Haşşâk için, “Burası Dicle ve Fırat arasında Cezîre bölgesinde bulunan bir
vadi ya da nehirdir.” der tarih kitapları. Bazıları da vadiyi kenara koyup
nehri ön plan çıkarırlar. Her neyse, tarihi kayıtlara göre, Tağlib kabilesi ile
Kays kabilesi arasında 689’da yaşanan “Yevmu’l-Heşşak” (Yevmü’l-Arâkım, Yevmü
Sincâr; Heşşâk Savaşı) burada cereyan etmiştir. “Taraflar Tellü’l-Heşşâk’da
Havanın kararmasına kadar süren savaş sonrasında karargâhlarına çekildiler.
Ertesi günü de sabahtan akşama kadar savaş devam ettiyse de taraflar, havanın
kararmasıyla birbirlerinden ayrıldılar.” Gündüz sürüp gece ara verilen bu
savaşın sonunda EmevÎ yanlısı Tağlib kabilesi galip gelir.
Muâviye b. Ebû Sufyan’ın şairi Kâ‘b b. Cuayl et-Tağlibî’nin de mensubu
olduğu Tağlib kabilesi, daha sonra “Musul topraklarında Dicle’nin batı
yakasında kalan Kuheyl mevkiinde yapılan şiddetli savaşta” rakiplerine
yenilecektir.
Savaşlar böyledir, galibi yoktur, bir yenersin bir yenilir…
Bu yüzden, sözü savaşlar üzerinden sürdürmenin bir anlamı yok.
Belki şu kadarını konu edinebiliriz, savaşlarda verilen zayiatı; verilen
canları, alınan yaraları, bereleri…
Cümlemi eksik söyledim, şairler bu kadarını konu edinebilir, edinmelidir.
*
Yaşadığı yahut tanık olduğu ölüm kalım mücadeleleri karşısında Muâviye
taraftarı şair Kâ’b b. Cuayl’in nasıl bir tavır sergilediği bu anlamda merak
konusudur. Bî-taraf olmadığını sanıyorum, zira kabileci bir zihniyetle etiketli
olduğu ortada.
Geçip de Haşşâk nehri kenarında ayın nehre yansımasına şiirler yazacak
değil ya! Keşke öyle yapsaydı!
*
Savaş ve akrabası haller karşısında bugünün şair piyasası ne âlemde?
Doğrusu bir vasattan söz etmek mümkün değil: Ya taraftarı olduğu mensubiyet
ağının körleştirici ortamında debelenip duruyorlar yahut da içine daldıkları
havuzda boğulup gidiyorlar…
Her halükârda fillerin tepişmesine yakıt taşıyorlar…
Oysa onca can yangını yaşanıyor tepişmeler sırasında. Nice bin mazlumluk
ortaya çıkıyor. Gönüller yaralanıyor, kalpler kanıyor…
"Yeni Emevi çağında, tâbiyetlerini hoşnut kılacak sözleri biteviye
çiğneyen ve dişleri arasından şehvetengiz "oh"lar fışkıran şuaradan
ne bekliyorsunuz?" diye bir soru sorabilirsiniz bana.
Peki, derim, ya ötekiler?
Demek ki bütünüyle ifsat olmuş bir güruhla karşı karşıyayız.
Akılların iptal, şuurların iflas ettiği, ötekiyle berikinin aynı çiftlikte
serkeş kesildiği bir vasat...
Haşşâk seyri bir yana cesetlerin üstünde şiir kokluyor şuara...
2 yorum:
😥👍
Haşşâk seyri bir yana cesetlerin üstünde şiir kokluyor şuara....
Muhteşem....
Yorum Gönder