4 Şubat 2020 Salı

İKİNCİ BİR BOŞÇAVUŞUN TÜRKÜSÜ


Sürüp giden hüznün tam orta yerinde, ansızın belediye çavuşluğuna dönüveren bedenim, çalıp durduğum ıslığın farkına varmamış olacak ki, ha oraya ha buraya sallanıp duruyormuş.
Öyleymiş, yani duruyormuş, çünkü beni uzaktan takip eden yalnız suratlı bir adam, ki onun adının başına  buralarda yazar mazar gibisinden laflar ekliyorlar, beni öylesine oynatmış ki kalemiyle, ha yıkıldı, ha yıkılacakmışım. Gördüğünüz gibi, kendimde değil, hep başkaymışım, başkasındaymışım...
Hani, iş yine öttürmekten açılacak. Ağzımda ıslık yerine bu kez bir düdük bulunmaktaymış. Ama ne düdük. Benim ağzımda durmaktaymışsa da, ben öttürmekteymişsem de, bunlar tümüyle görüntüyü kurtarmak için olagelen, oldurula gelen şeylermiş. Aslında öttürdüğüm düdüğün orada, ağzımda, dudak ve dişlerimin arasında oldukça iğreti durmaklığından da anlaşılmalıymış ki, benim dilime takılı kalan bir çataldan başka bir şey değilmiş. Böyle olmakla birlikte, benim ona sımsıkı sarılıp sahiplenmiş olmam ise, neyle açıklanırsa açıklansın,  hikâyeden başka bir şey değilmiş.
Aranızdan birileriniz, hemşehrim, uzaktan konuşma, zaten duymuyoruz senin mırıltını diyor, değil mi? Öyledir ve doğrudur, uzaktan konuşmayı severim, bağırmayı asla! Dil dediğiniz şey, bir miktarcık da mırıldanmaktan ibarettir. Yoksa, ne dil kalırdı geriye, ne de dilin kemiği. Ama siz sanıyor musunuz ki, ben böyle konuşurken hep işkembeden dem vuruyorum, hayır ve sürekli hayır, beni susturamazsınız, şorlaya şorlaya akıp duran bir ırmak olup durmaktayımdır.
Şu halde, ıslığımın ve ona eşlik eden mırıltılarımın hatırını iyi saymalısınız. Aksi bir durum, sizi de, beni de yardan edecektir ki, geride ne yar ne de ser kalacaktır.
Nerede kalmıştık? Belediye çavuşluğumda! Haydi bakalım! Çocuklar! Parktan dışarı! Yuh olmasın memleketin hainlerine!
Başkanımı taşlatmam!

(İlk kez Likâ Edebiyat dergisinin 15 Ekim 1999 tarihli 19. sayısında yayımlanmıştır.) 
Bu metni okuyan şunu da okuyor: Bir Boşçavuşun Türküsü
Bu menti okuyan şunu da okuyor: Boşçavuş Söylüyor



1 yorum:

bozkurt dedi ki...

Maşallah güzel, akıcı bir yazı👍