Haysiyet abidesi Alfredo Traps, adını yaldızlarla yazmamıza fırsat tanıyan
eylemini gerçekleştirdiği gün, “kırk beş yaşında idi” ve “henüz göbeksiz,
sevimli, nazik” bir görüntü veriyordu. Usta bir yazarın hassas bakışları ise
ondaki “haşin gezici esnaf” tipini ortaya çıkarabilirdi.
Gezgin bir tekstil esnafı olarak Studebaker’ıyla yollardadır. Lakin ne olduysa olmuş, günün geç bir saatinde, bir yamacın başında arabası bozulmuştur. Traps tamircilerin “fidye-i necat” talebine maruz kalmaz inşallah…
Evi bir saatlik uzaklıktadır. İstese bir şekilde kendisini oraya
atabilecekken, şeytanın iğvası onu “dişine göre bir kız”la gönül eğlendirmeye,
bu uğurda geceyi yakınlardaki bir kasaba otelinde geçirme düşüncesine sevk eder.
İyi de, bakalım otelde yer var mı?
Otelci onu biraz ötedeki villaya yönlendirir. Zira villa sahibi zaman zaman
misafir kabul etmektedir. Tereddütler içinde, gidip villanın bahçesinde
oyalanmakta olan ihtiyar adama halini arz eder Alfedo. Hizmetçisi Simone’yi
saymazsak villada tek başına yaşayan dul adamdan “Geceyi burada
geçirebilirsiniz” yanıtını alır. Akşama başka konuklarının olacağını da ekler
ardından…
Ayrıntılarda boğulmayalım, ev sahibinin emekli bir hukukçu olduğunu biraz
sonra anlayacaktır kahramanımız. Evin kütüphanesinde gözüne çarpan “Cinayet ve
Ölüm Cezası”, “Roma Hukukunun Bugünkü Sistemi”, “Soruşturma Pratiği” gibi
kitaplar bunun için yeterlidir.
Villanın diğer konukları girer sonra anlatıya. Bunlar, “leş kargalarına”
benzeyen üç ihtiyardır. Vaktiyle “bir zangoç ya da baca temizleyicisi, hatta
lokomotif ateşçisi” olması ihtimali olan 77’lik Pilet; “Üst üste binmiş yağ
tabakaları ile kocaman bir et yığını”nı andıran, “biçimsiz yaratık” 82’lik
Kummer; kupkuru ve uzun boyu, yara izleri olan suratı, kartal gagasına benzeyen
uzun burnu, aslan yelesini andıran ak saçları ve sol gözüne takdığı monoklu ile
86’lık Bay Zorn…
Traps’ı gözlemlerinden ve tasarımlarından çekip alan cümle, ev sahibinin
“Bay Traps bizim küçük oyunumuza her halde katılacaklardır?” cümlesidir.
“Yalnız, bizim oyunumuz belki biraz garip görünür size.”
Oyun şudur: Dört ihtiyar, akşamları bir araya geldiklerinde, eski
mesleklerini oyun olarak oynamaktadır. Peki, eski meslekleri nedir bu yaşlı
kurtların? Şöyle açıklar ev sahibi: “Ben eskiden yargıçtım; bay Zorn Savcı, bay
Kummer ise avukat. Oyunda bir mahkeme kurar, yargılama yaparız.”
Friedrich Dürrenmatt’ın “Duruşma Gecesi” romanında düğüm bu noktada
atılıyor. İsterseniz romanın kurgusuyla cedelleşmeye bir ara verelim. Hatırlarsanız,
kış geceleri çocuklarımızı avutmak için icat edilmiş oyunlarımız arasında “Hakim
Savcı” oyunumuz vardır. “Hırsız Polis”, “Katil Kim?” gibi versiyonlarını
oynayanlarınız da olabilir. Dürrenmatt’ın kurgusunu okurken ister istemez bu çocuk
oyunlarına yolculuk yapıyorsunuz.
Bu arada, adalet, hukuk, mahkeme, tutukluluk, mahpushane, ceza, idam, infaz,
tahliye, beraat, vb. temalarıyla ilgili okuduğunuz pek çok metne atıflar
yapmanıza da fırsat tanıyor Duruşma Gecesi.
Fakat bu kurgusal metnin asıl atfı kimi yaşanmışlıklara, tanıklıklara, gözlemlere
dair oluyor maalesef…
Dürrenmatt’ın eseri bakalım bizim hangi gecemize projeksiyon tutacak...
Devamı için bkz. EHM OYUNU adlı yazımız.
Son bölümü için bkz. "Traps'ın Akıbeti Yahut Tuhaf Görünüşlü Bir Adalet"
Devamı için bkz. EHM OYUNU adlı yazımız.
Son bölümü için bkz. "Traps'ın Akıbeti Yahut Tuhaf Görünüşlü Bir Adalet"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder