İlk baskısı 1982’de yapılan Şifalı
Otlar Kitabı (YKY, İst., 2004) İlhan Berk’in nesir kitapları arasında ayrı bir
değerlendirmeye tabi tutulur. Bitkileri çeşitli yönleriyle anlatan İlhan Berk,
kitabının temeline “Alternatif Tıp” sahasına ait farklı kitapları yerleştirmiş,
oralardan yaptığı ‘ç-alıntılarla’ ilginç bir deneye girişmiştir. Kitaba
kaynaklık eden yayınlardaki üsluptan olsa gerek, İlhan Berk bu çalışmasında bol
bol dini gönderme yapar. Bu göndermeler arasında İslâmî ‘görünümlü’ olanlar
hayli fazladır. Fakat iyice bakıldığında, İslâm’a aykırı yaklaşımlara da
rastlanır.
İlhan Berk, kitabının başına dini
bir söylem havası taşıyan bir epigraf yerleştirir: “Şifalı otlar bulucuları
gibi ben de kitabıma Yukarı’nın adıyla başlarım.” Şair burada ‘Tanrı’yı “Yukarı” kelimesiyle ifade etmiştir. Kitabın
“Başlama” adlı girişinde ise daha açık bir tutum takınılmıştır. İşte Allah’a
yaptığı yakarıştan bir bölüm: “Bu yeryüzü ki senindir, başkaca hiç kimsenin
değildir ve orasını denizler, karalar, ormanlar, göklerle çevirip bütün
yaratıkların, bütün canlı cansızın yurdu yapıp hepsinin de zengin demeyip fakir
demeyip güzel hallerini alınlarına yazıp türlü nimetlere de boğup o yüzü nice
güneşler görmüş adı güzel Muhammed’i ve de onunla her sayfası güzel harflerle
donanmış kitaplar kitabı Kuran’ı da yol göstersin diye bu dünya denen –çatısız,
direksiz- yere indirip sonra da kullarının günleri çeşitli bitkiler,
hayvanlarla bu dünyada –eski bir ev sahibi gibi- güzel sağlık içinde geçsin
diye ‘Lokman’a hikmet verdik’ deyip, her şeyi de bizim kılıp o güzeller güzeli
yukarıki yerine çekildin.”
“Otların, Hayvanların Padişahı
Lokman Hekim Üstünedir” başlığına koyduğu dipnotta Lokman Hekim’i anlatan İlhan
Berk, kitapların “ondan Halil İbrahim Peygamber kuşağından” diye bahsettiğini,
“Tanrı’nın sevgili kulları arasına karışıp birçok peygamberle görüş”tüğünü,
“Hz. Davut’un ateşli elinde meydana gelen kalkanı sabırla seyret”tiğini
belirtir.
“Adamotu”nda, bu otun Tevrat’taki karşılığını
da veren İlhan Berk, padişahlardan bahsettiği bir cümlede, onları “Tanrı
mezarlarını aydınlatsın” şeklinde selamlar. Aynı metinde “Hz. Süleyman”, “Havva
Anamız”, “Âdem Babamız” şu cümleler içinde kullanılır: “Hz. Süleyman’ın da
kurdun kuşun dilini bilmesinin, yüzük taşının altına koyduğu bir atamotu
kökünden geldiği söylenir. Havva Anamız da, Âdem Babamıza adamotuyla yanaştığı
için onun aklını başından almıştır.” Bu arada, kitabının girişinde Allah’a
yakaran İlhan Berk, “Adamotu”nun sonunda farklı şeylere dua etmektedir: “- Ey
gece! Ey sır küpü gece! Ve ey yerin altındaki üç başlı zebani! Hep duyun! Ey
kara yer, sen sihirbazlara şifalı otlar sunarsın.”
“Ayva” adlı metinde Hz. Peygamber’e
şöyle atıf yapar: “Dünya nimetlerine hiçbir zaman gözlerini kapamayan Hz.
Muhammed –Tanrı’nın selamı üzerine olsun- otlara değin uzanan insanlığını
ayvadan da esirgememiş: / -Ayva yiyiniz! buyurmuştur. / Böylece de ayva
kutsallığa bürünmüştür. Müslüman bir meyve olup çıkmıştır. Öyle ya, yalnız
insanlar, kentler, mahalleler, sular, kokular Müslüman olmaz ya? Ayva da
olacaktır elbet.”
“Defne” metninde de Hz. Muhammed’e
atıf yapan İlhan Berk, O’nun bu bitki hakkında konuşmadığını belirtir: “Ta eski
çağlardan beri bilinmesine karşın, nedense sevgili Peygamberimizin sağlık
öğütlerine girmemiştir. Bir çöl insanının sözlüğüne nasıl girsin, demeyin.
