Son zamanlarda İkinci Yeni Şiir
Hareketi ile ilgili tartışmaların arttığını görüyoruz. Bunda özellikle Yusuf
Kaplan’ın önce Kuşluk Vakti dergisinde, ardından Yeni Şafak’ta kaleme aldığı
makalelerin etkisi oldu. Ne var ki, Kaplan’ın etkisiyle farklı ortamlarda
cereyan eden tartışmalar, istisnalar hariç, dikkate değer bir üretim
sergilemedi. Hatta sözü güncel politik zırvalamalar noktasına kadar vardırıp,
İkinci Yeni şiiri ile “Cumhuriyet’in kazanımları” ile ‘özdeş’ görenler de
çıktı.
Biz burada, İkinci Yeni ile ilgili
sahih bir çalışmaya imza atmış birisi olarak, Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri
(Kültür Bak., Ank.,2002) adlı çalışmamızdan, konuyla ilgili birkaç dipnotu
açıp, dikkatlere sunacağız.
Öncelikle şunu belirtelim: İkinci
Yeni Hareketi’nin ortaya çıkışı ile ilgili üç esaslı görüş vardır: Bunların
ilkini bugün ele alacağız:
Bu, ‘devir ruhu’ndan hareket edip,
probleme politik bir noktadan yaklaşanların görüşüdür. Bunlara göre, İkinci Yeni şiiri 1950’lerde yaşanan siyasî
ortamın sonucudur veya bu ortamı derinliğine hissetmiş olmanın sancılarını
yansıtır. Diğer bir ifade ile, onlar, İkinci Yeni’yi, 1950’lerde Demokrat Parti
(DP)’nin baskısı sonucu oluşan bir şiir hareketi olarak görürler.
Devir etkisinin İkinci Yeni’nin
meydana gelmesindeki yegâne sebep olduğu şeklindeki görüşün sahiplerinden
birisi Attilâ İlhan’dır. Attilâ İlhan, İkinci Yeni’yi ‘âdeta diktanın işine gelir bir sapıklık’
hareketi olarak adlandırır. (Bkz. İkinci Yeni Savaşı, s. 93) Ona göre nasıl
Garip şiiri ‘İnönü Diktası’nın şiiri
idiyse, İkinci Yeni de, ‘Menderes Diktası’nın’ şiiridir. (Aynı eser, s. 7.)
Bir dönem, ‘İkinci Yeni Olayı’ isimli
kitabıyla, bu hareketi geniş boyutlu inceleyen tek araştırmacı olarak adı
anılan Asım Bezirci, konuyla ilgili olarak, siyasî ve sübjektif görüşler bildirir.
Ona göre, Garip gibi, İkinci Yeni de
belli bir sosyal ortam içinde oluşmuştur. 1950’de iktidara gelen Demokrat
Parti’nin oluşturduğu bu ortamın temel özelliklerini ‘baskı ve bunalım’
sözcükleri özetlemektedir. Bu yüzden, Garip gibi, İkinci Yeni’ye de ‘baskı ve
bunalım şiiri’ (Bkz. İkinci Yeni Olayı, s. 56-57) denilmiştir.
Hemen belirtelim, Attilâ İlhan ile
Asım Bezirci, olaya siyasî bir pencereden, daha da ötede, Marksist bir yaklaşım
ve toplumcu sanat anlayışıyla yaklaşırlar.
Bunun yanında, İkinci Yeni’ye yönelik
bu yaklaşımların bir sebebi de, bu şiirin ‘sosyal yapı karşısındaki
tutumuyla’ (Ramazan Kaplan, Şiirimizde
İkinci Yeni Hareketi adlı tez, s. 4) da ilgilidir.
Peki, şikayetçi olunan sosyal yapı
ile ilgili neler söylenebilir?
İkinci Yeni’nin hayat bulduğu 1950’li
yıllarda iktidardaki parti DP’dir. Çok partili hayata geçişin bir aşaması ve
‘siyasal düzenin demokratikleşmesi yolunda somut bir adım’ (Emre Kongar:
İmparatorluktan Günümüze Türkiye’nin Toplumsal Yapısı I, s. 160) olarak, 1946’da,
CHP’den ayrılan bir grup milletvekili tarafından kurulan DP, kısa bir süre
içerisinde hızla büyümüş, 1950’de yapılan seçimleri yüzde 53’lük oy oranıyla
birinci bitirerek iktidara gelmiştir.
1950-1960 yılları Türkiye’sine
damgasını vuran DP, programındaki ilkelere göre ‘liberalizm ve demokrasi’yi
hedeflemiş, ‘tek parti diktatörlüğünü tasfiye etme’yi kendisine esas gaye
edinmiştir.
DP iktidarının belli başlı
niteliklerini, Emre Kongar yukarıda adı geçen eserinde, kuşkusuz kimi zaman
duygularına hâkim olamayarak, şöyle özetler:
DP iktidarı, ‘sivil ve asker
bürokrasi ile aydınlara karşı olumsuz bir tutum’ sergilemiştir. ‘Gerçek demokratik ilkelere uygun davranışlar
yerine, tek parti dönemine öykünen uygulamalara’ yönelmiştir. ‘Batı dünyası ile
ekonomik ve siyasal bütünleşmeye kesin bir inanç’ beslemiştir. Siyasî ve
ekonomik olarak Batı ve ABD ile bütünleşerek, Atatürkçülüğün ‘emperyalizm ile
uğraşma’ ilkesinin ortadan kaldırmış ve ‘NATO’ya kabul edilebilmek için Kore’ye
asker’ göndermiştir. Ayrıca ‘kimi Atatürk devrimlerine karşı olumsuz bir tutum’
sergilemiş, örneğin, ‘dil devrimine
açıkça karşı’ çıkmış, ‘dine karşı’
yumuşak davranmış, böylece ‘laiklik ilkesi’ne yara aldırmıştır. Bunların
yanında, DP’nin iktidarda gerçekleştirdiği ‘en önemli niteliklerinden biri,
halkla bütünleşmesi’dir. Öyle ki, ‘Cumhuriyet döneminin siyasal tarihinde ilk
kez halk ve özellikle köylü, iktidar üzerinde bir güce sahip olduğunun
bilincine’ varır.
DP iktidarının bu niteliklere bağlı
çalışmaları, kendisini ‘gerici’ diye suçlayan ‘devletçi-seçkinci’ gruplar
tarafından sürekli eleştirilir. Özellikle ‘sivil ve asker bürokratlar’ ile
‘aydınlar’ DP’nin gidişatından oldukça rahatsızdırlar. Bu kesimlerin
eleştirileri 1954 ve 1957 seçimlerinden sonra da devam etmiştir. Nihayet 27 Mayıs
1960 darbesi de aynı kesimlerce tertiplenmiş veya alkışlanmıştır.
Şimdi, İkinci Yeni’ye gelelim. İkinci
Yeni Hareketi’ni DP dönemi şiiri olarak görenler, DP’ye karşıt olanlardır.
Temel dayanakları ise, İkinci Yeni şairlerinin DP’ye karşı edilgen bir tavır
sergilemiş olmasıdır. Öyleyse, bu şiir hareketi, negatif bir oluşumdur ve
savaşılması gerekir. Gerek Attilâ İlhan’ın
“… Savaşı”, gerekse Asım
Bezirci’nin “…Olay”ı çıkarma sebepleri
budur.
İyi de, günümüzün “Cumhuriyet’in
kazanımcıları”na ne oluyor? Üstatları bu hareketle cenk eylemişken, İkinci Yeni
Hareketi hangi gerekçelerle kendi ‘tekel’lerine dönüşüyor?
(5 Şubat 2009, Milli Gazete)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder