Bu seferki, örneğine sıkça rastladığımız köpek haberlerine
benzemiyordu. Onlar genellikle haberciliğin alfabesine binaen ve haber
sıkıntısı çekilen zor zamanlarda, sayfalarda boş yer kalmasın diye
yayınlanıyordu: “Adam iti ısırdı!”
Oysa, elimizdeki gazeteden okuduğumuz haberin nabzı başka
atıyordu. Sanki bir hinoğlu hinliğin üzerine bina edilmişti. Kurgusundan
üslubuna, hatta görsel desteğine (fotoğrafına) kadar, farklı kokular
sızdırıyordu: Hiçleyici, tahakküm edici, alçaltıcı, alaycı, zulmedici…
Basının ve bağlı olarak kameranın, fotoğraf makinesinin,
mikrofonun, zihnî bir tecavüz mekanizması halinde “kaba” bir dördüncü “kuvvet”
kılındığı demler az yaşanmamıştır. Gerçi bu dünya içinde bulunanlardan pek
çoğu, ellerindeki “organ”ın bu şekilde kullanılmasını üzüntüyle karşılamış
olsalar da, son aşamada seyirci kalmaktan öte bir duruş sergileyememişlerdir.
Dolayısıyla, burada ele aldığımız örnek haber ve eklentileri, olan bitene
“üzüntü makamı” konumunda dahil olan sahici emektarlarla da bir miktar
ilgilidir: Böyle hallerde seyircilik de suçtur!
Şöyle devam edelim, haber alma verme sistemi ve sistemin aletleri,
silahla eşdeğer bir niteliğe bürününce, ister istemez taciz ve tecavüz nesnesi
olmaktan öte bir kisveye bürünmüyor. Mesela, böyle bir sahne, sosyolojik kayıtlara
postmodern darbe olarak geçen süreçte, Mamak Köprüsü üstünden ve hemen
aşağıdaki İHL bahçesinden çılgın “zoom”lamalar ile sunulmuştu. Bir örnek olsun diyedir, atlamadan geçmek
olmaz: Son günlerde, yeni bir göreve atanan bir devlet adamının ev kapı
girişinden alınan fotoğraf karesi de, aynı “sempatik” niyetin farklı bir
kaydına denk düşüyordu.
Böylece, bir “sabit”in “ispat”ını gerçekleştirdikten sonra, ikinci
paragrafımızda işaret ettiğimiz habere dönelim. Bu kez eline silah verilen bir
köpektir: “Bush’un Köpeğinin Gözü Hizasından Beyaz Saray”.
Kolayca anlaşılacağı gibi, kameranın zâhirî yönü her ne kadar
Beyaz Saray’a dönük olsa da, maksat daha sonra hasıl olacağından, esasta
okuyucunun beynine yöneliktir.
Ajanstan özenle alınan bu haber gazetenin eteğine
iliştirilivermiştir. İyi ki sürmanşet yapmamışlar diyesiniz geliyor,
haklısınız. Fakat, alay etmek, tahakküm etmek, dumura uğratmak, zihnin altını
üstüne getirmek için bu da yeter değil midir? Üstelik, haberin devamında şunlar
da kayıtlıdır: “Bush’un köpeğinin gözleri hizasına takılan minik kamerayla,
Beyaz Saray’ın görüntüleri kayda alındı.”
Sahi, çocuklarımızın Toni adını vermesi muhtemel bu eniğin gözleri
hizasından Beyaz Saray nasıl görünüyordur dersiniz?
- Dev gibi?!
- Nurdan bir alev gibi?!
Biz bilmiyoruz, ne kadar merak etsek de boşuna.
Fakat, ilgili mekâna Toni’nin gözüyle bakanlar ipucu verebilir.
Zira, onların keskin gözleri millete tepeden bakmayı tercih etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder