12 Ocak 2020 Pazar

SİZDE DE BİR SİTNİKOV YAŞIYOR MU?

  
       O da neymiş diyenleriniz olabilir. Olacak elbet! Biz de açıklayacağız:
Suçlama olarak kabul edenleriniz de olabilir. Olsun! Biz, açıklayacağız:
Sorarak başlayacağız: Siz o musunuz? Sitnikov!
Sitnikov: Turgenyev’in tuzu kuru bir veledi. Babalar ve Oğullar’ın ikinci dereceden, fakat önemli bir kahramanı.
Biraz daha mı açacağız? Biraz değil, pek çok.
Açalım: Sitnikov, romanın asıl kahramanlarından Bazarov’un eski bir öğrencisi. Arkadiy’den önceki çömezi. Nihilizmin ilk mağlubiyeti onunla mı oluyor acaba?
“Her yanı yalanmış” gibi bir yüz, “gergin, donuk ve kaygılı” bir görünüş. “Şaşkınlık dolu gözlerle ürkek ürkek bakar.” Baksın bakalım. Nedir sebebi, “gülüşü huzursuz, kısa ve madenî seslidir.”
Tornadan geçmiş bir kişidir Sitnikov. Hem yazarın, hem de toplumsal dizgenin tornasından.
Bu noktada, dalkavukça tavırlar takınması, sırnaşması onun ilerici ve liberalist (yani nihilist) olmasına engel midir ki? 
Okuyucuyu tenzih ederim: Aranızda böyleleri var mı?  Hem ‘o’, hem ‘bu’?
Rahat bir hayatı vardır Sitnikov’un. Sever rahat hayatı ve bu onun “liberal bir adam olmasına engel teşkil” etmez. (‘Liberal’, doğrusu, nihilist.)
Kadınlardan nefret eder, bunları zevkle ve sık sık açıklar ya, bakmayın siz Sitnikov’un kusuruna: doğuştan prenses olan karısı Durdoleosova’nın önünde el pençe divan durur, boyun eğer.
Zengin ve meyhanecidir babası Sitnikov’un. Kirlidir. Nihilizmi, onun içinden çıktığı aileden utanmasını gerektirir ve utanır. Ama pederinin her istediğini yapmak, atasının izni dışına çıkmamak boynuna bir halka gibi geçmiştir.
Nasılsınız ama? Ne şaşkınlık!
İşte bir şaşkınlık suretiniz daha: Sitnikov şu tür naralar da atıyor: “Kahrolsun otoriteler!”
Ne romantizm değil mi?
Eski üstadı Bazarov’u ve kendinden sonraki çömez Arkadiy’i bu şaşkın tanıştırır Kukşina’yla ve ardından da Odintsova’yla. Hani şu iğrendiği cinsin iki “asil” kahramanıyla...
Nedense ipler hep böylelerinin elinde olur. Nihilizm için ilk mağlubiyet kendisiyken, genel mağlubiyete de o ilk adımı attırmıştır. Bazarov’un sonu onun hamleleriyle belirmeye başlar.
Ya sonra?
Babalar ve Oğullar’ın “son-öykü” şeklindeki finalinde bay Turgenyev onu şu endamla karşımıza çıkartıyor:  “... büyük adam olmaya hazırlanarak Petersburg’da  oksijeni azottan ayıramayan, ama her şeyi inkâr eden, kendilerine son derece güvenen iki üç kimya öğrencisi ile, büyük Yeliseviç’le sürtüp duruyor. Kendi dediğine göre de Bazarov’un  ‘davasını’ devam ettiriyor. Biri geçenlerde ona dayak atmış, o da karşılığını vermekten geri kalmamış. Ne olduğu belirsiz dergilerden birinin bir köşesine sıkıştırılmış, neyi anlattığı anlaşılmayan bir yazısında ona dayak atanın ‘korkak’ olduğunu ima etmiş! Kendisinin söylediğine göre bu, hafif bir alaymış. Babası eskisi gibi ona istediğini yaptırıyor, annesi ise onu budala, edebiyat meraklısı biri sayıyor.”
İşin aslı, bu yazıda üstünde en çok durmak istediğim şu “dayak” meselesi ve verilen “ima”lı cevap!
Ve soruyorum haklı olarak, sırf bu yüzden, dayak-imalı cevap benzerliği yüzünden, sakın bir Sitnikov yer etmesin içimizde, yaşamasın?!

Likâ Edebiyat, S. 8 (1 Kasım 1998), s. 4.



1 yorum:

İbrahim dedi ki...

Teşekkürler