19 Haziran 2020 Cuma

GÖLGE ŞAİR TASARILARI-3

22

Ona, yatağındaki kin gibisin dedim. Fakat o bu cümlemi duymadı. Çünkü benimkisi bir iç konuşmasıydı. Hatta kalp konuşması. Öte yandan son zamanlarda yeraltından söyleyip yazıyordum. Adeta yeraltına çekilmiştim. Şanı Yücemiz buna mı zorlamıştı bizi? Cevap veremeyeceğim. Sözlerimin aleniyet cografyasında dolaşıma çıkmasını istemiyorum. Netlik ve kesinlik dünyası da bana göre olmaktan çıkalı hayli zaman oldu. Bu böyle. Bunun böyle olması Şanı Yücemizin kin yatağına halel getirmez. Bana ise korkuyu betimleme fırsatı doğurur. Size düşen mi? Zavallı okurlarım, siz, şair Primafasya Delphian bir takım tevatür söyleyip buralardan geçip gitti deme hakkına sahipsiniz. (Primafasya Delphian)

19 Haziran 2019

23

Kötülüğe dadanmıştı. Kötülüğün kendisini zenginleştirdiğini düşünüyordu. Çevresindeki dalkavuklar, kovalaklar, yalakalar, şakşak elli bilumum madrabazlar, onun bu eğilimini takdis ediyor, dahası, kalbini bürüyen kinden zehre körük çekiyordu.
Nihayet,  kötülük yoluyla iyiye sefer eylediğine inanmış, bu yolun zirveye yürümek bahsinde bir aşama anlamı taşıdığı zannına iman etmişti. 
Bense Başyüce Efendimizin bir düşüş, feci bir çürüyüş ile iç içe geçmiş bir hâle müptela olduğu kanaatindeydim. Gün geçtikçe de umudum yitiyordu. Efendi Hazretleri için artık yeniden bir canlanma çağı olmayacaktı. Böyle bir adam ancak yıkabilirdi, yakabilirdi.
Son zamanlarda bu ölümcül vak'anın günahlarına odaklanmıştım. Şiirimdeki inildeyişler, günahkâr efendimizin çıkardığı yangınlardan yankılanıyordu. (Yishar Hareven)
Ankara, 15 Ocak 2020

24

Rusya'yı Kaplayan Kuşkuculuk Sisi başlığını atmıştı yazar. Tashihini yaptığım kimi metinler birden çarpardı beni. O anlarda, iş icabı yaptığım okumalar, metnin sunduğu duygu değeri bağlamında keyfe dönüşürdü.
İşte, Rusya'yla ilgili satırların olduğu şu metin de bir anda sarsmıştı beni. Yazar zafer, coşku ve heyecanla başlayan bir sürecin, sahiplerinin beceriksizliği sonucu akamete uğramasını konu ediniyordu. Vaatler birer birer askıya alınmış, yavaş yavaş düş kırıklıklarına uğranılmıştı. Şöyle diyordu Lyons adlı yazar: "Kuşkuculuğun kalın, ıslak bir sis gibi Rusya üzerine yayılıp insanların derilerine işleyerek ta ruhlarına kadar gittiğini gördüm." Korkunç bir sosyoloji betimlemesiydi bu. Halkın şevk ve hevesinin nasıl kırıldığı hususu, toplumda gittikçe artan kuşkularla, bir yandan para ödüllü ihbarcılığın efsanevi anlatımıyla, öte yandan verilen orantısız ve şedit cezaların övgüsüyle yansıtılıyordu. Bu topyekûn alçalış sürecinin ruhunu şiirimle nasıl lanetleyebilirdim, bunu düşünüyordum? (İbrahim İshak)

Ankara, 26 Haziran 2019


Hiç yorum yok: