11 Mart 2019 Pazartesi

NİHİLİST Mİ YENSİN ASILZADE Mİ?

Babalar ve Oğullar’da Turganyev’in kurduğu ilk çatışma Bazarov ile Pavel Petroviç arasındadır. Şimdi bu iki zıt kutbu tanıyalım:

Romanın asıl kişisi olan Bazarov yuvarlaklaşamamış bir tiptir. Hatta romanın tek tipidir. Anlatıcı onu romanın 23. sayfasında ortaya çıkarır. Sırtında uzun, püsküllü bir paltosu vardır. Elleri kırmızı ve çıplaktır. Uzun boyludur, uzun, zayıf, geniş alınlıdır. Burnunun üst kısmı basık, ucu sivridir. Yüzü yeşilimtrak iri gözlerle aydınlanmıştır. Kum renginde, sarkık favorileri vardır. Dudaklarındaki gülümseme ona sakin bir bakış vermektedir.  İlerleyen sayfalarda onun kulaklarının ince, başının kasketli, sarı, uzun, gür saçlı ve geniş kafalı olarak da tanıyacağız.

Nihilist olduğunu öğrendiğimiz Bazarov, haliyle her şeye, romantizm, şiir, resmiyet, nikah, müzik, liberalizm, materyalizm, ilerlemecilik, milliyet, yüksek makam, resim, kadın, aşk, gelecek, namus gibi duyguları kaale almaz. Fizikle ve doğal bilimlerle uğraşır. Nabakov, Bazarov için, “... yirmi yaşlarının ötesine geçebilse (...) romanın çevreni ötesinde, büyük bir olasılıkla önemli bir toplumcu düşünür, tanınmış bir doktor ya da etkin bir devrimci olurdu.” (Nabakov, Edebiyat Dersleri, s. 165) demektedir.

Pavel Petroviç’e gelince, o, romanın mühim kahramanlarından Arkadiy’in amcasıdır. Aristokrat birisidir. Vaktiyle muhafız alayında subaylık yapmıştır. Anlatıcı onu ilk kez orta boylu, takım elbiseli, kravatlı, rugan çizmeli olarak tanıtır. Kırk beş yaşlarında gösterir. Saçları kısa ve ağarmış, fakat gümüş gibi parlaktır. Yüzü kuru, fakat buruşuk değildir. Eskiden çok yakışıklı olduğu bu halinden bellidir. Gözleri badem biçiminde ve kapkara, ışıklıdır. Vücudu dimdiktir. Tırnakları uzun, pembe ve bakımlı, eli kar beyazı gibidir. Güzel kokulu bıyıkları, beyaz dişleri, hep tıraşlı bir yüzü vardır. Avrupalılar gibi olmayı tercih eder ve İngiliz modasını takip eder.

Petroviç’i, romanın bir bölümünde, yeğeni Arkadiy anlatır. Böylece onun çocukluğu ve gençliği hakkında da bilgi sahibi oluruz: Çocukluktan beri yakışıklıdır Petroviç. Kendine güvenen, her şeye alaycı bir tavırla bakan, bazen başkalarını iğneleyerek nükteler söyleyen bir kişidir. İlk gençliğinde kadınlar onun için deli olurlar. Herkes onu el üstünde tutar. O şımarır. Yirmi sekizinde yüzbaşı olur. Kendisini parlak bir gelecek yerine Petersburg’un kibarlar çevresinde Prenses N’nin karşılıksız aşkına bırakır.

Pavel’i romanın sonlarında zayıflamış olarak görürüz. “Son Öykü” bölümünde de Dresten’de, elli yaşlarında, saçları hemen hemen ağarmış, damla hastalığına tutulmuş hissini veren, yakışıklı bir adam olarak karşımıza çıkar.

Pavel’in cesaretli, becerikli birisi olarak kurgulandığını, zevk sahibi, kibar, beyefendi bir halinin bulunduğunu, düzenden hoşlandığını bilmem hatırlatmağa lüzum var mı?

Genel olarak özelliklerini tanıdığımız bu iki şahsın çatışması romanın olmazsa olmaz çatışmalarından birisidir. Daha ilk tanışmada Bazarov’a elini vermeyen Petroviç, onun kendilerinde misafir olarak kalmasını istemez. Bunu Nikolay Petroviç’e, “O uzun saçlıyı burada misafir edeceksin demek?” (s. 39) diyerek hissettirir. Bunun yanında, Bazarov da Pavel’den hoşlanmaz. Arkadiy’e, “Amcan azıcık kafadan sakat!” (s. 41)  diyerek tavrını belli eder.

Bazarov’un olmadığı bir ortamda, Arkadiy’e, arkadaşının kim olduğunu soran Pavel, “nihilist” sözünü duyunca irkilir ve küçümser.

Bazarov’a karşı içinde gizli bir kin duyan Pavel, onun sınır tanımayan tavırlarına soylu bir kişi olarak katlanamayacak durumdadır. Alman ve Rus bilim adamları ile ilgili bir tartışmada Bazarov ile Pavel Petroviç ilk kozlarını paylaşırlar. Bu tartışma sırasında Bazarov nihilist görüşlerini arka arkaya sıralar. Taşra aristokratlarını şımartmaya niyeti olmadığını da belirtir.

Süreç içerisinde herkes Bazarov’a alışırken, Pavel onun varlığından nefret etmeye başlar. Onu kendini beğenmiş, küstah, hiçbir şeye değer vermeyen adi bir insan sayar. “O hekim bozuntusundan nefret ediyorum. Bence şarlatan biri!” (s. 94) diyerek Bazarov’u kötüleyen Pavel, onunla çatışma isteği ile yanıp tutuşur. Şartlanmış bir haldeyken Bazarov’un komşu bir çiftlik sahibi için kullandığı “alçak” ve “asilzade” (s. 97)  ifadelerini tartışma sebebi sayar. Fakat asıl gürültü daha sonra kopar. Pavel, Bazarov’a düello teklif eder. Yapılan düelloda Pavel bacağından yaralanır. Bazarov tebdil-i mekân etmek zorunda kalır.

Bazarov ile Pavel’in çatışmasında iki sebep vardır. Bunlardan birincisi siyasi olan, yani aristokrasi ile nihilizmin çatışmasıdır. İkincisi ise Feniçka’ya olan ilgilerden kaynaklanmaktadır. Yani aşk davasında birbirlerine rakip olmaları...

Görüldüğü üzere, siyasi bir çatışmayı başka bir çatışmayla destekliyor Turganyev. Bu yeni çatışmanın merkezinde aşk ve kadın var. Siyasi çatışmayla ölçüp biçtiği kahramanlarını bir de aşk ve kadın tezgâhında tartıyor romancı. Önemli bir sınav süreci…

Romanla hayat pekâlâ kesişebiliyor. Öyle ya, siyasetin başrol oyuncularının sadece siyasi mücadelelerine bakmıyoruz artık; aşk, kadın, para, makam, mevki gibi şeyler karşısındaki duruşuna daha bir önem veriyoruz.

Peki, romanımız bağlamında soralım: Nihilist mi galip gelsin asilzâde mi?

Cevabımız kesin ve net: Ne Bazarov ne de Petroviç…

Hiç yorum yok: