Üvercinka şurada dursun, Cemal Süreya’yla ‘güvercin’i sözün merkezine
yerleştiren bir başka ifade, yine şairin telaffuz etmiş olduğu “güvercin
curnatası”dır.
İlk bakışta okur avcılığı için kullanılan bir ifade gibi durur “güvercin
curnatası”. İlk bakışta iyi bir adlandırmadır bu da ve yine şairanedir. Gerçi
aşağıda göreceğiz, şair bu ifadeyi pek de iyilik sağlık olsun diye
kullanmamaktadır.
Bir defa, şuna bakalım, nedir “güvercin curnatası”, ne anlama gelir?
Güvercin sökünü, güvercin sürüsü!
Malum, Cemal Süreya’yla yapılan konuşmaların toplandığı kitabın da adı
yapılmıştı bu ifade, üstelik anlam kaymasına uğratılarak. (Güvercin Curnatası,
Haz. Nursel Duruel, YKY, İst., 1997) Şu var, Cemal Süreya güvercinle ilgili
yahut güvercini çağrıştıran bir ifade telaffuz etmeye görsün, bu hemen kitap
adı oluveriyor!
Peki,Cemal Süreya bu “güvercin curnatası” lafını ne zaman ve niçin söyledi;
buna bakalım isterseniz bir de. Üvercinka’dan 28 yıl sonra, şair bunu Ocak
1986’da Düşün Dergisi’nde Enver Ercan’a verdiği bir mülakatta söylüyor.
Enver Ercan’ın şaire İkinci Yeni’yle olan ilgisini sorması üzerine şöyle
diyor Cemal Süreya: “İkinci Yeni ben’im… Tabii, Ece’yi, Turgut’u, Sezai’yi,
Edip’i, Can’ı, Tevfik’i, Özdemir’i, Nihat’ı, Gülten’i, Hilmi’yi, Ergin’i,
Metin’i, Dağlarca’yı, Ahmet’i, Ahmet Arif’i, Mehmed Kemal’i, Şeyh Gâlib’i,
Nâzım’ı saymazsak… Yılmaz da var, Attilâ da, İsmet Özel de, Behram’lar da.
Berfe!” Ve şöyle devam ediyor: “Bu işler karışık geliyor bana. Zor sorular
sorma. Anam ağlamasın. / İkinci Yeni bir güvercin curnatasıdır. Ben en alçaktan
uçuyorum. Avcılardan değil, arkadaşlarımdan korktuğum için.”
Cemal Süreya’nın bu bol içerikli ve muzip cevabı, aynı zamanda İkinci Yeni
adlandırmasına karşı yapılmış itirazî (aksi) bir duruşu da ifade eder. Benzeri
bir duruşu, meşhur “Yaş ve Şiir Üstüne Söyleşi”de (Varlık Dergisi, Mart, 1983)
şöyle dile getirir şair: “… öyle bir noktaya geldi ki, artık yazılarda herkesin
tek tek adından çok ‘İkinci Yeni’ diye bir ad geçiyor… Kimdir bu ‘İkinci Yeni’,
kaç kişidir belli değil.” Cemal Süreya, devamını okursak, İkinci Yeni
adlandırmasından şikâyetçidir. Bunun sebebi, grup yahut topluluk olarak değil
de, ferden bilinmek, tanınmak arzusu olsa gerektir. Şair haklıdır, böyle bir
toptan (sürü, curnata) adlandırma ile bazı isimlere, hatta kim bilir, belki kendisine
de, haksızlık olacaktır.
Bu noktada, kimlerin İkinci Yeni şairi, kimlerin takipçi ve taklitçi olduğu
hususu elbette tartışılabilir. Muzaffer Erdost’un İkinci Yeni Yazıları (Onur
Yay., 1997)’nda olumlayarak zikrettiği takipçiler ile Asım Bezirci’nin İkinci
Yeni Olayı (Tel Yay., 1974)’nda tahfif ederek listesini verdiği taklitçileri
birbirinden ayırmak lazım tabii ki. Ama “güvercin curnatası” adlandırmasının
bizi getireceği yer burası değildir.
Kuşku yok, İkinci Yeni kadrosunda kimlerin bulunduğunu belirlemek toptancı
bir yaklaşımın kolaycılığı yanı sıra edebî kanonun keyfiyetiyle de ilgilidir.
Zira her ikisinin kapısı da toparlama, derleme, derdest etme gibi kelimelerle
tasvir edilebileceği gibi, unutma ve unutturmalara da kapı aralar…
Şu halde, belli bir gruba dâhil etsek de, şairleri öncelikle tek başlarına
ele almalı. Şunu bilelim, şairin öznelliğini bir tarafa bırakıp, topluluğun
vasatları ile sınırlı bir yaklaşıma yönelmek, akademik bir toplu kıyıma
dönüşebilir. Türk şiirinde bunun pek çok örnekleri vardır.
Bu yüzden, İkinci Yeni adlandırmasının görece artı değerinden istifade
etmiş bir şair olarak Cemal Süreya’nın bile toplu adlandırmaya ve toptan
yargılanmaya itiraz etmesini anlamlı bulmalıyız.
(İlk kez 16 Ağustos 2012 tarihli Milli Gazete'de yayımlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder