O da neymiş diyenleriniz olabilir. Olacak elbet! Biz de açıklayacağız:
Suçlama olarak kabul edenleriniz de
olabilir. Olsun! Biz, açıklayacağız:
Sorarak başlayacağız: Siz o musunuz?
Sitnikov!
Sitnikov: Turgenyev’in tuzu kuru bir
veledi. Babalar ve Oğullar’ın ikinci dereceden, fakat önemli bir kahramanı.
Biraz daha mı açacağız? Biraz değil, pek
çok.
Açalım: Sitnikov, romanın asıl
kahramanlarından Bazarov’un eski bir öğrencisi. Arkadiy’den önceki çömezi.
Nihilizmin ilk mağlubiyeti onunla mı oluyor acaba?
“Her yanı yalanmış” gibi bir yüz, “gergin,
donuk ve kaygılı” bir görünüş. “Şaşkınlık dolu gözlerle ürkek ürkek bakar.”
Baksın bakalım. Nedir sebebi, “gülüşü huzursuz, kısa ve madenî seslidir.”
Tornadan geçmiş bir kişidir Sitnikov. Hem
yazarın, hem de toplumsal dizgenin tornasından.
Bu noktada, dalkavukça tavırlar takınması,
sırnaşması onun ilerici ve liberalist (yani nihilist) olmasına engel midir
ki?
Okuyucuyu tenzih ederim: Aranızda
böyleleri var mı? Hem ‘o’, hem ‘bu’?
Rahat bir hayatı vardır Sitnikov’un. Sever
rahat hayatı ve bu onun “liberal bir adam olmasına engel teşkil” etmez.
(‘Liberal’, doğrusu, nihilist.)
Kadınlardan nefret eder, bunları zevkle ve
sık sık açıklar ya, bakmayın siz Sitnikov’un kusuruna: doğuştan prenses olan
karısı Durdoleosova’nın önünde el pençe divan durur, boyun eğer.
Zengin ve meyhanecidir babası Sitnikov’un.
Kirlidir. Nihilizmi, onun içinden çıktığı aileden utanmasını gerektirir ve
utanır. Ama pederinin her istediğini yapmak, atasının izni dışına çıkmamak
boynuna bir halka gibi geçmiştir.
Nasılsınız ama? Ne şaşkınlık!
İşte bir şaşkınlık suretiniz daha:
Sitnikov şu tür naralar da atıyor: “Kahrolsun otoriteler!”
Ne romantizm değil mi?
Eski üstadı Bazarov’u ve kendinden sonraki
çömez Arkadiy’i bu şaşkın tanıştırır Kukşina’yla ve ardından da Odintsova’yla.
Hani şu iğrendiği cinsin iki “asil” kahramanıyla...
Nedense ipler hep böylelerinin elinde
olur. Nihilizm için ilk mağlubiyet kendisiyken, genel mağlubiyete de o ilk
adımı attırmıştır. Bazarov’un sonu onun hamleleriyle belirmeye başlar.
Ya sonra?
Babalar ve Oğullar’ın “son-öykü”
şeklindeki finalinde bay Turgenyev onu şu endamla karşımıza çıkartıyor:
“... büyük adam olmaya hazırlanarak Petersburg’da oksijeni azottan
ayıramayan, ama her şeyi inkâr eden, kendilerine son derece güvenen iki üç
kimya öğrencisi ile, büyük Yeliseviç’le sürtüp duruyor. Kendi dediğine göre de
Bazarov’un ‘davasını’ devam ettiriyor. Biri geçenlerde ona dayak atmış, o
da karşılığını vermekten geri kalmamış. Ne olduğu belirsiz dergilerden birinin
bir köşesine sıkıştırılmış, neyi anlattığı anlaşılmayan bir yazısında ona dayak
atanın ‘korkak’ olduğunu ima etmiş! Kendisinin söylediğine göre bu, hafif bir
alaymış. Babası eskisi gibi ona istediğini yaptırıyor, annesi ise onu budala,
edebiyat meraklısı biri sayıyor.”
İşin aslı, bu yazıda üstünde en çok durmak
istediğim şu “dayak” meselesi ve verilen “ima”lı cevap!
Ve soruyorum haklı olarak, sırf bu yüzden,
dayak-imalı cevap benzerliği yüzünden, sakın bir Sitnikov yer etmesin içimizde,
yaşamasın?!
Likâ Edebiyat, S. 8 (1 Kasım 1998), s. 4.
1 yorum:
Teşekkürler
Yorum Gönder