşça görüşlülük halleri kasvetli coğrafyalar vücuda getirmeye
başlayınca, duramıyor, işte, yukarıdaki
şiddetli teşhisle silkeliyorsunuz her şeyi...
Diyorlar ki, haritada vücuda getirilen bütün ürünlere
saygı duyalım, edebiyatçı olalım, susuz ve sabunsuz bir taslak şeklinde hayatın tadını çıkaralım, işlevimiz
yok bizim, zaten her şey sıkmış bitirmiş benliğimizi, ruh” ve beden”
ıstıraplar çamurunda debelenip duruyoruz. Bir de sesimizi mi yükseltelim?
Evet, siz mıymıntı sözler ve munis
tavırlarla, safran suratlı bunalım fabrikasyonu “şey”ler ürete durun, biz
bağıracağız, çığlıklar atıp kederli ve sevinçli şenlikler kuracağız, çünkü biz
şiirin haykırmaktan ve diklenmekten geçtiğini, devingenliğin şiirde birinci
şart olduğunu iddia ediyoruz.
“Pes!” ve “Ben varım!” diyen. Tıkanan ve silip
süpürerek ilerleyen. Muhafaza eden ve devingen olan. Mücadele burada, bu takımlar arasında.
Yaşını başını almış, hatta iyici tasını tarağını toplamış olan ile
dimdik ayakta olan.
Pörsümüş, cıvıtan, göçkün, müntehir orada. Taptazeyiz
biz, gepegenç, sevdalı yaşamaya ve aşka tutkun. Burada.
Hayatın ve şafağın rengini tutan.
Bizim şiirimiz bu. Her harfimizde kanayan yaraya basılan tuzun kırmızıya
dönüşümü belirir. Kelimelerimizi tutup yontun, içine girmeye cesaret edin,
korkarım, korkacaksınız önce, ama girin, size lâyık dünya bizim
kelimelerimizde.
Mısraın şerefiyle şereflenenler.
Duygularınızın tayları kanatlansın. Has cennetler bizim şiirimizle açılıyor
önünüze. Bu dünyanın cennetlerini reddedenler, gelin, “bir” olan cennete
gidelim, “tek”likte eriyelim, gönensin göğüs kuşumuz, uçsun, uçsun...
Bu,
şiirin ayaklanış sesidir. Özgürlük sesidir. Evrensellik ile gerçekleşen
bu yeni dikleniş, sokaklara çıkarıyor şiiri.
Her çağda şiiri hapseden, şiir
adına ahkâm kesen bilmişler taifesi nedense sessizliği ve görmezlikten gelmeyi
seviyor. Varolan sistemin çarkıyla iyi dönüyordu çünkü şimdiye kadar kuralları.
Ellerinde oynattıkları ve avunup avuttukları bir avuç seçkinler zümresi de
aynı oyunla dans ediyordu.
İşte, her şey karşımızda: Sistem
için açılan okullar, meyhaneler, genelevler, holdingler, çok uluslu şirketler,
mahkemeler ve dahi edebi oluşumlar şimdiye kadar canımıza kara katranlar
dökmek, ezmek, hiçlemek, yok etmek istedi bizi.
Şimdiyse, yokluktan yeni bir
dirilişe kalkışan evrensel şiir, olumlu
oylumuyla sınırsızlığa koşuyor, koşuyor.
Geniş açılımlı bir müzik yapıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder