6 Mart 2019 Çarşamba

GELENEK KARŞISINDA ECE AYHAN VE ŞİİRİ

Ece Ayhan, İkinci Yeni şairleri arasında gelenekle bağ kurmayı neredeyse hiç denememiş bir şair olarak bilinir.
Bu durum, onun şiirlerini dikkate alanlarca önemli bir ayrıcalık olarak söylenegelmiştir.  Sözgelimi Enis Batur, Ece Ayhan’ın, form olarak gelenekten faydalanmak bir yana, ona ‘köklü bir üslûpla diklenmiş’ olduğunu söyler. Batur’a göre bu övünülecek bir üstünlüktür.[i] Aynı şekilde, Üstün Akmen de, şairi ‘eski şiirin ipliklerini söken bir ozan[ii] şeklinde tavsif eder.
Enis Batur,  başka bir yazısında ise, Ece Ayhan’ın kelime seçimi bakımından ‘Yunus Emre ile oldukça dizgeli bir ilişki kurduğu’nu[iii] söyler. Bu, Ece Ayhan’ın, şiirlerinde Yunus Emre’den kelimeler alıntıladığı anlamına gelmektedir.
Orhan Kahyaoğlu, Ece Ayhan ile Sezai Karakoç’u birlikte değerlendirdiği bir yazısında, Ece Ayhan için, ‘geleneği kökten dışlayan[iv] bir şair ifadesini kullanır.
Şiir geleneğine karşı pek duyarlı olmayan Ece Ayhan’ın, ‘tarih’e yönelmeyi başarıyla gerçekleştirdiği ve ‘ölü geçmiş’e[v] önemli atıflar yaptığı da ayrıca  kaydedilir.

Ece Ayhan’ın Gelenekle İlgili Düşünceleri
Ece Ayhan, gelenek etrafında fazla görüş bildiren bir şair değildir. Hatta onun günlük, deneme ve mülakatlarından oluşan metinlerinde, geleneği yeterince problem edinen, doğrudan doğruya gelenek üzerine söylenmiş bir yargıya rastlayamayız. Denilebilir ki, İkinci Yeni hareketi içinde yer alan şairler arasında, konuya en kayıtsız kalan ve elle tutulacak bir malzeme sunmayanların başında o gelir.
Bununla birlikte şair, birkaç yazısında Divan ve folklor ile Halk şiirini kendisine konu edinmiş, geleneğin bu kaynakları hakkındaki izlenimlerini aktarmıştır.
Ece Ayhan’ın Divan şiiriyle ilgili en kapsamlı yazısı bir günlükte yer alır. Bu yazıda şair sanki Divan şiiri üstüne yaptığı okumalardan arda kalan bilgileri notlar halinde sıralamıştır. Zira, bu metin içinde İlhan Berk, Hilmi Ziya Ülken, Murat Belge, Ahmet Hamdi Tanpınar, İlhan Başgöz, Fahir İz, Hikmet İlaydın, İsmet Zeki Eyüboğlu, Rüştü Şardağ, Âşık Paşa, Konur Ertop, Namık Kemal, Nurullah Ataç, Sabri Ülgener, İlber Ortaylı, Murathan Mungan, Turgut Uyar, Selahattin Hilav, Edip Cansever gibi birbirinden çok farklı disiplinler içinde sayılabilecek isimlerden iktibaslar halinde derlenmiş görüş ve düşünceler yer alır. Şair, bunca kalabalık bir isim listesinin görüş ve düşüncelerinden oluşan metninde, kimi zaman çelişkiye düşerken, kimi zaman da sözkonusu görüş ve düşünceleri aynen kabul eder. Fakat metinde yer alan tek doğru, şairin “Gelgitler hep...” ifadesiyle özetlediği, Divan şiiri hakkında kendisinin, kendi başına kesin bir hüküm verecek bilgi, tecrübe ve cesarette olamayışıdır.[vi]
Ece Ayhan’ın Divan şiirinden faydalanma konusundaki görüşleri de net değildir. Kendisiyle yapılan bir konuşmada, Konur Ertop ‘klasik şiirimizden’ faydalanmanın mümkün olup olmadığı konusunda bir soru yöneltir. Şair, faydalanılabileceğini ‘Elbette.” cevabıyla söylerken, örnek olarak da Turgut Uyar ve Attila İlhan isimleri üzerinde durur. Faydalanmanın kelime düzeyinde kalmaması, bu şiirin dünya görüşü ve hayat anlayışının da olduğunu, en azından ‘şiirsel düzende’ de yaklaşmanın gerektiği yolundaki yargıları, adını andığı iki şaire yüklediği özelliklerden çıkarabiliriz.[vii]
Şairin folklora ait görüşleri de birkaç cümlelik iktibastan oluşur. Yine bir günlükte Pertev Naili Boratav’ın “Folklor anlamını yitirdi.” şeklindeki cümlesine iştirak ettiğini bildiren şair, folklorik niteliklere haiz şiiri de küçümser görünmektedir.[viii]
Ece Ayhan, geleneği ve geleneğe bağlananları, Yort Savul’un üçüncü bölümünü oluşturan “Dipyazıları”ndaki “Ölümün Arkasından Konuşmak” başlıklı metinde (s. 50) iyice hırpalar:
“...Geleneksel sanatlar. Mollaların lakırdısıdır. Hal ve gidişine, her anlamdaki evde kalmışlıklarını yüzlerine vurduğu için, sıfır verdikleri çağdaş sanatlara, özellikle şiire karşı çıkışlarının, insanı bir ömür boyu güldürecek önerileridir, ki, ilk elde eytişimsel değişme aykırıdır, bu söz her dile çevrilebilir de onların diline çevrilemez, sonra da, zayıf akıl erdirmenin, orta irfanlarının tescilidir ve kalplerinin küt faşizm küt infiratçılık attığının. Dangalaklar kafalarının kayıtlarını yanık saraylara yaptırmaya alışmışlardır. Bildiğimiz kuraldır, sanatları imgelemsiz, açılımsız, köksüz kimesneler, kırkından sonra böyle bir kök aramaya kalkışırlar, meyan kökü, hazırlayın! Ben de geliyorum![ix]
Bunun yanında, Ece Ayhan, kitabına isim olarak seçtiği ‘Yort Savul’un kaynağıyla ilgili bir notunda, bunu Yunus Emre’nin bir şiirinden aldığını açıklar:

YORT SAVUL’a geliyoruz:
Bir gece, gecenin bir vaktinde o pırıl pırıl güneşli Türkmen kocası ‘bizim Yunus’un Divan’ını okurken suyu iyi verilmiş ve dökülmüş bir şiire rastladım. Ya da rastlatıldım. Hayatın özü olan diyalektik bundan güzel ve kusursuz anlatılamazdı. Sıkı delikanlı gibi. Yani öylesine sıkı.

Kul padişahsız olmaz
Padişah kulsuz değil
Ama kim bileydi
Halka aytmasa yort savul![x]

Sözünü ettiğimiz bu bilgilerden başka, bir de şairin günlükleri arasına serpiştirilmiş ve geleneksel edebiyat eserlerinden devşirilmiş iktibaslar vardır. Onun gelenekle kurduğu bağın niteliklerine dair ipuçları vereceği kanaatiyle, bunları  da sıralıyoruz:

Divan şiirinden:

Tuğra çekmiş dest-i kudret başına
Cefa takmış siyah perçem başına
Taze girmiş on üç on dört yaşına
Gül fidanım henüz bulmuş çağını
Şirin esmer şimdi bulmuş çağını[xi] (Şeyh Galib)
Aldı fincan-ı Kütahya yerin fağfurun” (Nâbî)
Ol gül endam bir al şâlâ bürünsün yürüsün[xii] (Enderunlu Vâsıf)
Padişah verek olursa veyl halkın haline[xiii] (Nef’î)

Halk şiirinden:
Bilir misin nedir beyler ağalar
Sürerler daima zevk ü sefalar[xiv] (Fakirî)
Ol dürr-i yetimem ki görmedi beni ummân
Bir katreyim illâ ummâna benim ummân[xv] (Yunus Emre)
Kara kara kazanlar...[xvi] (Bir türkünün yarım dizesi)

Ece Ayhan Şiirinde Geleneksel Şekiller 
Metin incelemelerimizde Zambaklı Padişah[xvii]Yort  Savul[xviii]Çok Eski Adıyladır[xix]Çanakkaleli Melahat’a İki El Mektup Ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi: Düzşiirler[xx] Son Şiirler[xxi] isimli kitaplarını kullandığımız Ece Ayhan, Divan şiiri şekil özelliklerine pek itibar etmez. Onun bu eserlerinde şekil itibariyle dikkati çeken tek şiiri Yort Savul kitabına adını veren “Yort Savul” (s.  7) şiiridir.  Bu şiir ikilikler  halinde yazılmıştır. Şair her beyti numaralandırmış olup 8 beyit vardır. Bunlarda ölçü, kafiye, hatta derin bir şiirsellik de yoktur:
1. Atlasları getirin! Tarih atlaslarını!
     En geniş zamanlı bir şiir yazacağız

2. Harbi karşılık verecek ama herkes
    Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya:

3. Bir, yeryüzüne nasıl dağılmıştır
    Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?

4. İki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha
    Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?
    ....
Ece Ayhan, Divan şiirinde olduğu gibi, Halk şiirinin şekilleriyle  de pek ilgi kurmaz. Onun bu mecrada dikkate değer çalışmalarını çok küçük birkaç ayrıntı halinde Yort Savul’da bulabiliriz.
Bunlardan birisi, “Açık Atlas” (s. 28) şiirinin ilk dört bölümünün dörtlüklerden oluşuyor olmasıdır. Bu dörtlüklerde ölçü ve kafiye gibi gelenekle bağlayıcı unsurların olmaması da  ayrı bir durumdur:

En arka sırada çift dikişliler, sınavda en öne
İntihara ve denizde nasıl boğulmaya çalışırlar
Yalnız Orta Doğu’da el altında satılan bir atlas
Kim demiş on sekiz yaşından küçükler okuyamaz”
Ece Ayhan’ın “Bir Elişi Tanrısı İçin Ağıt” (s. 121) isimli, üç beyit ve bir tek dizeden oluşan şiirinin Halk şiiriyle ilişkisi ise başlıktaki ‘ağıt’lıktan  olduğu kadar, bir ‘ölüm’ü konu edinmesinden ötürüdür de:
Peki nasıl oldu da hatırladı denizde boğulduğunu
nasıl oldu da peki anlatamıyorum biliyorsun
(...)
Ama yok ne olur ağlama böyle ama yok
Şunun şurasında tramvaysız, çocuk olmak turunç olmak

Kantocu peruz sahiden yaşadı mı patron?

Ece Ayhan Şiirinde Geleneksel Bilgi
Yort Savul isimli kitabının adını Yunus Emre’nin bir mısraından aldığını bildiğimiz Ece Ayhan’ın geleneksel muhtevayla olan bağını araştırırken karşımıza çıkan hususlar şöyle sıralanabilir:
Halk ağzıyla söylenmiş ifadeler: Yort Savul’daki, “Mor Külhani” (s. 15) şiirinde “Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler”; “Kendi Kendinin Terzisi Bir Kambur” (s. 22)da “Geçme oğlum geçme süründürürler/Namık Kemal köprüsünden insanı”; “Cambazlar Çadırı” (s. 116)  şiirinde “ilgisizdim artık denizle menizle”.
Şair, “Arapların At Koşturmaları” (Yort Savul, s. 30) şiirinde eski kültürden bir deyiş aktarır: “Bismillah tû hafız Post”.  
Ece Ayhan, eserlerinde geleneksel  kültür coğrafyasından şu isimlere yer verir: Yort Savul’da ‘İbrahim’, ‘İsmail’, ‘İshak’; Çok Eski Adıyladır’da,  ‘Sinan’, ‘Cem’, ‘Beyazıt’, ‘Şair Yahya’,  ‘Talât Paşa’, ‘IV. Murat’, ‘Yunus Emre’; Son Şiirler’de ‘Şeyh Galib’.
Onun bu tür kullanımına şairin Son Şiirler kitabındaki “Bir Sivil Şair Öldü” (s. 10) başlıklık metinden bir örnek verelim:
Aksi şeytan! Sivil Şiir’in öncüllerinden sayılan ve pirimiz Şeyh Galip de civan ve nar yanaklı yeniyetmeliğinde, şıkırdım ve benli arkadaşlarıyla Konya’ya kaçmıştır.”
 Şairin Çok Eski Adıyladır’da kullandığı bazı şiir isimleri de geleneksel kültür dünyasından izler taşımaktadır:  “Enel Hak!” (s. 31), “Ah Minel Aşk!” (s. 33), “Anka” (s. 41),  “Ortaoyunu” (s. 50) “Deniz Kıyısında Bir Otağ” (s. 53).
Ece Ayhan’ın şiirlerinde masal unsurlarına da  rastlarız. Bunlardan bazılarını buraya aktarmakta fayda görüyoruz:
Yort Savul’da bulunan “Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler” (s. 18) deki masal unsuru şöyledir:
Erkek ölümden konuşuyoruz yeni ormanlardan
Dahi ‘dikeni seven gülüne katlanır bir kadın’dan.
Haramiler ki kırkın üstünde artık sayıları
Bu metindeki atasözünü geleneksel muhtevayla ilgili olarak ayrıca anmak gerekir.
Masal unsuru, “Gökyüzünde Bir Cenaze Töreni” (Yort Savul, s. 34) şiirinde, bu kez bir  oyun türküsüyle birlikte kullanılır:
“Kurşun ayaklı bir parmak çocuk, kırılır ağlamaz
Ölümü ustaca oyalayan babam öldürülmüş ben satarım
Masal unsuruna  “Deniz Altındaki Bandolar” (Yort Savul, s. 35) şiirinde  de  rastlıyoruz:
“- Sayın padişahım muhbir
Denizin altındaki bandolar da çalıyor muydu?

Parmak çocuk sorusu karşılığını da içinde taşı

Şairin “Ala Ala Hey” (Yort Savul, s. 32) şiirinde ise Binbir Gece Masalları’ndan bir kahraman anılır: “Şehrazat!”
Görüldüğü gibi, Ece Ayhan geleneksel kültür ve edebiyatımızla derinlere inen bir bağ kurmamış, kuramamıştır. Bu bağ (veya bağsızlık, ‘kopukluk’), onun ‘sivil’ şiirinin belki de kaçınılmaz bir gerekliliğidir.



DİPNOTLAR:
[i] Enis Batur, “Dört Şair, Dört Fatih”, Kitap-lık dergisi, S. 38 (Güz 1999), s. 188.
[ii] Üstün Akmen, “Bakışsız Bir Kedi Kara”, Soyut dergisi, S. 1 (Mayıs 1968), s. 16.
[iii] Enis Batur, “Bir Sahibinin Sesi Fonograf İçin İğne”, Başkalaşımlar, YKY, İst., 1992, s. 72-73.
[iv] Orhan Kahyaoğlu, “İnsan Ölmeden Önce”, Ludingirra dergisi, S. 9 (Bahar 1999), s. 77.
[v] Enis Batur, “Tahta Troya”, Başkalaşımlar, s. 59.
[vi] Ece Ayhan, Başıbozuk Günceler, YKY, İst., 1993, s. 128-130.
[vii] Ece Ayhan, “Ece Ayhan Anlatıyor”, (Konuşan: Konur Ertop), Dipyazılar, YKY, İst., 1996, s.79.
[viii] Ece Ayhan, Başıbozuk Günceler, s. 175.
[ix] Ece Ayhan, Yort Savul, Adam Yay., İst., 1982,  s. 51.
[x] Ece Ayhan, Sivil Denemeler Kara, YKY, İst. 1998, s. 36-37.
[xi] Ece Ayhan, Başıbozuk Günceler, s. 128.
[xii] age.,  s. 145.
[xiii] Ece Ayhan, Morötesi Requiem, YKY, İst., 1997, s. 30.
[xiv] Ece Ayhan, Başıbozuk Günceler, s. 147.
[xv] Ece Ayhan, Dipyazılar, s. 47.
[xvi] Ece Ayhan, Morötesi Requiem, s. 33.
[xvii] Ece Ayhan, Zambaklı Padişah, Tan  Yay., Ank., 1981,48 s.
[xviii] Ece Ayhan, Yort Savul, Adam Yay., İst., 1982, 144 s.
[xix] Ece Ayhan, Çok Eski Adıyladır, Adam Yay., İst., 1982, 64 s.
[xx] Ece Ayhan, Çanakkaleli Melahat’a İki El Mektup Ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi: Düzşiirler, Piya Kitaplığı Yay., 3. Bas., İst., 1997.
[xxi] Ece Ayhan, Son Şiirler, Ece Ayhan, YKY, İst., 1993, 36 s.


2 yorum:

Ebru dedi ki...

‘’Birazcık tuz etkisi yaratmalı insan birinin hayatında.
Hani yaraya basıp acı vereninden değil, yemeğe katılıp tat vereninden.’’

Ece Ayhan - Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler

Bir Solukta Okuyacağınız 8 Şiir Kitabı Önerisi: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/bir-solukta-okuyacaginiz-8-siir-kitabi-onerisi/

Cevat Akkanat dedi ki...

Teşekkür ederim Ebru Hanım. Bloğunuz da oldukça yararlı olmuş bu arada... Başarılar dilerim.