17 Ocak 2019 Perşembe

ŞİİR TAHLİLİ METODU AÇISINDAN MEHMET KAPLAN'IN "ŞİİR TAHLİLLERİ"


Türkiye’de sahasında bir ilke imzasını atan Mehmet Kaplan’ın “Şiir Tahlilleri” adıyla yayınladığı iki ciltlik  eserini metod açısından inceledik. Öğrendiklerimizi, yaptığımız tespitleri ve ulaştığımız sonuçları bu çalışmamızda bulacaksınız.


Yazar, “Şiir Tahlilleri”nde uyguladığı metodla ilgili bilgileri ilk cilde ait “Birinci Baskının Önsözü”nden başlayarak, diğer baskılara ait önsözlerde ve ikinci cildin ilk sayfalarında veriyor. Bu açıklayıcı ve aydınlatıcı kısımlarda yazarın neler söylediğini gözden geçirerek devam edelim:

“Hakiki edebiyat, edibin yazmış olduğu eserdir.”diyerek edebi eserin önemini vurgulayan Mehmet Kaplan, onun anlaşılması için “muayyen bir usule ve düşünceye göre” okunmasını tavsiye ederek metodu hakkında ilk açıklamayı yapıyor.

Edebi eserin tetkikinde müellifin şahsiyetini ve devri ön plana çıkaran Kaplan, müelliflerin şahsiyetlerini eserlerinden öğrenebileceğimizi ve “Devirlerin ve nesillerin de kendilerine has temleri ve üslupları olduğu” görüşünü savunur. Fakat “metin tahlili” devrin bütün sanatçıları için yapılmaz. O devri temsil eden kutup şair ve yazarlar bulunur. İşte ele alınacak olan onların münferit eserleridir.

Yazar, “metin tahlili” denen araştırma tarzının Batı’da ortaya çıktığını, bu arada eserleri estetik, psikolojik veya felsefi incelemelere tabi tutanların da bulunduğunu hatırlatıyor. Yaptığı tahlilleri incelediğimizde Kaplan’ın bu her üç bilgi dalından faydalandığını görüyoruz..
İlk hareket noktası olarak eseri seçen yazar, ona bir bütün olarak bakar. İncelemelerinde okuyucuyla eseri karşı karşıya getirir. Bu durum modern edebiyat araştırmacılarının da kabul ettiği bir tarzdır.

Kaplan’a göre eser “bir müellifin davranış tarzının ifadesidir.” Dolayısıyla burada sanatkarın şahsiyeti, biyografisi ve her türlü psikolojik, toplumsal durumları incelenecektir, fakat bunların tespiti de öncelikle eserden çıkılarak gerçekleştirilmelidir: “Bunu bulabilmek için esere bütün olarak bakmak, onun ruhunu kavramak, muhteva ve üsluba ait teferruatı bu ruha bağlamak icab eder. Edibin kainat, hayat, cemiyet, tabiat ve insan karşısında almış olduğu hususi tavırdan hareket etmek ve teferruattan daima ona varmak lazım gelir. Mevzu, kompozisyon, fikir, kelime, hayal, ahenk bir müellifin eserini vücuda getirmek için sarf ettiği ve kullandığı her şey, bize onun şahsiyetini ifşa eder.”bu yüzden bütün bunların didik didik edilmesi ve arka plana ait hususların keşfedilmesi gerekir. Kaplan bunu yapar.

Mehmet Kaplan’ın bir hareket noktası da “Devir Ruhu”dur. Batı’da gelişen bu anlayışı yazar tahlillerinde baş köşeye oturtmuştur.

Edebi metinde kullanılan her tür malzeme devrin de bir göstergesidir. Kaplan’a göre “devrin ruhu müellifin ruhuna, oradan eserine akseder.”

Kaplan’ın tahlillerinde üslüba da büyük önem verilir. Üslup da yazarın “ferdi veya içtimai davranış tarzının ifadesidir.” Bunun için metnin üslubunu iyice incelemelidir. Kendisi de ilk örneklerini verir. Ele aldığı şairlerin üslubunu ses dediğimiz en küçük birimine kadar inceler ve bunlardan sonuçlar çıkarır.

Metin tahlili, metinde bulunan her şeyi anlamlandırmak, yazarın şahsi davranış tarzına bağlamak, bütün ile arasındaki ilgiyi  meydana çıkarmak demektir. Bunun yanında sadece yabancı kelimelerin anlamlarını vermek, vezni ve şekli bulmak, edebi sanatları göstermek değildir. Bunlar metin tahlilinin ufak birer parçalarıdır.

Şiir tahlillerinde metinleri mukayeseli bir incelemeye tabi tutar Mehmet Kaplan. Gerek bir müellifin farklı gerekse farklı müelliflerin çeşitli eserlerini türlü yönleriyle mukayese eder. Çünkü mukayese “ devirlerin ve şahsiyetlerin orijinal taraflarını, tem ve üsluba ait müşahhas misaller vasıtasıyla çok güzel gösterir.

Toparlayacak olursak;
- Metnin kendi içinde incelenmesi,
- Müellifin ve devrin ele alınması,
- Metne hakim olan ruhun teşhiri,
- Bu ruhun ortaya konuluş şekli (Kompozisyon),
- Metnin üslubu,
- Metinlerin türlü yönlerden mukayesesi,
- Müellifin sosyal olaylar ve tabiat karşısındaki tavrı.

Mehmet Kaplan’ın geliştirdiği “metin tahlili” metodunun önemli kilometre taşlarıdır. Kaplan bunları ele alırken her türlü bilim dalından ve özellikle de psikanaliz ( Jung, H.A.  Murrey, Freud...) Felsefe (Jakspers, Marks, Eflatun, Aristo...), Sosyoloji gibi alanlardan oldukça faydalanır.

Yaşadığı dönemin ve kendi algılayış sisteminden olsa gerektir, Mehmet Kaplan, çok az bir toplumsal unsuru barındıran şiiri ve onun şairini sosyalizm ve komünizm çevresinde gezinen sıfatlarla tavsif eder. Bu yüzden eserine 1960-70 yıllarının şairlerinden bir kısmını da almaz. Haliyle belli bir kesimin büyük tenkitlerine uğrar. Metodunun temeline edebi eserin kendisini oturtan bir incelemeci için bu durum hiç kuşkusuz iyi bir durum değildir.

Fakat ne olursa olsun, Türkiye’de ilmi anlamda şiiri ele alıp yorumlayan ve bu yönde bir ilke imza ata Mehmet Kaplan’ın eseri büyük bir  önem arz etmektedir. Özellikle ikinci ciltle ortaya çıkan, bir akademisyenin güncel şiirle ilgilenmesi ve ona müdahale etmesi olayı, Kaplan’ı önemli kılan başka bir husustur.

“Şiir Tahlillerin”den ve Mehmet Kaplan’dan yola çıkan pek çok akademisyen, araştırmacı, yeni donanımlarla aynı yoldan yürümektedirler.


Hiç yorum yok: