Babalar ve Oğullar’da Turganyev’in kurduğu ilk çatışma Bazarov ile Pavel
Petroviç arasındadır. Şimdi bu iki zıt kutbu tanıyalım:
Romanın asıl kişisi olan Bazarov yuvarlaklaşamamış bir tiptir. Hatta
romanın tek tipidir. Anlatıcı onu romanın 23. sayfasında ortaya çıkarır.
Sırtında uzun, püsküllü bir paltosu vardır. Elleri kırmızı ve çıplaktır. Uzun
boyludur, uzun, zayıf, geniş alınlıdır. Burnunun üst kısmı basık, ucu sivridir.
Yüzü yeşilimtrak iri gözlerle aydınlanmıştır. Kum renginde, sarkık favorileri
vardır. Dudaklarındaki gülümseme ona sakin bir bakış vermektedir. İlerleyen sayfalarda onun kulaklarının ince,
başının kasketli, sarı, uzun, gür saçlı ve geniş kafalı olarak da tanıyacağız.
Nihilist olduğunu öğrendiğimiz Bazarov, haliyle her şeye, romantizm, şiir,
resmiyet, nikah, müzik, liberalizm, materyalizm, ilerlemecilik, milliyet,
yüksek makam, resim, kadın, aşk, gelecek, namus gibi duyguları kaale almaz.
Fizikle ve doğal bilimlerle uğraşır. Nabakov, Bazarov için, “... yirmi
yaşlarının ötesine geçebilse (...) romanın çevreni ötesinde, büyük bir
olasılıkla önemli bir toplumcu düşünür, tanınmış bir doktor ya da etkin bir
devrimci olurdu.” (Nabakov, Edebiyat Dersleri, s. 165) demektedir.
Pavel Petroviç’e gelince, o, romanın mühim kahramanlarından Arkadiy’in
amcasıdır. Aristokrat birisidir. Vaktiyle muhafız alayında subaylık yapmıştır.
Anlatıcı onu ilk kez orta boylu, takım elbiseli, kravatlı, rugan çizmeli olarak
tanıtır. Kırk beş yaşlarında gösterir. Saçları kısa ve ağarmış, fakat gümüş
gibi parlaktır. Yüzü kuru, fakat buruşuk değildir. Eskiden çok yakışıklı olduğu
bu halinden bellidir. Gözleri badem biçiminde ve kapkara, ışıklıdır. Vücudu
dimdiktir. Tırnakları uzun, pembe ve bakımlı, eli kar beyazı gibidir. Güzel
kokulu bıyıkları, beyaz dişleri, hep tıraşlı bir yüzü vardır. Avrupalılar gibi
olmayı tercih eder ve İngiliz modasını takip eder.
Petroviç’i, romanın bir bölümünde, yeğeni Arkadiy anlatır. Böylece onun
çocukluğu ve gençliği hakkında da bilgi sahibi oluruz: Çocukluktan beri
yakışıklıdır Petroviç. Kendine güvenen, her şeye alaycı bir tavırla bakan,
bazen başkalarını iğneleyerek nükteler söyleyen bir kişidir. İlk gençliğinde kadınlar
onun için deli olurlar. Herkes onu el üstünde tutar. O şımarır. Yirmi sekizinde
yüzbaşı olur. Kendisini parlak bir gelecek yerine Petersburg’un kibarlar
çevresinde Prenses N’nin karşılıksız aşkına bırakır.
Pavel’i romanın sonlarında zayıflamış olarak görürüz. “Son Öykü” bölümünde
de Dresten’de, elli yaşlarında, saçları hemen hemen ağarmış, damla hastalığına
tutulmuş hissini veren, yakışıklı bir adam olarak karşımıza çıkar.
Pavel’in cesaretli, becerikli birisi olarak kurgulandığını, zevk sahibi, kibar,
beyefendi bir halinin bulunduğunu, düzenden hoşlandığını bilmem hatırlatmağa
lüzum var mı?
Genel olarak özelliklerini tanıdığımız bu iki şahsın çatışması romanın
olmazsa olmaz çatışmalarından birisidir. Daha ilk tanışmada Bazarov’a elini
vermeyen Petroviç, onun kendilerinde misafir olarak kalmasını istemez. Bunu
Nikolay Petroviç’e, “O uzun saçlıyı burada misafir edeceksin demek?” (s. 39)
diyerek hissettirir. Bunun yanında, Bazarov da Pavel’den hoşlanmaz. Arkadiy’e,
“Amcan azıcık kafadan sakat!” (s. 41) diyerek tavrını belli eder.
Bazarov’un olmadığı bir ortamda, Arkadiy’e, arkadaşının kim olduğunu soran
Pavel, “nihilist” sözünü duyunca irkilir ve küçümser.
Bazarov’a karşı içinde gizli bir kin duyan Pavel, onun sınır tanımayan
tavırlarına soylu bir kişi olarak katlanamayacak durumdadır. Alman ve Rus bilim
adamları ile ilgili bir tartışmada Bazarov ile Pavel Petroviç ilk kozlarını
paylaşırlar. Bu tartışma sırasında Bazarov nihilist görüşlerini arka arkaya
sıralar. Taşra aristokratlarını şımartmaya niyeti olmadığını da belirtir.
Süreç içerisinde herkes Bazarov’a alışırken, Pavel onun varlığından nefret
etmeye başlar. Onu kendini beğenmiş, küstah, hiçbir şeye değer vermeyen adi bir
insan sayar. “O hekim bozuntusundan nefret ediyorum. Bence şarlatan biri!” (s.
94) diyerek Bazarov’u kötüleyen Pavel, onunla çatışma isteği ile yanıp tutuşur.
Şartlanmış bir haldeyken Bazarov’un komşu bir çiftlik sahibi için kullandığı
“alçak” ve “asilzade” (s. 97)
ifadelerini tartışma sebebi sayar. Fakat asıl gürültü daha sonra kopar.
Pavel, Bazarov’a düello teklif eder. Yapılan düelloda Pavel bacağından
yaralanır. Bazarov tebdil-i mekân etmek zorunda kalır.
Bazarov ile Pavel’in çatışmasında iki sebep vardır. Bunlardan birincisi
siyasi olan, yani aristokrasi ile nihilizmin çatışmasıdır. İkincisi ise
Feniçka’ya olan ilgilerden kaynaklanmaktadır. Yani aşk davasında birbirlerine
rakip olmaları...
Görüldüğü üzere, siyasi bir çatışmayı başka bir çatışmayla destekliyor
Turganyev. Bu yeni çatışmanın merkezinde aşk ve kadın var. Siyasi çatışmayla
ölçüp biçtiği kahramanlarını bir de aşk ve kadın tezgâhında tartıyor romancı.
Önemli bir sınav süreci…
Romanla hayat pekâlâ kesişebiliyor. Öyle ya, siyasetin başrol oyuncularının
sadece siyasi mücadelelerine bakmıyoruz artık; aşk, kadın, para, makam, mevki
gibi şeyler karşısındaki duruşuna daha bir önem veriyoruz.
Peki, romanımız bağlamında soralım: Nihilist mi galip gelsin asilzâde mi?
Cevabımız kesin ve net: Ne Bazarov ne de Petroviç…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder