Gümüşhane
taraflarından bir hikâye. Sadece hikâye değil, şiiri de var. Mizah sanatının
burçlarından bir yerden hey hey ediyor bize...
Hikâye,
itinin çalındığını iddia eden bir adamın hikâyesidir. Şiirse, itin başına
gelenlerin hicviyesi...
Paylaşayım...
İddia
sahibi, komşusunu itham etmektedir. İtham etmek bir yana, işi azıtmış, adli
makamları harekete geçirmiştir. Davaya, şimdilerde pek örneği kalmayan
"babacan" bir hakim bakar. Hakim babacan olur da ferasetli olmaz mı?
İlk soruyu iddia makamına (iftira makamı mı deseydik acaba?) sorar:
"Oğlum, köpeğini bu adamın çaldığını nereden biliyorsun, delilin var
mı?"
Davacının
delili ipe un sermek kabilindendir. Serer de namussuz!
Hakim
Beğ'in sorusuna verdiği cevaba bakın müfterinin, kelimesi kelimesine iktibas
ediyorum:
"Hakim
Beğ, benim itim, senden ey olmasın çok değerli hayvandı. Daha tüfeğimi ava
doğrultmadan ona doğru koşar avı havada yakalar bene getirirdi. İtin şöhretini
duyan bu adam, iti bana sat diye çok peşimde dolandı. Satmadım. O yüzden bu
çalmıştır."
Hadise
bu noktadan sonra nereye gitti, kayıtlarda yok. Hakim Bey, aldığı cevabı nasıl
değerlendirdi, şapşal adama hangi mukabelede bulundu bilmiyoruz.
Belki
tutup kulağından, okkalı bir sin kef te re eşliğinde, bu sefih herifi attı
kodese. Belki de, değmez deyip, hadi oğlum, kumda oyna, itini başka kapılarda
ara mealinde cümleler söyleyip, davacıyı defetti. Zanlı koltuğunda oturan
"komşu"ya yönelik bir harekete geçmediğine ise eminim...
Evet,
hikaye aşağı yukarı bu bilgileri sunuyor bize. Bir de, itin başına başka bir
takım şeyler geldiğini hissettiriyor. İt sahibi densizin de bilmediği şeyler
üstelik...
Nedir
bunlar der, soru işaretleriyle üstüme gelirseniz, size şiirle karşılık
vereceğim...
Ben
"hikâye" dedim ama, yaşanmış mıdır yoksa kurgu mu, bilmiyoruz.
Kimbilir, belki de bir hayat-ı hakikiye mahsulüdür. Bunu öğrenme imkanımız da
yok maalesef... Zira kaynak eser de bu bahiste bir ipucu vermiyor...
Özetlemeye
çalıştığım ve "Senden Eyi Olmasın" başlığını taşıyan hikâyeyi Savaş
Dursun'un (Bu ne güzel isim böyle!) "Kuzeydoğu'dan Mizah ve Duygu
Esintileri" adlı kitabının 156. sayfası üzerinden aktarıyorum.
"İklimi Soğun Yöremin Yüreği Sıcak İnsanlarına" ithafını kitabın
kapağından giren Savaş Dursun, bu eserinde, Erzurum, Gümüşhane, Bayburt gibi
Kuzeydoğu Anadolu coğrafyasından derlemeler yapmış. Hikâyeler, şiirler,
muhtelif fıkralar, hatta fotoğraflar... İsmat Yayınları'nın üçüncü kitabı
olarak 2008'de, 393 sayfalık bir yekun halinde Ankara'da yayımlanmış kitap.
İsterseniz
tekrar şu it meselesine gelelim...
İtinin
başına ne geldiğini bilmeden komşusunu suçlayan ve onun derdest edilmesi için
ortalığı velveleye veren, akabinde adli makamları suizanlarının emrine kul
kılmaya çalışan müfteri daha sonra öğrenmiş midir bilmiyoruz. Fakat biz,
kitabın 157. sayfadaki "Karakuş Destanı" adlı manzumeden hadiseye
kolaylıkla vakıf olabiliyoruz.
Şimdi
gelin S. Faik Sungurlu imzalı bu altı dörtlükten oluşan destanı okuyarak,
işin aslıyla faslı arasındaki sırrı kavramaya çalışalım:
Daha
bu sabah çıkmıştı ava,
Avdette
postunu verdi Karakuş.
Tilki
tavuşanı dağda kaçırdı,
Kalıbı
dinletti köyde Karakuş.
Kapı
kapı sokaklarda gezerken,
Bir
lokma ekmeğe bin "hu" çekerken,
Son
günlerde saadete ererken,
Kuyruğu
titretti koca Karakuş.
Granit
düşünür matemin çeker,
Arkadaşı
Coli göz yaşı döker,
Çaldo
Hasan ağlar hicranla gezer,
Tavuşan
aşkına gitti Karakuş.
Yoldaşların
hep el ele verdiler,
Na'ş
üstüne merasime geldiler,
Komşu
kelplerine haber saldılar,
Birden
bire yuvarlandı Karakuş.
Toplanmalı
taziyeye gitmeli,
Diyetini
kimden tazmin etmeli,
Ölümün
tilkiye gerçi teselli,
Post
alırken postu verdi Karakuş.
Sungurlu
destanın dizer hem güler,
Okuyan
kadınlar hayretle dinler,
Zeki
korkusundan Calo'yu ipler,
Bu
da günün son vakası Karakuş.
Evet,
bu kadar. Hayatta neler olmuyor. Edebî metinler de olmasa, bunların bir kısmına
vakıf olamayacağız. Vakıf olmak ne kelime, hayat ve hakikat namına iki çift laf
edemeyeceğiz. İt dalaşı yapanlara, post kavgasına dalanlara küpe niyetine,
bitirelim...
Ankara,
6 Nisan 2019.
1 yorum:
Kaleminize sağlık kıymetli hocam
Yorum Gönder