İnciri, narı, zeytini nasıl soktuysa, isteseydi, onun için de bir ayet
düşürürdü.”
“Ebegümeci”nde bu bitkiye “kutsal
bitki” denildiğini kaydeden İlhan Berk, “Elma”yı ise “cennet meyvesi” olarak
anlatır: “Değil mi ki bu cennet meyvesini Havva Anamız, Âdem Babamıza sunmuş;
böylece de insanoğlunun tarihiyle yeryüzünün çizgisi değişmiştir.” “Gül”
başlıklı yazıda sözü Peygamberimize getiren İlhan Berk, bir kaynağa atıf
yaparak, “O. H. Mürşit Efendimiz de, Peygamberimiz onu yüceliğinden,
güzelliğinden yaratmıştır, diyecektir. Peygamberimizin –Tanrı’nın selamı
üzerine olsun- kokusunun da onda olduğunu ekleyecektir.”
“İncir” adlı metinde Hz. Muhammed
ve Hz. Âdem’e atıflar yapılmıştır: “Bütün meyvelerde dişilik bulan D. H.
Lawrence, incirde sesini daha bir yükselterek ‘İncir çağlar boyu dişilik
yarığının adı olagelmiştir’ de. Biricik peygamberimiz de (A. S. V.) (?!)
(bilinmez aynı nedenden mi) onu övmekten kendini alamamış, ‘İncirden az bile
olsa yiyiniz. Çünkü ben cennetten indirilmiş bir meyveyi söylemiş olsaydım, o
meyvenin incir olduğunu söylerdim’ diye buyurur. (…) … incir, dişilik belasıyla
yıkana, yoğrula, gide gele, kendine, tarihte bir yer ayırtmayı bilmiştir.”
“Kabak” metninin girişinde “Eski
şifalı otçular kabağı anlata anlata bitiremezler. Dinsel bir büyü bulurlar
onda.” diyen İlhan Berk, sözü Hz. Muhammed’e getirir: “Bu belki de
peygamberimizin onu çok sevmesindendir. Değil mi ki peygamberimiz, ‘Kabak
dimağı geliştirir. Aklı artırır’ diye buyurmuştur.” “Nar” yazısında Hz.
Muhammed’e atıf yapan İlhan Berk, şunları söylemektedir: “Meyveler içinde en
zengin mitologyayı narın oluşturduğunu biliyor muydunuz? Sevgili Peygamberimiz
nar için bir hadis düşürerek ‘Narı içindeki zarı ile yiyiniz, muhakkak ki o
mideyi temizler’ diye buyurmuştur. Yalnız bu kadar mı? Onu, eskiler de
Muhammed’in dişlerine benzeterek, yere düşürülmesinin, hele hele çiğnenmesinin
günah olduğunu da söyleyerek ölümsüzleştirmişlerdir.”
“Pelin”de yazar, Allah’ı şöyle
anar: “Ölü yeşili ya da gümüşsü, gri yeşil diyorum ben ona. Sevgili Tanrımız
onu eline alıp bir kanaviçe işler gibi işlemiştir sanki.” “Üzüm” başlıklı
yazıda ise Nuh Peygamber ve Hz. Muhammed’e atıflar yapılır: “… üzümün Nuh
Peygamber zamanında da bilindiği”ni aktaran yazar, şunları kaydedecektir:“…
üzüm Hz. Muhammed’in de gözünden kaçmamış:/ - Kuru üzüm ne güzel yiyecektir! /
diye, ona da bir dipnot düşürtmüştür. Sevgili Peygamberimiz üzümün bu
güzelliğini saptadıktan sonra da ‘Kuru üzüm ağız kokusunu –bu belayı-güzel
eder. Balgamı giderir’ diyecektir. Onun, üzümün kurusunu bile böyle övdüğüne
göre, yaşını varın siz düşünün!”
Şifalı Otlar Kitabı’na bir
“Bitirme” yazan İlhan Berk, başta da kullandığı gibi Allah için “Yukarı”
ifadesini kullanır. Metnin sonunda ise “En iyi bilen Tanrıdır” ifadesini
kaydeder.
İlhan Berk’in dini literatürden
aşırma yoluyla bir deneye girişmesi kimi Müslüman yazarları yanıltmıştır.
Onlar, Şifalı Otlar Kitabı üzerinden İlhan Berk’te keramet aramışlardır. Oysa
yaptığımız şu sondaj çalışması da gösteriyor ki İlhan Berk’in dini atıfları
genellikle sağlıksızdır. İstinadı sağlam olmayan materyallerle ördüğü Şifalı
Otlar Kitabı’nda şifa aramak, beyhude çabadır.
(Bu yazı, 1 Kasım 2012 tarihli Milli Gazete'de yayımlanması amacıyla hazırlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder