6 Kasım 2019 Çarşamba

MİSTİK ŞİİRİN TONU

Hindu şair Kabir (1440-1518) L. Sami Akalın’ın hazırladığı “Hint Şiiri” antolojisinde (Saka Yay., İst., 1977) “doğuştan Müslüman, ruh bakımından da Hindu” ifadesiyle takdim edilir. Dokumacılık işiyle de meşhur olan Kabir, mistik bir şairdir. Şiirleri İslamiyetle Hinduizmin bireşimini yüklenmiştir.
Doğrusu son ifade hayli ilginç. İlginçlik, bu hususun Kabir’e mahsus olmadığı, diğer kavim mistik şairlerinin de benzeri bir senteze mültefit olmalarıdır. Yani, mistik Arap şairler Müslüman ve Arabî, Fars şairler Müslüman ve Farisî, Türk şairleri Müslüman ve Türkçü… Hatta hemen hepsi “kavmî”likle beraber, yaşadıkları çağın egemen siyasî inkırazına eklemlenmiş, elleri kalemli birer neferden kuvvet görünümü sunmuştur…
Bu genellemeyi iskat edecek bir örnekle karşılaşmadım şimdiye değil…
Neyse, Kabir’in şiirlerine bakalım bir de. Gerçekten de çerçevesi çizildiği gibi, hindû ve mistik: 
“Hindu’lar da
Müslümanlar da
Artık hiçbir
Ayrılığın gayrılığın
Kalmadığı
Sonumuz konusunda
Tam kafa dengi.”

“Tanrı içimde desem
Evrenin hatırı kalır.
Benim dışımdaki desem
O da yanılmak olur.
Gizli ve görülen dünyaları
Bölünmez tek varlık içinde
Yapan-eden o işte.”

Kabir’in “müslüman ülkelere” uzadığını belirtmiş Akalın. Bu muhakkak. Lakin, uzamasa da mistik duyuş ve düşünüşleri muharrik nokta olarak tayin eden hemen her şair, üç aşağı beş yukarı Kabir’in çektiği azap ve ıstırabı yüklenmiş olacak; onun tutumuna benzer bir tutumu yansıtacaktır.
Bu bağlamda aşağıdaki metnin, sözgelimi Türkiyeli her hangi bir sufi şairin vasatlarını yansıtmadığını kim iddia edebilir? Okuyalım: 
“Ne sofuyum ne zındık,
Ne kurallara göre yaşarım
Ne de duygularıma göre.
Ne söyleyen ne dinleyen,
Ne uşak ne efendi,
Ne esir ne bağımsız,

Ne taraflı ne tarafsız,
Hiçten uzak hiçe yakın,
Ne cennete gideceğim ben
Ne de cehennemin dibine.
Her iş gelir elimden ya
Bir baltaya sap olamadım,
Ne demek istediğimi
Az adam anlar az
Anlayan da
Sus-pus oturur.
KABİR’in peşinden koştuğu
Ne yapmaktır ne yıkmak.”

Kabir, mistik şiirin tonu için ‘net’ bir ayna.

Ankara, 5 Kasım 2019

Hiç yorum yok: