Babalar ve Oğullar romanında Turganyev’in elini güçlendiren ilişki
ağlarından bizce ikinci derecede önemlisi “Bazarov- Anna Odintsova- Arkadiy”
çatışması…
Bu ağın merkezinde yer alan Anna Odintsova tuhaf şeyler söyleyen bir kadın
olarak tanıtılır başlarda. Uzun boyu, dimdik vücudu vardır. Saçları pırıl
pırıldır. Hafif kabarık beyaz alnının altında açık renk gözleri ile sakin
şekilde bakar. Yirmi dokuz yaşındadır. Burnu hemen hemen bütün Rus kadınlarında
olduğu gibi irice, teni ise pürüzsüzdür. Güzeldir ve giyim kuşamı ile bir genç
kız gibidir.
Kendine güvenli, mağrur duruşlu bir kadındır Anna. Zeki ve ciddidir. Az
konuşur, hayatı bilen bir kişiliği vardır. Soğuktur. Bazarov onu “yere bakan
yürek yakan” olarak tanımlar. Kendisini sabırsız ve inatçı, her şeye çabuk
kapılan birisi olarak görür Anna. Tuhaf bir varlık olduğunu, hiçbir peşin
düşüncesinin bulunmadığını, hiçbir şeye kuvvetle inanmadığını, hiçbir şeyin
karşısında gerilemeyip, hiçbir yere doğru gitmediğini romanın sayfaları
arasından öğreniyoruz. Hiçbir şeyin onu tam olarak tatmin etmediğini de. Zekası
hem keskin, hem de ilgisizdir.
Hemen belirtelim, canlı bir roman kahramanı olarak Babalar ve Oğullar’ın
142. sayfasında görülür ilk kez Anna. Valinin evindeki baloda Arkadiy ve
Bazarov’un karşısına çıkan kahramanımız, her ikisinin de dikkatini çeker.
Bu ilişki ağı içerisinde yer alan Arkadiy, Bazarov’un arkadaşıdır. Daha
doğrusu çömezi. Bir süre Bazarov’un izini takip eder. Fakat önce Anna’ya, daha
sonra da esaslı bir şekilde Anna’nın kardeşi Katya’ya duyduğu aşk onu “yoldan”
çıkarır.
Sakalsız, güneşten yanmış bir yanakla çizilen fiziki yapısının yanı sıra,
Bazarov’a endekslenmiş bir ruhi portreyle tanırız onu. Fakat önce Anna’ya,
ardından Katya’ya tutulması, ipleri koparmasına vesile olur. Arkadiy, roman
boyunca silik, idare edilir bir ruh yapısıyla yer alır.
Valinin evindeki baloya dönelim yine. Burada, Anna’nın cazibesi Bazarov’u
da Arkadiy’i de etkiler. Bazarov daha ilk başlarda bazı özelliklerinden,
ilkelerinden sapmalar gösterir. Örneğin Anna’da ilgi uyandırmak için çok
konuşur.
Bazarov ile Anna, bir araya geldiklerinde çeşitli sosyal meseleleri
tartışırlar. Bu tartışmalar sırasında Bazarov’un görüşlerinden ödün vermezliği
devam etmekle birlikte aşk hislerini frenleyememektedir.
Bu arada hâlâ Anna’yı düşünmekte olan Arkadiy, yavaş yavaş Katya’ya
yönelir. Zaten “aşık olmak fırsatını bulamamış” bir kadın olarak Anna, iki
gençten Bazarov’u “kendini beyendirmek için hiçbir hareket yapmadığı” ve
“cüretkar düşünceler ileri sürdüğü için” ilgi alanına yerleştirir.
Bazarov’un Anna’ya yönelik hisleri şunlarla kendisini gösterir:
Öfkelenmeler, huzursuzluklar, yerinde duramamalar... Her ne kadar Katya ile iyi
bir arkadaş ilişkisi içinde de olsa, Arkadiy hâlâ Anna’ya aşık olduğu
hissindedir. Fakat Arkadiy’in sessiz hüznü uzun sürmez, Katya onu çekip alır.
Anna, Bazarov’un yanında huzur bulmaktadır. Bu yüzden olsa gerek,
Bazarov’un, baba evine gitmesine karşı çıkar. İki kahraman arasındaki çatışma,
beklentilerinin farklı olmasındandır. Anna, Bazarov’a sanki can sıkıntısını
gidermek için ilgi duymaktadır. Bazarov ise Anna’dan umduğunu tam bulamaz. Bir
gece, aşk arzusunu açıklayan genç adama
Anna karşılık vermez, acıma ve şefkatle yaklaşır. Bu, ilişkinin çıkmaza
girmesine sebep olur. Bazarov, Anna’nın çiftliğinden ayrılır.
Pavel ile yaptığı düellodan sonra tekrar Anna’nın çiftliğine gelen Bazarov,
orada fazla duramayacaktır. İki kahraman da olanların unutulması yolunda
görüşler öne sürse de her şey bitmiştir. Bir süre sonra da Bazarov oradan
ayrılacaktır. Anna, “Bu görüşmemiz sonuncu değil” diyerek yolcu eder onu.
Gerçekten de Bazarov hastalanıp yatağa düşünce Anna’yı isteyecek, ölmeden önce
onunla bir kez daha görüşecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder