3 Ekim 2019 Perşembe

REİS BEY: MERHAMETE İLTİCA İÇİN...

Şiir, hikâye, roman, monografi, makale, gazete fıkrası, inceleme, senaryo, nutuk gibi eserlerinin yanı sıra, Necip Fazıl Kısakürek’in ölümsüz eserler verdiği bir başka alan tiyatrodur. Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Sabırtaşı, Para, Nâm-ı Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Ahşap Konak, Siyah Pelerinli Adam, Ulu Hakan Abdulhamid Han, Yunus Emre, Kanlı Sarık, Mukaddes Emanet, İbrahim Edhem, Kumandan ve Sır, üstadın bu türdeki eserleridir.
Bunlardan bir kısmı sinemaya da uyarlanmıştır. Örneğin, bu yazımızda ele alacağımız Reis Bey, Mesut Uçakan tarafından 1989’da sinema filmi haline getirilmiştir.
Reis Bey, bu sezon Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından sahneliyor. Milli tiyatromuzun bu güzide eserini izlemek için koca bir sezon var önümüzde…
Bağışlama, merhamet ve şefkat… Allah’ın Rahman ve Rahim (Rahmet) isimlerinden mülhem bu kavramlar, Reis Bey’in lügatinde yoktur. Lügatinde ve fiillerinde… Hatta, bu kavramdan tiksinti derecesinde nefret eder. Kanunlara son derece bağlı bu ağır ceza mahkemesi hâkimi, kararlarını acımasızca uygulamaktan çekinmez. Yeter ki eldeki deliller ile sanığın suçlu olduğuna dair bir şahsi bir kanaate varsın…
Mesela idamlık elbisesini över ve şunları söyler:  “Seni biçen terziye ne mutlu! Cemiyette bir kişiyi korumak için bin kişiye bu elbiseyi giydirmek lazım!”
Kendisinden merhamet dileyenlere verdiği cevaplara bakın bir de: “Merhamet: Ağızların iğrenç sakızı… Merhamet: İdamlık suç! Asıl öğretilecekleri öğretemediklerimiz sıra merhamete gelince dillerine sakız ediyor!”
Reis Bey, anne katili olmakla yargılanan bir genci, savunma makamının bütün itirazlarını reddedip kanuni dayanaklara ve kendi zanlarına uyarak idama mahkûm eder.
Bu süreç içinde geçen diyaloglar Reis Bey’in tahlili için kayda değerdir:
Reis Bey: Gözyaşı suçun rengidir, soldurmaz!”
İdamlık Genç: “Kaybettiğim siyah ceketim için sırtıma biçtiğiniz elbiseyi seyretmeye mi geldiniz? Siz ağlayamazsınız, ağlayabilseydiniz asamazdınız! Mühürlü kalbinizin bir gün açılmasını dilerim!”
Reis Bey, -Hakikate uzak bütün insanlar gibi- hükmünde yanılmıştır. Zanlı gencin infazından sonra asıl suçlu teslim olmuş, işlediği cinayeti itiraf etmiştir.
Gerçeğin ortaya çıkması, Reis Bey’i “Kasaptan af dileyen koyun gibi” yapmıştır. Verdiği kararın yanlış olduğunun ortaya çıkması hayatını altüst etmiş, onu derinden sarsmıştır. Bu arada görevinden de istifa etmiştir.  Artık Reis Bey bambaşka bir şahsiyet haline gelmiştir: Merhamet ve gözyaşı abidesi…
Şimdi hayatını merhametin yaygınlaşmasına hasreden Reis Bey,  vaktiyle idamına hüküm verdiği gencin de mekânı olan kahvehaneye devam etmeye başlar. Bu mekânın müdavimlerine merhameti anlatır. Zaman içinde bu çevrede büyük güven kazanır. Tam da böyle bir sürecin zirve bir sahnesinde, söz konusu mekân polis tarafından basılır.  Reis Bey bu mekânın müdavimlerini merhamete davet etmekte ve kendilerinden oluşacak bir “Gözyaşı Çetesi” kurmaktadır. Fakat, baskın sırasında bir müdavim, elindeki uyuşturucuyu Reis Bey’in cebine atar. Sonuçta, kolları kelepçelenen Reis Bey, bir zamanlar hâkimi bulunduğu mahkemeye sanık olarak geri döner…
Oyunun nihayetinde Reis Bey’in cebine uyuşturucu koyan kişi suçunu itiraf etmiş, böylece adalet yerini bulmuştur. 
Reis Bey, ‘Rahmet’in ‘muharref’e (tahrîf edilmiş, değiştirilmiş, bozulmuş olana) galebe çaldığı bir oyundur. Hakikatin apaçık ortada olduğuna dair bir temsildir. Necip Fazıl, şu İlahî Kelam’ın hatırlatıcısı olmuştur Reis Bey’le:
“Mesajlarımıza inananlar sana geldiklerinde de ki: ‘Size selâm olsun! Rabbiniz rahmet ve merhameti kendisine ilke edinmiştir, böylece sizden biri bilgisizlikten dolayı kötü bir fiil işler ve sonra tevbe edip dürüst ve erdemlice bir hayat yaşarsa O[nun] çok affedici ve rahmet kaynağı [olduğunu görecek]tir.” (Kur’an, 6/54, Muhammed Esed - Kur’an Mesajı, s. 235)
Özer Tunca yönetiminde, geçmiş yıllarda Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu tarafından oynanan ve yüksek başarı sunulmuştu Reis Bey… O zaman, Bursa’daki başarısını tebrik eden bir yazı yazmıştık.
Şimdi yine Özer Tunca yönetiminde, Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından Büyük Tiyatro’da, Ankaralılara sunulurken, geçmiş tebrik yazımızı da güncellemiş oluyoruz.
Vaktiyle yazdığımız yazıyı “Son bir not” diyerek, şöyle bitirmişim: “Oyunun finalinde (Bu bölüm tiyatroda acaba dikkatimden mi kaçtı, çünkü sonraki günlerde, Mesut Uçakan tarafından yapılan sinema filmi versiyonunda fark ettim.) Reis Bey, İstanbul Barosu tarafından “Adalet ve Merhamet” timsali olarak bir plâketle taltif edilir. Son dönemdeki tutumlarıyla, halk karşıtlığı ve darbe yanlılığı gibi intibalarla gündeme gelen ve tepkileri üzerine çeken İstanbul Barosu yetkililerini, bu oyunu seyre davet etmek bir vazife olsa gerektir…”
Madem güncelleme yapıyoruz, bu yazımıza da bir “Son not” ekleyelim: Hak, hukuk, adalet bağlamlarında feryatların arzı arşınladığı bir vasat üzereyken, bizi bu itibarsızlık ortamından çekip kurtarma imkân ve ihtimali olanlar, -sanırım onlardır bu ortamın müsebbipleri- tez elden Reis Bey’i izlesinler…
Hele hele Necip Fazıl’ın paltosundan çıktığını iddia edip de Reis Bey’in dünyasından bî-haber olanlar…

2 yorum:

Maarslan dedi ki...

Eyvallah

Maarslan dedi ki...

Eyvallah, teşekkürler efendim