Şiiri kalıba döken, kurallara
bağlayıp sınırlandırmalara sokan bütün anlayışları reddediyorum. Bir
disiplinsizliktir şiir. Başıboş, hayta, vurdumduymaz, uçarı.
Bir o daldadır şiirin kanatları,
bir bu. Daima göklere kalkık bir başı vardı ve bu baş onun kendinden emin olan
evrenselliğinin en belirgin işaretidir.
Şiirin tanımını, konusunu,
sorununu, falanını ve filanını geçiyorum. Başka bir işi olmayan ve mısraları
kanatlandıramayan dostların gücenmesini de. Bıraksınlar bu işi.
Karşı koymadır şiir. Onun için
vardır. Hiç olanın evrenine, kof olanın
evrenine karşı koymanın bir yolu da şiirden geçer.
Uyum ve uyumlu sussun!
Olmaz rahatı olanın şiiri.
Rahatsızın oyunudur şiir.
Gösterisidir, şah sanatıdır.
Şiir rahatsız etmelidir. Anlama
yönelik rahatsızlığı kastetmiyorum sadece. O ayrı bir mesele: Okumalardan
uzak kara kitlelere bir şeyler
söyleyeceği düşünülemez şiirin. Beklemesin bu kara kitleler bir şeyler şiirden.
Çünkü sıfır bir kültür vardır orta yerde; ilim, irfan sıfırdır. Kör bakışların,
çokça noksanlıkla-rın, ufuksuzlukların aynasıdır onların hali.
Böyleleri bizim şiirimiz için
“anlamazuk!” ve ardından “istemezük!” teraneleriyle karşılayacaklar ve ağır bir
ablak suratla bize çıkışacaklardır.
Onlara herşey müstehaktır. Bu kitle
için karanlıkların katmerlisi tasarlanmalıdır, bu kitleler ezilmeli-dir,
mahvedilmelidir.
Şiir rahatsız etmelidir. Bir kere
daha rahatsız etmelidir: Kurulu bütün dizgeleri. Kuralları. Kurulları.
Yasa(k)ları?
Bütün donuklukları ve zorbalarını
kahretmelidir şiir. Bunlardan nasiplenenleri. Sömürüp semirenleri...
Statükonun katran rengini alaşağı
etmek için, diklenmeli, rencide etmeli, sert tepkiler göstermeli, karşı
suratlara patlamalıdır şiir.
Çünkü, onlar, karşımızda olanlar,
şiiri ve şiirin gerçek sahiplerini bütün vakitlerde yok etmek, görmemek, bilmemek, tanımamak, saymamak için
var güçleriyle çalışmışlar, bu yolda ellerinden gelenleri yarınlara
bırakmamışlar, zulmün belalı askerleri olmuşlar, karanlık renklerle ortalıkta
durmuşlardır.
Bu yüzden nefes alamadığımız
zamanlar hep olmuştur.
Vardır.
Karnımız doymamaktadır.
Adım atma alanımız dardır,
sınırlıdır.
Üç adımdır, dört değildir.
Bahçemiz çalınmıştır.
Göğümüze perdeler çekilmiştir.
Ama şiirimiz de vardır hep, ayaktadır.
Ve ufku
görürüz hâlâ.
1 yorum:
Aykırı laf,aykırı söz...
Bir yerde sanatın ve edebiyatın anarşistliğini yapmak...Bu ne ilk,ne de son olacak...Bu tarz ne zihinlerde ne de gönüllerde mekan tutacak...deli bir rüzgar gibi savrulup esecek.O kadar.şükrü ünal
Yorum Gönder