Her hangi bir sebeple (merak duygusu, keşif, askerlik, diplomasi, sürgün, avcılık veya ticaret…) sefere (yolculuğa) çıkan bir kişinin gezip gördüğü yerlerden edindiği bilgi, görgü ve izlenimleri anlattığı yazıya seyahatname (gezi yazısı) denir. Bu yaklaşımdan da anlaşılacağı gibi, seyahatnameler sadece yazarların gezip görme ihtiyacından doğmuş eserler değildir. Merak duygusunun yanı sıra, savaşlar, görev gereği yapılan yolculuklar, hac ziyaretleri, ticarî seyahatler, vb. gibi sebeplerle oluşturulan gezi yazıları da büyük yekûn tutmaktadır.
Yazılış gerekçesi gezilip görülen yerlerle ilgili bilgi vermek, o yerlerin görülmeye değer yönlerini göstermek, bu arada okurun ilgisini çekerek onda görme isteği uyandırmak olsa da, seyahatnameler, tarih, coğrafya, sosyoloji gibi farklı bilim dalları için oldukça önemli bir kaynaktır. Çünkü bu tür eserlerde, gezilip görülen yerlerin coğrafi konumu, doğal atmosferi ve tarihi özelliklerinin yanı sıra, oralardaki insanların yaşayışları, gelenek, görenek ve zevkleri, sosyal ve hukukî ortamları ayrıntılı bir şekilde yansıtılmaktadır.
Seyahatname, bünyesinde taşıdığı bu türden ayrıntılar sebebiyle önceleri daha çok edebiyat dışı ilgi alanlarında çalışanların dikkatini çekmiş, zamanla edebiyatçıların ilgi alanına girmiştir.
Türün ilk örneklerinin Heredot, Marko Polo, İbni Batuta, Babürşah, Seydi Ali Reis, Piri Reis gibi tarihçi, keşşaf, devlet adamı, denizci, asker gibi görevleri olanlarca verilmiş olması, ayrıca, seyahatname özelliği gösteren bazı eserlerin ‘sefaretname’, ‘menâzil kitabı’, ‘ruznâme’ gibi adlarla anılması bu konuda bir fikir verebilir. Zira bu tür eserlerde edebî bir nitelik oluşturmaktan ziyade sosyal fayda ön plânda tutulmuştur. Hac yolculuklarının aktarıldığı kitaplar da benzeri nitelikler taşımaktadır. Anlatılan unsurlar ve ayrıntılar arttıkça, kullanılan dil ve anlatım teknikleri geliştikçe seyahatname kendisine özgü bir kimlik kazanmış ve artık edebiyatın ana bir kolu haline gelmiştir.
Yukarıda belirttiğimiz birbirini tamamlayan özellikleri sebebiyle biz seyahatname türünü edebiyat ile tarih arasında bir yerde tutarak, onlara olan mesafesini dikkatlere sunacağız. Böylece okurun zihninde, bu türün işlevleriyle ilgili genel bir fikir oluşturmaya çalışacağız.
Bir edebiyat metni olarak seyahatname elbette sanat değeri yüksek eserler arasında yer alır. Çünkü, seyahatname yazarı, eserini vücuda getirirken yüksek bir üslup oluşturma gayreti içine girecektir. Böylece, okuyucunun dikkatini bir hayli çekmiş ve okunurluğunu artırmış olacaktır. Seyahatnamelerin estetik dokusundaki yükseklik, kuşkusuz yazarının anlatım gücüyle orantılı vuku bulacaktır.
Seyahatnamelerin edebiyatla bağını pekiştiren bir başka husus, onun başka türlerle olan içli dışlılığıdır. Seyahatnamenin bu ilişkisi en çok hikâye, roman, şiir (manzum seyahatname), deneme, mektup, röportaj gibi edebî metinlerde kendisini hissettirir. Seyahatnamenin diğer türlerle olan bu alışverişine dair örnek metinler takdim etmeyeceğiz. Fakat, Türk ve dünya edebiyatında seyahatname tarzında tertip edilmiş benzeri türde pek çok eser, yapacağınız küçük bir araştırma sonucunda huzurunuza gelip kendisini size teslim edecektir. Burada, söz konusu işbirliği sayesinde seyahatnamenin, bir yandan yazarların teknik bakımdan açılım sağlamalarına zemin hazırlarken, öte yandan okuyucuların ilginç metinlerle karşılaşmalarına, böylece zevkli okuma serüvenleri yaşamalarına imkân sağlamış olduğunu da özellikle belirtmeliyiz.
Seyahatnamenin edebiyat türleriyle ilgisini bu şekilde özetledikten sonra, edebiyat tarihçiliği nazarındaki kıymetine de temas etmek istiyoruz. Zira, edebiyat ile genel tarihin bir başka ortak sahası olan edebiyat tarihçiliği, seyahatnamelere çok şey borçludur. Bunlardan en önemlisi, seyahatnamelerde şair ve yazarların biyografileri ile ilgili bilgilere rahatlıkla ulaşabilmemizdir. Bu eserler sayesindedir ki şair ve yazarların, bulundukları veya gittikleri yerlerle ilgili ayrıntı ve malumatı öğrenebilir, böylece onların hayat hikâyelerinin bilinmeyen yönlerini aydınlığa kavuşturabiliriz.
Seyahatname ile edebiyat tarihi ilişkisinde son bir husus, edebî eserlerdeki motiflerin hangi döneme veya memlekete ait olduğunu, seyahatnameler yoluyla daha ayrıntılı öğrenme imkânımızın olduğudur. Bu noktada edebiyat tarihçisinin yapacağı hassas bir çalışma, sadece kendisine değil, edebiyat sahasında araştırma, inceleme ve tahlil çalışmaları yapan akademik camiaya da fayda sağlayacaktır.
Seyahatnamenin tarih ile irtibatına geldi sıra. Bu noktada bizim üzerinde duracağımız husus, seyahatnamelerin tarih araştırmacılarının kullanabileceği kaynaklar arasında önemli bir mevkide bulunmuş olduğudur. Burada, seyahatnamelerin söz konusu konumu ile ilgili olarak yapılmış tespitlerden bizce en önemlisine vurgu yapmayı tercih edeceğiz. Böylece, bir yandan konu üzerinde daha önce kafa yoranların hakkını teslim ederken, diğer yandan meseleyi kısa yoldan halletmiş olacağız.
Öyleyse, A. Zeki Velidî Togan’ın Tarihte Usûl (s. 59) kitabında “Kaynaklar Bilgisi” bahsini açıyor ve “Yazılı Haberler” alt başlığı altında yer alan ortalama bir kitap sayfası tutan “Seyyâhatnâmeler” maddesinden bir bölümü aktarıyoruz: “Ayrı devirleri tarihini öğrenmek için seyyâhatnameler pek mühim menba’dırlar. (…) Seyyâhatnameler bizim tarihimiz için kaynak olmak itibariyle ayrı bir ehemmiyeti haizdirler. Çünkü yabancı seyyahlar daima bizim dikkat etmediğimiz hususları görmüşlerdir. (…) Bu kitabın son kısmında tarih kaynaklarımızla birlikte Türk ve Türkiye tarihî için ehemmiyetli seyyahatnâmelerin listesi de verilecektir.” Üstadın bu tespit ve takdimleri de göstermektedir ki, seyahatnamelere müracaat edilmeden yazılacak tarih metinleri nispeten eksik ve güdük kalacaktır.
Edebiyat ile tarih arasına yerleştirdiğimiz seyahatname bugün kuşkusuz başka disiplinler için de hassas bir vesika mahiyetindedir. Zira, gün geçtikçe gelişen yeni disiplinlerin, seyahatname gibi çok yönlü bir yazı tarzından beslenmeyi ihmal etmeyeceği muhakkaktır.
KAYNAKÇA:
A. Zeki Velidi Togan, Tarihte Usûl, 4. Bas., Enderun Kitabevi, İst., 1985.
M. Fuat Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, Ötüken Yay., 3. Bas., İst., 1981.
Necla Pekolcay, İslâmi Türk Edebiyatı 1, Dergâh Yay., İst., 1981.
Türk Dili Gezi Özel Sayısı, S. 258 [1 Mart 1973].
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder