8 Mart 2020 Pazar

DERGÂH, 337, ŞİİR

Dergilerde estetik normları bütünüyle taşıyan şiir bulmak neredeyse zor. Parça güzeli diyebiliriz son dönem şiirlerine. Bir dörtlük, birkaç dize, bir imge, mecazî bir duruş, duyuş… 

Köklü dergiler için de geçerli bu, gençler tarafından çıkarılan yayınlar için de…

Dergâh’ın 337. Sayısındaki şiirler de bu yeni zaman kaidesinden uzak değil. 

Mesela, İbrahim Yolalan’ın “Üç Oğul Rüyası” şiirinde klişe birkaç unsurun  (“… ve Atilla Maydaaa…” yahut “hep kızıl goncayı söyledin” gibi,) oluşturduğu yürek titremelerini bir tarafa bırakırsanız, geriye kalanlar arasında sıkı bir denetim yapmanız gerekecek… Bu aşamadan sonra sanırım altını çizeceğiniz dizeler şunlar olacak: “kuşanıp kurak kalbini/göçtün denize doğru”, “dursan düşecekti söz”… Birkaç da imge: “iliğindeki nem”, “acemi seyyahın duman bekçisi”… (s. 3)

Atakan Yavuz’un “Budala Oğullar İçin Go Dersleri” şiirinde “İmparator Shun”un “budala oğlunu eğitmek için” tasarladığı oyunun anlatımı yapılır. Teatral bir tertip dikkati çarpar metinde. Kahramanların olan biteni anlatımları, yer yer hüküm cümleleriyle birleşir. Bu metinde şairaneliğin yakalandığı yerleri bildirebilirim: 
“Ve zayıfların avansıdır aşk/Handikap olarak sürülen bu soluk sarı tahtaya”, “Tam ortası gökyüzüdür kalbimizin”… (s. 4)

Dergâh’ta, söze başlarken öne sürdüğüm tespitleri zorlayacak tek şiir Çetin Alpagut’un”Yazdı Kış” adlı metnidir. Daha başlıkta ortaya çıkan tevriyeli ifade, metin içinde de sürüyor. Bu kullanım içeride de sürüyor, hem de başka kelimelerle, şöyle: “İçimin yangınına kış çektim” derken “kış çek-“mek (kışkışlamak) ile… Bu arada, “kırmızı”, “sıcak”, “yakış” kelimelerinin tenasüp yapıyor oluşu da metni şiir kıvamında pekiştirir…

İşte “Yazdı Kış”

Bütün yazların toplamı bir mevsim
akıverdi birden dudak ucundan
sarı seste birikmiş narlı bir resim
şen bakışlar toplamı
içte bulutlu sesim.

İçimin yangınına kış çektim
aldanıp gittim bu serinliğe
baktım kırmızı hala sıcak
geçmiyor yakış
bu çalımlı takvimde bile,
yazdı kış…” (s. 13)


1 yorum:

Unknown dedi ki...

Şiir o büyük söz yangını.... Yanmadan olur mu? Pişmeden söylenir mi?...