19 Eylül 2019 Perşembe

İKİNCİ YENİ: STATÜKONUN ŞİİRİ (Mİ?)

Şair Mustafa Oğuz henüz mürekkebi kurumamış bir yazısını gönderdi. İkinci Yeni’nin “yeniliği”, daha doğrusu bu hareketin “yeni olmadığı” üzerine bina edilmiş bir yazıydı. Getirdiği dayanaklar tutarlıydı. Sanırım yakında meraklı her okura ulaşacak bu yazı. Bu yüzden ayrıntılarına girmiyorum. 
Mustafa Oğuz’un yazısı bende yeni dikkatlerin uyanmasına sebep oldu. Bunlar, İkinci Yeni şairlerinin zihniyetiyle ilgili hususlardı. Gerçi Oğuz bu konu üzerinde de duruyordu.  Fakat onun söyledikleriyle benimkiler arasında birtakım farklılıklar olacağından, işime devam ediyorum…
Ben, bu yazımda İkinci Yeni şairlerinden Turgut Uyar’ın nesirlerine yansıyan zihniyet üzerinde duracağım. Bunun için de dar bir alanda, kısa sorgulamalara gireceğim. Bu alan, şairin resmî ideolojiyle olan ünsiyetiyle sınırlıdır.
Burada kullanacağım malzeme hakkında da küçük bir bilgi sunayım. Alaattin Karaca’nın yenilerde derleyip  yayınladığı “Korkulu Ustalık” (YKY, İst., 2009) adlı kitabı kaynak olarak kullanıyorum.
Turgut Uyar’ın resmî ideolojiyle ilgili yargılarını net olarak ortaya koyan ilkyazı kitabın 91. Sayfasındaki “Devrimleri Sevmek” başlıklı metindir. Uyar’ın A. Turgut imzasıyla yayımladığı bu yazı 10 Kasım 1957 tarihli Pazar Postası’nda yer almış. Pazar Postası bilindiği gibi İkinci Yeni hareketinin hayat bulduğu dergidir. İlgili yazıda Turgut Uyar, günün anlam ve önemine binaen, genel atmosfere hâkim olan yargılara has bir nitelik taşıyan düşünceleri dile getirmiş. Yazıda yer yer İnkılap Tarihi öğretmeni üslubuna yaklaşılması ise ayrıca belirtilmelidir…
Turgut Uyar’ın resmî ideolojiyle aynı noktada buluştuğu bir başka yazısı “Dil Sorunu” (s. 318) başlıklı metindir. Forum dergisinin Temmuz 1960 tarihli 151. Sayısında yayımlanmış olan bu yazıda “27 Mayıs 1960’ten sonra yeniden aydınlığa, diriliğe kavuşa sorunlarımızdan biri” olan, “dil sorunu” üzerinde durulmaktadır. 27 Mayıs darbesinin hemen sonrasında yazılan bu yazıda Turgut Uyar, egemen ideolojiye net bir şekilde bağlılığını sergilerken, yıllardır söylenegelen cümleleri tekrar etmekten de bıkmış görünmemektedir. Bunu bir alıntı ile görünür kılalım: “Bize göre dilimizin gelişmesine, arılaşmasına ilk önemli saldırış 1950 seçimlerinin hemen ertesinde, ezanın Arapça okutulmasına izin verilmekle başlar.”
Milli Birlik Komitesi’ne selam durduğu bu yazısının dışında Turgut Uyar’ın resmî anlayışla örtüştüğü satırlara, Türk Dili dergisinin 1 Nisan 1968 tarihli 199. Sayısındaki “Dergilerde”  başlıklı metinde rast gelinir. Burada, dil bağlamında, resmî anlayışa aykırı tutum sergileyenler yargılanır.
Turgut Uyar’ın konu çerçevesinde başka cümleleri de vardır. Fakat bunlardan en ilginci, onun “Bir Şiirden” adlı kitabında da yer alan (ki bu kitap maalesef elimizdeki yazılar toplamına tamamen dercedilmiştir.) “Yahya Kemal Beyatlı” adlı metindedir.  Bu metinde, Beyatlı’nın “maziye bağlı” oluşunu tersinden okur. Turgut Uyar’a göre Beyatlı bu tutumuyla, resmî ulusçuluğu “uyandırmak, güçlendirmek, bir ulusa, ulus olma bilincini vermek” konusunda “bilinçsiz” bir şekilde yarar sağlamaktadır. Dolayısıyla Yahya Kemal’in bu yönünden memnun kalmak lazım gelir…
Turgut Uyar’ın nesirleri üzerinden yaptığımız mini sorgulama bizi İkinci Yeni’nin statükocu bir yapı olduğu gerçeğine götürür mü? Sanırım, evet. Fakat diğer İkinci Yeni şairlerinin metinlerini, kuşkusuz en başta şiirlerini incelememiz gerektiğini de belirtmeliyiz. Bu yazıyı başlangıç kabul edelim…

(İlk kez, Milli Gazete’nin 16 Nisan 2009 tarihli nüshasında yayımlanmıştır.)

Hiç yorum yok: