19 Eylül 2019 Perşembe

YENİ ÖZGÜRLÜKÇÜ SİVİL DİKTATÖRLÜKLER!

Büyülü bir “hapishane”den söz edeceğim. İnternet ortamında yaşıyor. Onu  “hapishane” olarak yaftalayan ben değilim. Fiilleri doğuruyor.
Farkındayım, hayatın pek çok unsurunu içine alan, diğer bir ifadeyle yeni bir “hayat alanı” konumuna gelen “net” aleminin herhangi bir boyutunu “menfî” bir konumda görmek, göstermek kişiye zarar verir. Dikkatli olmalıyım.
Öyleyse hemen belirteyim, beni “kötümser” kılan şey, TC hukuk literatürüne kaydedilen “Bilişim Yasası”nın “asık yüz”ü değildir. Demek ki, kanun kuvvetlerinin yoğun işlerine yeni işler katacak olan bu yazılı yaptırımlar “sistemi” üzerinde kalem oynatmayacağım ortaya çıkmıştır. Bu konuda, farklı maksatlara hizmetkârlık eden “STK”ların çoktandır belli bir mukavemette bulunduğunu, bazı yüksek rütbeli köşe yazarlarının da zaman zaman ikaz dolu satırlar kaleme aldığını hatırlatırsak, meseleyle ilgilenmediğimiz anlaşılacak ve işimiz kolaylaşacaktır.
Öyleyse nedir derdimiz?
Derdim, eğer dertse,  “net”te hortlayan “tek adam” yönetim bölgeleriyle ilgilidir. Hayır, mesele resmî, hukûkî veya herhangi kamusal bir fetiş unsuruyla bağlantılı değildir. Görünüşte ve ilkesel olarak, tamamen daraltılmış (farazî) “özgür” bir  “harita” içinde hüküm sürmektedir: “E- Groups” adlı ortak ve açık mektup güzergahlarında!..
Tabii, burada sıradan “gruplar” üzerinden satır kotardığım zannında olanların “kıs” gülüşlerine göz kulak olunmamalı. Onların yanılgıları kendilerini bağlıyor. Şöyle ki, bende endişe oluşturan “E-Groups” ortamlarının niteliği farklıdır. Sözgelimi, “tek seçici”leri vardır bu dediklerimin. “Mederatör” unvanlı “şef”ten başlayarak bütün grup üyeleri “ulusal” edebiyat kümesinin elemanları arasından derlenmiştir. Seçim (imalat) hatası olanlar hariç, üyelerin çoğunluğu “etkisiz” eleman konumundadır. “Tek seçici” ve himayesindeki “etkisiz” topluluk bizde  rahatsızlık oluşturadursun, kahraman “medaratör” için problem “hatalı seçim” unsurlarıdır. Onların grup içinde sergiledikleri uyumsuzluk…
Peki, bu problemi nasıl çözebilir “şef”? Şu örneklerde olduğu gibi mi?
“Beyler, grubu kapatıyorum, artık keyif yapmak istiyorum. Söyleyecek sözü, paylaşacak şiiri olanlardan özür dilesem mi? Hayır, bu kadar!”
 “Savaşla ilgili mailler burada bir son buluyor. (…) Savaşla ilgili mailleri engelliyorum bir süre dinlensin kafamız. (…) Yapabileceğimiz hiçbir şey yok. (…) Bomba! Nokta. Tartışma olsun istemiyorum grupta. Ruhum daraldı artık, barış konusunda bile anlaşamıyoruz. (…) Bu konuyu burada kapayalım.”
“Bu grup birilerine hesap vermek için oluşturulmadı. Amacımız şair yazar avutmak değil. Artık problem oluşturan grup üyelerinin mesajlarını denetleyip sisteme aktaracağım.  Uslanmayanı men edeceğim.”
Memleketin farklı edebiyat kesimlerine ait “e-grup”larının meşhur (şair-yazar) “medaratör”lerince tuşlanan bu ve benzeri satırların hissi dalgalanmalar oluşturmaması mümkün mü? İşin kötüsü, bu dalgalanmaların sonunda, merkezî (resmî) Türk edebiyatının mahiyeti ile ilgili ilginç tespitlere ulaşıyor insan: Mesela, edebiyat seçkinlerinin “e-grup”larında şahit olduğumuz yasakçı, tek tipçi zihniyet kirli dişleriyle sırıtıp dururken,  en azından düşünce meseleleri açısından, “Bilişim Yasası”na ihtiyaç var mı?
Ulaştığım tespitlerden bir diğerini, belki de en önemlisini bir soruyla gündeme getirebilir miyim: Acaba, merkezî otorite ile (e-gruplara da) hâkim edebiyat dizgesi arasındaki uyum aynı düzlemde mi yürüyor? İkisi arasındaki tek farklılık, ilkinin kendisini de mağdur eden şaşırtıcı üç boynuza (yahut ‘teslis’e) bağlanması, ikincisininse kendinden menkul bir ‘tevhid’e (‘edebiyat’a) sırt dayaması olabilir mi?

(İlk kez Milli Gazete’nin 17 Ağustos 2006 tarihli nüshasında yayımlanmıştır.)

Hiç yorum yok: