3
Ve ne müthiş, gülebiliyoruz...
Kahkalarımız çınlatıyor ya dört bir evreni, yetmez mi bunca şenlik?
Çünkü, kırılıyor bütün sınırların telleri. Yıkılıyor bizi kuşatan duvarlar
tek tek. Bileklerimize yakıştırılan demir kütlesi iflasın eşiğinde.
Maddeler, fasıllar, sayılar, bendler
ne eder bize? Hiç!
Ne şakımalar döktürüyoruz ama, özgürlük gibi!
İçin için gelişen, serpilen, büyüyen şarkılar!
Sokaklara dökülen türküler.
Çocuklardan, gençlerden, anne ve babalardan, insanlığın bütün
kuşaklarından, çınlayan, çınlatan heyamola sözleri.
Limanlara, dağ başlarına, çarşılara, okul içlerine, yollara, ırmaklara,
bütün alanlara, bütün mekanlara yayılan yanık ıslıklar.
Gecenin en koyu anındayız ya, doğmayacak mıyız, onun için, koro halinde...
Aman ne şakımalar, ne şakımalar aman...
Adıyla O’nun...
Likâ Edebiyat, S. 2 (1 Haziran 1998), s. 1.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder