Hoşsohbet birkaç laf etmek varken, can sıkıcı sorularla niye haşır neşir
oluyoruz? Denemeden konuşalım, evet, okurun az buçuk bir şeyler öğrenmesine
yardımcı olalım, tamam, fakat Allah aşkına, somurtmayalım ne olur. Zaten
hayatın gündelik yoğunluğu içinde pek çok kural kanun sıkboğaz ediyor kişiyi,
bir de denemeyle mi aynı zulmü deneyelim? Lütfen elimizi geniş tutalım, bir
dalda tüneyip durmayalım, daldan kalkıp dala konalım, yine, yine… Bir ara
sadede gelip, sözü noktaya ulaştırabiliriz, ama bunda da lütfen keyfimizin
tadını çıkaralım!
Demek ki, neymiş, sınırlarının ötesine gittikçe, deneme de-neme haline
geliyor; bu bir çeşit güzelliktir kanaatimce. Başka edebî türlerin alanına
girmesi de bir tür serbest bölge teşebbüsü olacağından, mübarek olsun, deneme
üzerinden yürüdüğümüz yol aydınlansın…
Tanıtım, eleştiri veya inceleme
deneme ile yapılabilir mi?
Yapılıyor ve oluyor. Neden olmasın. Kabul edersiniz ki edebi türler
arasında geçiş hatları vardır. Mektupla yazılmış romanlar, şiirle gezi
yazıları, günlükten hikâyeler, vesaireler… Edebiyatı sıkı bir kundak içinde
tutmanın kime yararı olabilir? Açalım şunun yakasını, bağrını… Bu bağır ziyade
zenginlikler içindedir. Ha, tabii, yapılan bir işin usulünü adabını bilmek
şarttır. Bilmemekten doğan, daha doğrusu öğrenmemeye dönük olan ayıp, ayak
direyenin perçemine yapışır. Kasıt durumu da öyle. Şu veya bu şekilde, belli
bir cehaletin dışa vurumudur burada. Bu yüzden onların oluşturacakları
metinleri niye ciddiye alıp sorulaştırıyorsunuz ki?
Deneme boş laflara kap
mı oluyor?
‘Boş laf’a ‘kap olma’ durumunu deneme görünümlü bir takım metinler için
söylüyorsanız, şöyle derim: Kötü misal emsal olmaz. Üstelik makale, mektup,
hikâye yahut tenkidin de benzeri yazıcıları vardır. Mesele denemeye büyük bir
teveccühün olmasıysa, bırakın olsun. Edebiyata heves edenlerin işe deneme (ve
şiir) kapılarından adım atarak girme teşebbüsü, en başta tür adına
sevindiricidir. Demek ki ilgi ve karşılık buluyor genç gönüllerde. Bunlardan
bir kısmının heves eşiğini başarıyla atlayacağını da düşünürsek, şöyle dememiz
lazım: Bir kısmı yanılmış olduğunu görmüş olacaksa da, denemeyi, bir şeyi
‘denemek’ olarak algılasın insanlar, ne çıkar?
Deneme makaleye göre romantik bir tür müdür?
Denemeyi başka bir şeyin alternatifi olarak görmüyorum. Aksine, genel kabul
gören batılı şablonlara itibar edersek, ki burada çaresiz itibar edeceğiz,
ancak deneme makalenin alternatifi olabilir. Öyle ya, deneme klâs çağın
ürünüyken, makale romantik aklın ürettiği bir ifade biçimidir.
Gazetelerde köşe yazarlarının siyasi yazılarında deneme türü çokça görülür.
Deneme enflasyonu oluşmasın…
Adı denemeciye çıkmış bazı kalem erbabının gazetede köşe yazarı olarak
göründüğü doğrudur. Fakat onların köşelerinde yazdıkları her metin deneme
değildir. Hele ki konu günübirlik siyasî bir nitelik taşıyor ve denemenin
niteliklerinden bir şeyleri ihtiva etmiyorsa, hiç deneme değildir yazılan.
Peki, gazetelerde sahici denemeler yazılamaz mı? Yazılır, yazılıyor. Mesela, benim Milli Gazete’deki yazılarımdan pek çoğu öyledir;
denemedir. Enflasyon lafına gelince,
iktisâdî bir karşılığı olan bu laf, edebiyata, edebiyatçıya yönelik bir
suikasttir. Zenginlikten bahsetmeliyiz bence.
(Vaktiyle Aşkın E Hali dergisinde ve Milli Gazete'de [27 Ocak 2011] yayımlanmıştı.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder