2 Ocak 2020 Perşembe

ŞİİRE VE REİSLİĞE DAİR

Şairlik için türlü tanımlar yapılır. Bunların sayım dökümünü burada tekrarlamanın veya özet halinde aktarmanın gereği yok. Fakat  şöyle bir yenilik yapsak ve yeni bir vasıfla ansak onları, ne dersiniz?
Şiir gününün hakimliğini elde bulunduran veya bu uğurda boyuna sıvı bir şeyler, mesela kan ve terler akıtan şairler, hepten ve toptan, reis biziz azizim reis biziz! Daha da üstünü hatta. Eh, böyle şaşaa apoletli  başkanlar ve başlar coğrafyasında avamlık iş yapılır mı? Yapılmaz.
Kendi burun dikimiz üzre seyr ü sefer eyler, en büyük pasları, bir ayağımızdan diğerine, yani yine kendimize yuvarlarız!
Çalım mı? Canım ciğerim, çalımın adı mı olur? Bini bir yerde. Bizde. Her yerde o. Her an salvolarız onu. Ne şişkinliktir o, ne? Kabaran hindi kanatlarımızla ne güzel bir enstantanedir öyle. Dayanılmaz bir boşluk, önü alınamaz bir hoşluk hâlidir.
Yaşasın övüngen kafatası! Yuf olsun benden ötesine! Yıkılsın rakib! Büyük kim? Kim olabilir ? Bütün "ben"ler!
                            * * *
Yahu çocuklar buralara niye geldim böyle? Hangi nâ-hoş manzara gülistan göründü gözlerime?
Evet ahbabdan olan!
Ey ehl-i şuara!
Konuşunuz. Savununuz kendinizi. Şiirleriniz konuşsun önce, evet. Sonra şiir gibi güzel diğer bütün ifade biçimleriniz aksın kağıtta ırmaklar gibi. Şiire dair,  şaire dair.
Birbirinize yardım ediniz. Eleştiriniz birbirinizi. Yapıcı bir birliktelik oluşturunuz.
Yazılan,  yayınlanan şiirlerden beğendiklerinizi başkalarıyla paylaşınız. Beğenmediğiniz, eksik, güdük, tatsız bulduklarınızı da eleştiriniz. Yapıcı bir birliktelik burada da geçerli, dostluğu unutmayınız.
Gündem oluşturunuz  gündem! Şiirinizle olduğu kadar, dedim ya, diğer biçimlerinizle de. Varlığınızı görelim. Yunus'sanız görelim sizi. Molla Kasım Efendi diye birisi yoktu. Olmadı hiç. O bizatihi Yunus'un ta kendisiydi.
         * * *
Derken efendim, bir yerlerden acaib ve gariban tondan bazı sesler işitiyorum. Hayır! diye inliyor, başkalarını göremem ve dahi gösteremem! Başkaları diye bir kavram da yoktur! Kimmiş o "başkaları" denen zerzevat?  Evet, başkaları var, ama onlar benim kuzucuk çömezlerim, haşlamalarım,  cancağızlarım!
Ahlaktan söz ediyorum bu sese. Yücelikten, selamdan, huzurla çağıldayan kardeş kahkahalarından, mavi, yeşil, pırlanta renklerden!
Ama o, yok diyordu. Yokluğunu seçiyordu.
Bense, varlığını paylaşanlara ve paylaşacak olanlara selamlar! diyorum.

LİKÂ Edebiyat Seçkisi, S. 2 (1 Mayıs 1998), s. 4. (Ali Işıklarlı imzasıyla)

Hiç yorum yok: