Neden ihtiyaç duydum, daha sonra belirteceğim, eski
dosyaları karıştırırken, "Başka neler yaptım, yapıyorum!" başlığı
altında vaktiyle sıraladığım aşağıdaki maddelerle karşılaştım:
ÇOCUKLUĞUMDA: Çobanlık, salyangoz
toplayıcılığı ve satıcılığı, meşe palamutu toplayıcılığı ve satıcılığı,
odunculuk, bahçecilik, ziraat işçiliği, istasyonda tren yolcularına su
satıcılığı, eskicilere aliminyum eski kab kacak satıcılığı, yumurta satıcılığı,
posta dağıtıcılığı (hatta okuma bilmeyen mektup sahiplerine mektup
okuyuculuğu), futbolculuk, öğrencilik, şairlik...
GENÇLİĞİMDE: Futbolculuk (Balıkesir
Demirspor), inşaat işçiliği, boyacılık, hazır dış sıva işçiliği, soğuk
demircilik, lokanta ve içkili restoran garsonluğu, marketçilik, büfecilik,
kırtasiye toptancılığı, muhabirlik, kitapçılık, seyyar fotoğrafçılık, haşlanmış
yumurta satıcılığı, daktiloda tez yazıcılığı, üniversitede 8 yıl öğrencilik,
şairlik...
GENÇLİK SONRASI: Öğretmenlik,
imamlık, bilgisayarda tez yazıcılığı, akademisyencilik (y. lisans civarında da
olsa), beceriksiz öğrenci ve akademisyenlere makale yazıcılığı, muhabirlik,
gazetecilik, köşe yazarlığı, radyo programı yapım ve sunuculuğu, televizyon
programı yapım ve sunuculuğu, taş döşeme işçiliği, metin yazarlığı, yazar
okulu hocalığı, kültürel projecilik, koordinatörlük, müdürlük, yayın
danışmanlığı, editörlük, şairlik...
Her birinin ayrı ayrı hikayesi
yazılabilir. Bunları yazmaya fırsat olur mu bilmem...
Yaşam öykümü bir şekilde renklendiren
bu iş ve uğraşlara, düşünsem başka meşgaleler de eklenebilir. Ama şimdi bunu
düşünmeme fırsat yok...
Peki, bunlar arasında, sözgelimi
hangi çağa denk düşenler etkileyici, dahası yakıcıydı? Bakın bunu
yanıtlayabilirim: "Gençliğimde" kategorisi...
Neden? Gayet basit nedeni, nedenleri!
Bir defa "gençlik" başlıbaşına bir neden olabilir. Fakat bundan daha
önemlisi, gençliğimizin bir darbe sonrası sürece tekabül etmesidir: 12 Eylül!
Gerçi benim bebekliğim 1960'lara,
çocukluğum 1970'lere denk düşer. Gençlik sonramız ise 1990'larla kesişir.
Nereden baksanız, her bir yanı darbelerle örülü bir hayat bizimkisi...
"Gençliğimde" kategorisindeki
işlerin yakıcılığı, yıkıcılığı demek ki darbeyi ve sonraki süreci daha ciddi
hissetmiş olmamızdan kaynaklanıyor.
Cidden böyle: Öncesine herhangi bir
ilgi ve alakamızın olmadığı, dahası "aldatılmış" yüzde 90 küsur
halkla birlikte (maalesef) hareket eder (darbeyi destekler!) bir zihin yapısına
sahip liseli bir öğrenci iken, darbeden üç beş yıl sonra, üniversitede okurken
akla karayı fark edip "okumuş cahil" olduk!
Darbe dönemlerinde hayat herc ü merc
ettirilir. İllegal yeni oluşum, normali farklı boyutlarıyla tacize
uğratır.
Gençliğimize kasteden darbe süreci,
doğal olarak bize pahalıya patladı. Kendisini yeniden inşa eden sistem,
"bir sağdan bir soldan" infaz etkinliklerine farklı soslar eklemeyi
de ihmal etmedi.
Sonuçta, şiir okuyup yazmanın,
ucundan kıyısından "İtiraza itirazım var" söylemine eklenmenin
ceremesi, bizi "okulsuz toplum"un bireyi olmaya doğru iteledi.
Çok şükür uçuruma iteleyemedi. Nice
bunalıma, inkıraza, acı sendroma rağmen, ayakta değil, hayatta kalmayı
başardık.
İşte en iyi şiirlerimi o dönemde
yazdım. Tan Tan Traska, Aşk Şiiri Sana, Korku Islığı... kitaplarım o dönemin
mahsulü.
Sadece şiirle olmadı yaşayabilmek
başarısı. Yaptığım, girip çıktığım işler de bana yordam oldu. İnşaat
işçiliğini, soğuk demirciliği, garsonluğu, kitapçılığı, seyyar fotoğrafçılığı,
haşlanmış yumurta satıcılığını, o yıllarda yaptım. Genel olarak İzmir, ama
özellikle Kemeraltı, İkiçeşmelik, Buca tanıklarım arasında. Şunlar
da: İkiçeşmelik-Karabağlar arasındaki yaya işe gidiş geliş güzergâhım, Buca
Evka'daki kaba inşaattan ibaret poşet pencereli odalarda geçen sıtmalı
gecelerim, "Malatyalı, Vanlı, Muşlu" inşaat işçisi arkadaşlarımla
yenen "helav - ekmek"ten ibaret yemeklerim...
Nereden nereye; bundan beş altı yıl
önce not aldığım hayatımda hangi işleri yaptığımla ilgili maddeleri, eski
dosyalar arasından çıkarma ihtiyacı hissettim. Neden mi? Okuduğum bir metin üzerine...
Şu maddeleri içeriyordu metin: Kafe (8 gün), emlakçı (2 ay), inşaat (2 ay), manav (10 gün), kafe
(2 ay), sanayi (8 ay), beyaz eşya servisi (1 ay), hal (50 gün), sanayi (10 ay),
inşat (devam)...
Bu maddeleri yazan ve açık kamuoyu
ile paylaşan kişi, her kim ise, başına gelen bir beladan yakınıyor, haksızlığa
uğradığını söylüyor, deyim yerindeyse imdat diliyor ve fakat her şeye rağmen
ayakta ve hayatta kalmanın mücadelesini veriyordu...
Beni alıp gençliğime götürüyordu...
Orada paketlenmiş vaziyette duran isyanlarımı, sükûnetlerimi, feryatlarımı,
ıstıraplarımı depretiyordu...
Darbeler sonrası dönemlerde oluyormuş
bunlar: At izi it izine karışıyor, kanunlar adalete hükmen galip icra ediliyor,
hayat herc ü merc ediliyor, canlar yanıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder