29 Ocak 2020 Çarşamba

ÜVERCİNKA, 41, ŞİİR

“yollar dağdan geçiyor göğü öpmek için…” (s. 5)
Yelda Karataş’ın “Denizatı” şiirindeki bir dizesi. Güzel sebeplerimiz var hayatı yorumlamaya demek ki hâlâ…
Gökhan Cengizhan ise şöyle başlamış “Ortaköyde Bir Bank” şiirine: “Bir güle sakladım kendimi…” (s. 9)
Ürpertiler arıyoruz kalbimize, belki de kalbimizi arıyoruz. Koşumuz baş aşağı ürpertiler ırmağına. “almışım karşıma kırk yaşımı çok ciddiyim
Gidişine çiçekler koyuyorum gençliğimin” (s. 15)
Bu da Zafer Yalçınpınar’ın şiirinden bir ikilik. “Kış Adası”ndan. 
Taha İhsan Çetin’in “Bir Başkasını İntihar Eden Ölüm” şiirinden şu kederli dizeler bir adım öne çıkmak istiyor:
“Sen her ölüme inat her kere daha yaşa e mi?
elbet başını sokacak sebepler dairesi bulunur sana
bulutları koynunda gökyüzü, alabildiğine gri
bir avuç kadar da mavi ayırmış Tanrı bak-sana”(s. 15) “Yas Curcunası” demiş Dağhan Dönmez şiirine. “Soluğumun atları kızım” diye başlayan şiirde iç evrenimizde büyümeler oluşturan başka dizeler de var: “Yüzümün kıyılarına/siper alıyorum”. “Gecenin mahreminde/Usulca kıvrılır yollar” (s. 21)
Hızır İrfan Önder’in “Her Yanım Kimsesizlik” şiiri kısa dizelerle kurulu beş beyitten oluşuyor. Sonuncusu hariç, buraya alıyorum:
isyanım lâl
sükûtum çığlık!

açma sen de begonvil
her yanım kimsesizlik

kuyuya düştü hilâl
duygularım karmaşık!

en sâdık dostum melâl
heybemde yalnız hıçkırık! … (s. 21)

(Bu yazı ilk kez şu linkte yayımlanmıştır: Tıklayınız.)




Hiç yorum yok: