Şiir, hikâye, roman, monografi,
makale, gazete fıkrası, inceleme, senaryo, nutuk gibi eserlerinin yanı sıra,
Necip Fazıl Kısakürek’in ölümsüz eserler verdiği bir başka alan tiyatrodur.
Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Sabırtaşı, Para, Nâm-ı Diğer Parmaksız Salih,
Reis Bey, Ahşap Konak, Siyah Pelerinli Adam, Ulu Hakan Abdulhamid Han, Yunus
Emre, Kanlı Sarık, Mukaddes Emanet, İbrahim Edhem, Kumandan ve Sır, üstadın bu
türdeki eserleridir.
Bunlardan bir kısmı sinemaya da
uyarlanmıştır. Örneğin, bu yazımızda ele alacağımız Reis Bey, Mesut Uçakan
tarafından 1989’da sinema filmi haline getirilmiştir.
Reis Bey, bu sezon Ankara Devlet
Tiyatrosu tarafından sahneliyor. Milli tiyatromuzun bu güzide eserini izlemek
için koca bir sezon var önümüzde…
Bağışlama, merhamet ve şefkat…
Allah’ın Rahman ve Rahim (Rahmet) isimlerinden mülhem bu kavramlar, Reis Bey’in
lügatinde yoktur. Lügatinde ve fiillerinde… Hatta, bu kavramdan tiksinti
derecesinde nefret eder. Kanunlara son derece bağlı bu ağır ceza mahkemesi
hâkimi, kararlarını acımasızca uygulamaktan çekinmez. Yeter ki eldeki deliller
ile sanığın suçlu olduğuna dair bir şahsi bir kanaate varsın…
Mesela idamlık elbisesini över ve
şunları söyler: “Seni biçen terziye ne
mutlu! Cemiyette bir kişiyi korumak için bin kişiye bu elbiseyi giydirmek
lazım!”
Kendisinden merhamet dileyenlere
verdiği cevaplara bakın bir de: “Merhamet: Ağızların iğrenç sakızı… Merhamet:
İdamlık suç! Asıl öğretilecekleri öğretemediklerimiz sıra merhamete gelince
dillerine sakız ediyor!”
Reis Bey, anne katili olmakla
yargılanan bir genci, savunma makamının bütün itirazlarını reddedip kanuni
dayanaklara ve kendi zanlarına uyarak idama mahkûm eder.
Bu süreç içinde geçen diyaloglar
Reis Bey’in tahlili için kayda değerdir:
Reis Bey: Gözyaşı suçun rengidir,
soldurmaz!”
İdamlık Genç: “Kaybettiğim siyah
ceketim için sırtıma biçtiğiniz elbiseyi seyretmeye mi geldiniz? Siz
ağlayamazsınız, ağlayabilseydiniz asamazdınız! Mühürlü kalbinizin bir gün
açılmasını dilerim!”
Reis Bey, -Hakikate uzak bütün insanlar
gibi- hükmünde yanılmıştır. Zanlı gencin infazından sonra asıl suçlu teslim
olmuş, işlediği cinayeti itiraf etmiştir.
Gerçeğin ortaya çıkması, Reis Bey’i
“Kasaptan af dileyen koyun gibi” yapmıştır. Verdiği kararın yanlış olduğunun
ortaya çıkması hayatını altüst etmiş, onu derinden sarsmıştır. Bu arada
görevinden de istifa etmiştir. Artık
Reis Bey bambaşka bir şahsiyet haline gelmiştir: Merhamet ve gözyaşı abidesi…
Şimdi hayatını merhametin
yaygınlaşmasına hasreden Reis Bey,
vaktiyle idamına hüküm verdiği gencin de mekânı olan kahvehaneye devam
etmeye başlar. Bu mekânın müdavimlerine merhameti anlatır. Zaman içinde bu
çevrede büyük güven kazanır. Tam da böyle bir sürecin zirve bir sahnesinde, söz
konusu mekân polis tarafından basılır.
Reis Bey bu mekânın müdavimlerini merhamete davet etmekte ve
kendilerinden oluşacak bir “Gözyaşı Çetesi” kurmaktadır. Fakat, baskın
sırasında bir müdavim, elindeki uyuşturucuyu Reis Bey’in cebine atar. Sonuçta,
kolları kelepçelenen Reis Bey, bir zamanlar hâkimi bulunduğu mahkemeye sanık
olarak geri döner…
Oyunun nihayetinde Reis Bey’in
cebine uyuşturucu koyan kişi suçunu itiraf etmiş, böylece adalet yerini
bulmuştur.
Reis Bey, ‘Rahmet’in ‘muharref’e
(tahrîf edilmiş, değiştirilmiş, bozulmuş olana) galebe çaldığı bir oyundur.
Hakikatin apaçık ortada olduğuna dair bir temsildir. Necip Fazıl, şu İlahî
Kelam’ın hatırlatıcısı olmuştur Reis Bey’le:
“Mesajlarımıza inananlar sana
geldiklerinde de ki: ‘Size selâm olsun! Rabbiniz rahmet ve merhameti kendisine
ilke edinmiştir, böylece sizden biri bilgisizlikten dolayı kötü bir fiil işler
ve sonra tevbe edip dürüst ve erdemlice bir hayat yaşarsa O[nun] çok affedici
ve rahmet kaynağı [olduğunu görecek]tir.” (Kur’an, 6/54, Muhammed Esed - Kur’an
Mesajı, s. 235)
Özer Tunca yönetiminde, geçmiş
yıllarda Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu tarafından oynanan ve
yüksek başarı sunulmuştu Reis Bey… O zaman, Bursa’daki başarısını tebrik eden
bir yazı yazmıştık.
Şimdi yine Özer Tunca yönetiminde,
Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından Büyük Tiyatro’da, Ankaralılara sunulurken,
geçmiş tebrik yazımızı da güncellemiş oluyoruz.
Vaktiyle yazdığımız yazıyı “Son bir
not” diyerek, şöyle bitirmişim: “Oyunun finalinde (Bu bölüm tiyatroda acaba
dikkatimden mi kaçtı, çünkü sonraki günlerde, Mesut Uçakan tarafından yapılan
sinema filmi versiyonunda fark ettim.) Reis Bey, İstanbul Barosu tarafından
“Adalet ve Merhamet” timsali olarak bir plâketle taltif edilir. Son dönemdeki
tutumlarıyla, halk karşıtlığı ve darbe yanlılığı gibi intibalarla gündeme gelen
ve tepkileri üzerine çeken İstanbul Barosu yetkililerini, bu oyunu seyre davet
etmek bir vazife olsa gerektir…”
Madem güncelleme yapıyoruz, bu
yazımıza da bir “Son not” ekleyelim: Hak, hukuk, adalet bağlamlarında
feryatların arzı arşınladığı bir vasat üzereyken, bizi bu itibarsızlık
ortamından çekip kurtarma imkân ve ihtimali olanlar, -sanırım onlardır bu
ortamın müsebbipleri- tez elden Reis Bey’i izlesinler…
Hele hele Necip Fazıl’ın
paltosundan çıktığını iddia edip de Reis Bey’in dünyasından bî-haber olanlar…
2 yorum:
Eyvallah
Eyvallah, teşekkürler efendim
Yorum Gönder