18 Mart 2019 Pazartesi

TARIK EŞREF YAZDI: “KORKUNUN ISLIĞI, YARİ OLUR YALNIZIN”

Cevat Akkanat, 13 Eylül 2012 tarihli Milli Gazete’de yayımlanan yazısında “görünmez gibi görünen bir kovalamaca başladı ve söndü ışıklar/sırıtan suratların yankesici kalleşliği/bir de aynalar: laf olsun diye ve milimi milimine hesaplı aynalarınki:/bir sigara içimlik/oyuna çeşni katıyor anladığınız Soruyorsunuz/eskir mi hayat?/diyalektik tersine çevrilebilir mi?” diyor. Ele alacağımız kitap Korku Islığı.

Akkanat bu kitabı için: “Çocukluğumda gecenin zifiri karanlığından korktuğumu fark eden babamın, ‘Besmele çek, yürü karanlığın içine; ıslık çal bir de!’ şeklindeki telkinine telmihtir. Fakat ‘karanlık’ artık o karanlık değildir.’’ Evet bu iki alıntıdan da çıkarabileceğimizi bir öz var o da Cevat Akkanat’ın sağlam temellerden doğduğudur. Sırıtan suratların yankesiciliğine, aldatıcılığına laf olsun diye değil gerçekleri oluruna uydurmak amacıyla sağlam girişimleri var şairin. Korku Islığı’ndan öğrendiğimize göre Kara Oyun, Güz Klasiği, Sen Bir Sevda Ağacısın Türküler Büyütür Yüzün, Tan Tan Traska, Hüzn ü Aşk adlı şiir kitapları bulunan şairin, edebiyatın diğer alanlarında da çalışmaları bulunuyor. 1987 yılında tamamlanan bu kitap yayımlanmak için 2011 yılını beklemiş görünüyor. 1997 – 2005 yılları arasında yayıma hazırladığı Likâ edebiyat dergisi, şairin işin merkezinde, sıkıntısını çeken bir isim olduğunu gösteriyor.

Korku Islığı öncelikle güzel bir isim. Kitap üç bölüm halinde otuz dokuz şiirden oluşuyor. Şiirlerin seksen yedi yılından önce yazıldığını belirten şaire bakacak olursak, yirmili yaşlarının başında yazılan bu şiirler fark edilmeyi hak eden metinler olarak duruyor. Samuel R. Levin “şiirin normal konuşmadan, başka bakımların yanı sıra, dili kullanma yolu bakımından da ayrılık gösterdiğini” ve bunun da şairin şiir yazarkenki seçiminde belirdiğini soyler.* Korku Islığı’nda da bir şairin ilk şiirlerindeki konuşmaya, etkili anlatıma dönük bu seçimini görmek mümkün. Örnekleyecek olursak:

“tuza da direnir keskinleşmiş yaramız / üzgünlüğün sürsün bırak başını”

Yadsımalarda şiirinden


“yürüyorum işte, kollarım omuzlarda/ omuzlarımda kollar”

Yol-a-daşım şiirinden


“bu resmi kanı/çocuk, iyi tanı”

Zamansızlıklarda şiirinden


“şimdi bir/ dalgalara binmek gelir içimden”

Büyüyünce Söyleyeceğimiz Şiirler İçin Şimdiden Bir Katkıdır şiirinden


“inanıyorum sesin güleçtir ve işte kanatlarımız”

Korku Islığı-1 şiirinden

Bu sağlam ve iz bırakan ya da sesini bulma çabasında epey yol kat eden mısralara gösterilebilecek örnekler çoğaltılabilir ki şair üretkenliğiyle şu zaman da kendine açtığı yoldan ilerlemeyi bilmiştir. Cevat Akkanat şiirinin dününe vakıf olmak isteyenler için Korku Islığı güzel bir kaynak olacaktır. Akkanat şiirinin zaman içinde nasıl bir değişim gösterdiğini bilemiyorum fakat aslen ilk olan bu son kitabında verilen veyahut verilmek istenen mücadele yalın haliyle şiirde işlenir. Şiirde bir inat olduğu kadar bu savaşımın ne üzerine olduğu da görülür.

“açlığımla damıttığım/kitaplarım/kağıttan sabun yapmak/olanaksızsa/da/açlığıma katık yaptığım kitaplarım yakılıyor”

Suskunluklarda şiirinden

“çoğaltılıyor güvenlik memurları:/liseyi başarıyla bitiren yoksulluklar/ekmek parası/ama olsun ama ve illa ter ve inat”

Suskunluklarda şiirinden

“alabilmeliyim ipince ipleri boynuma/ gerektiğinde kurşunlanmalıyım / taş çıkartmalıyım ustalıkla…”

Ustalık şiirinden

Günümüzün şiiri dedikodu malzemesi yapılan, aşağılanan, anlaşılmayan, yalnız bırakılan, boş görülen, bel altı vurma amacıyla kullanılan sorunlu bir yapıda görülüyor. Bunu birçok şekilde gördüm. Şiir sağlam inançları, olması gerekenleri ve olanları ele aldığı müddetçe yanlı bulur. Aşağılık kompleksinin bir getirisi olan ve çoğunu da söylemeyi ar saydığım hastalıklı yapılar elbet kağıt israfı olarak kalacaktır. İşte tam da bu noktada Korku Islığı okunabilir bir kitap özelliğini taşıyor. Ne yazık ki ikiyüz elli adet basılan kitap çoğu okura ulaşma fırsatı bulamayacaktır. Bunun gibi birçok kitap da aynı kaderi paylaşıyor. Önemli olan şiirin sayfalara dökülüp bir kez elden çıkmasıdır. Değindiğimiz bu konu hakkında şair Belki İleride adlı şiirinde şöyle diyor:

“benim şiir yazdığımı duyan/dostlar/fotoğraf çektirmek istiyorlar/benimle/belki, ileride hapishaneye düşer de/ünlü birisi olurum diye”

Şiiri hakkında en güzel yargıyı, şiir düşüncesini, amacını yine şairin sözleriyle anlamak daha olasıdır. Suskunluklarda şiirinde şair:

“şiirlerimde
coşkusu sevincin
acının ve kanın rengi
terin onuru
aşkın ve direnmenin
gururu olacak
kudursun
benden
”düzene
ve zamana
göre”
nane!
Bekleyen taslaklar!

Biçiminde şiirini de tanımlıyor okur için. Biz de bu tanımın şiirin sürecinde nasıl işlediğini yine ancak okuyarak görebileceğiz.

*Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, Prof. Dr. Doğan Aksan, Engin Yayınevi, 6. Baskı, 2006





Hiç yorum yok: