soylu sabrımıza ne edebilirsiniz?
ki karadır kanlı dişleriniz,
ısırsanız: çakallığınıza diyeceğimiz; doğrudur, yok!?
biliyoruz kin ve nefret duygularımızı, boşuna değil elbet...
bir parça et, alın o kadar da kan, çıkıp gitsin bizden, size... ya sonra?
sonra birikir bilenmişliğimiz, bir güzel depreşme belirir, büyür
keskinleşerek özgürlüğe türkümüz ,
dağlar gibi...
olur bir gün sığmayız o görkemli bedene, nasıl bir coşkuyla taşarız ama?
köpürür içimizin alevi, sarar her bir yanı heyecan dalgaları, kabarır
fırtınalarımız...
görkemli bir şenlik alır bizi, savurur oradan oraya, ne kahkahalar, ne
şamatalar, ne günler geceler süren kutlu zafer anları, ne ilkbahar doğumları
ah...
umutluyuz, sözün ve eylemenin sahibi çünkü bizimle...
adıyla O’nun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder